KADERİN ÇİZGİSİ

15.2K 366 45
                                    

Mustafa kapının önünde oldukça heyecanlı ve uzun zamandır sahip olmadığı çocuksu bir heyecana bürünmüştü. Elindeki yeni koparılmış yeşil çay bitkisini avucunun içine alarak farkında olmadan özümsemek istercesine sıkıyordu. Şevket’in kapıdan indiğini fark edince elindeki bitkinin feryadını duymuşçasına oradaki kırık biriketlerin üzerine fırlatıp koşar adımlarla Şevket’e doğru hareket etti.
"Merhaba Şevket nasılsın?”
"Aleyküm selâm. Bu ne heyecan? Ben iyiyim de sen de var bir haller?”
"Bugün misafirlerimiz var, sen çay elbiselerini çıkarıp günlük elbiselerinle yanımda durur musun?”
"Misafir mi Kim bunlar? Sevdiğin kız falansa ben anlamam o işten baştan söyleyeyim.”
"Yok be Şevket. Sakarya’dan motor yarışlarına katılacak olan ekip yarıştan önce yayla havası almak için buralara gelmiş. Buradaki çay bahçelerini gezmek için de bizim buraları önermişler”
"Şimdi anladım senin heyecanını. Biz de kız diyoruz, senin derdin başka ne olabilir ki?”
"Neyse şimdi onu bırak da yanımda olacak mısın?
"Patron sensin ne istersen o Mustafa?”
"Şu patron işinde galiba hala anlaşamadık seninle?"
"Hayır Mustafa, şaka yapıyorum anlamadın mı?"
"Ya kardeşim şaka yapınca arada şu karizma suratına hafif tebessüm gelsin. Ciddi misin değil misin anlamak zor oluyor seni.”
Mustafa'nın bu lafına ikisi birden kahkahayı patlattı. Mustafa Şevket’in koluna girip beraber yatakhane bölümüne girdiler. Çok geçmeden bütün işçiler bahçeye toplanmaya başlamıştı. İşçiler toplama işlemine başlamak üzereyken misafir kafilesinin rahatsız edici gürültüsü ile işlerini yarıda bırakmak zorunda kalmışlardı. Çalışan işçiler otobüs beklerken yirmiye yakın motosiklet grubu ilgilerini çekmişti. Biraz görünüşü kaba, saçı sakalı birbirine karışmış, minyon tipli motorculardan biri koşarak Ali ustanın yanına geldi.
"Kolay gelsin babacım."
"Aleyküm selam beyim buyur bizde sizi bekliyorduk. Gerçi otobüs ile gelmenizi bekliyorduk ama."
"Biz sevmeyiz babacım öyle dört tekerlekleri. Böyle daha özgürüz.”
"Belli belli, senin muhatabın ben değilim. Beyim gezi için size izin verecek kişi yukarıda, çıkıver şu taşlı yeri görürsün buraların sahibini."
Kilosu ve boyuna oranla oldukça atletik şekilde çıkmaya başladı taşlı yeri. Daha yolu yarılamadan Mustafa'nın da aşağıya indiğini fark edip:
"Selam babacım buranın sahibi buradaymış."
"Selam dostum buyur."

"Ya biz; tarla, çay bahçesi gezisi için haber verdik ama bir de icazet alalım ayıp olmasın, sen bizi beybabaya götür. "
Konuşma ve hareket şeklinden iyice rahatsız olan Şevket, Mustafa'nın da dostum kelimesine uyuz olup Mustafa konuşmaya girmeden araya girerek:
"Hemşerim! Gördüğün tarlanın hepsinin sahibi karşında duruyor. İnelim önce aşağı sonra konuşuruz."
Mustafa ortalarında, taşlıktan aşağıya doğru inmeye koyuldular. Taşlıkların kenarındaki kivi ağacının dalları aşağıdaki motorsikletleri sakladığı için yukarıdan fark edilmiyordu. Taşlığı biraz daha aşağı inerek yarıladıktan sonra kivi ağacının yapraklarının, kırk haramilerin hazinesini sakladığını fark etmişti Mustafa. Gördükleri karşısında kendini kaybetmiş gibiydi. Motorların yanına nasıl gittiğinin her birine nasıl hayran hayran baktığının farkında bile olmadan sadece vücudunu saran bu motor sevgisini, dokunduğu motorlara iletiyor gibiydi. Tuhaf ve alaycı bakışların hiçbirinin farkında değildi. Gerçi farkında da olsa umurunda olmayacaktı. Rüyasında gördüğü birçok motor markası ve modeli karşısında duruyordu. Bazı rüyalar biter ama bazı rüyalar da hayallerin başlangıcıdır. Şu an bu söz o kadar doğru ve anlamlı gelmişti ki!
"Moruk bu traktöre benzemiyor demi, nasıl güzel motor?"
"Evet gerçekten de çok güzel motor. Hacmi kaç bunun?"
"Moruk ne yapacaksın ya? Traktördeki motor hacmi ile mi kıyaslayacaksın?"
Bu durumdan minyon tipli motorcu da rahatsız olmuştu. Ama bundan daha çok rahatsız olan biri varsa o da Şevket’in kendisiydi. Konuşma tarzına olan sinirini bir kenara bırakıp yaptığı saygısızlığa daha fazla tahammül edemeyecekti!
"Toprağım! Sen bilip bilmeden konuşma önce.”
"Başkan kızma sadece sizin bildiğiniz motorlardan değiller biraz farklıdır.“
"Madem öyle çok biliyorsunuz, aşağıda düzlük var. İster yarış ister akrobasi hareketi hiç fark etmez."
"Toprağım mı? Vay yöresellik severim moruk. Ama fark etmez sen mi yarışacaksın hadi yapalım?"
Minyon tipli motorcu mahcup olmuş bir şekilde ortamı yumuşatmaya çalışıp böyle gerginliğe gerek olmadığını söylese de Şevket kesin bir şekilde kararının arkasındaydı. Mustafa olaylardan bihaber, yılardır göremediği aşkını görmüşçesine sadece bakıyordu. Motorların çeşitlerini dergilerdeki modellerden daha iyisine şahit olacağı ve onlara bu kadar yakın olabileceği aklına bile gelmezdi.
"Madem öyle bildiğiniz bir şey vardır. Benim motoru alsın bundan iyisi Türkiye’de az bulunur.”
"Gerek yok! Bizim motorumuz var toprağım.”
Şevket tepedeki garaja koşup kendince çok güzel olsa da buradaki motorların yanında hurda gibi duracağını bile bile aşağıya indirmeye başladı. Etraftakilerin kahkaha sesleri bu kez hiç kızdırmamış aksine rezil olacakları anı düşünerek yokuştan aşağıya doğru hızını artırmıştı. Yukarıdan aşağıya doğru gelen motoru görünce minyon tipli motorcunun iyice canını sıkılmıştı. Sahip oldukları motorları çok iyi biliyordu hatta gelen motorun kapasitesine bile hakimdi. Mustafa da Şevketin yönlendirmesine ses etmiyordu, sadece denilenleri yapıyordu. Aşağıdaki düzlüğe geldiklerinde Şevket:
"Şuradaki iki ağaç arasına çift dönüş yapıp turu tamamlayıp buraya ilk gelen kazanır.”
Şevket’in bu kurnazca hareketi Mustafa’nın bir hayli hoşuna gitmişti. Tarla ve ağaç aralarında manevra onun için yeterince deneyimli olduğu bir konuydu. Diğer yarışçı için oldukça basit gibi gelen bu kural, hemen kabul etmesine sebep oldu. Yarışçılar yerlerini aldıklarında diğer motorcuların alaylı gülüşmeleri durunca minyon tipli olan motorcu ağzından çıkardığı ıslıkla yarışı başlatmıştı.
Profesyonel yarışçı asfalttaki taktikleri ile ilerlerken Mustafa ise çok iyi bildiği ıslak ve yumuşak toprakta gerektiği gibi ilerledi. Diğer yarışçı, altındaki milyarlık motoru, yanında hurda gibi gördüğü motorun geçtiğini görünce iyice sinirlenip vitesi attırıp hızlanmaya başladı. Mesafe kısa olunca ilk ağacın orda yapması gereken manevrada oldukça yavaş kalmıştı. Motorcu kendi yarışına odaklanmış şekilde devam ederken onları izleyen taraftarların dikkatini bir tek kişi çekiyordu. Mustafa ve hurda dedikleri motorun marifeti! Altındaki eski model motorla bu şekilde manevra yapması ve hızlanması oradaki motorcuların oldukça dikkatini çekmişti. Karşılaştıkları şovun heyecanının ve zevkin tarifi yok gibiydi.
Mustafa ikinci ağaç manevrasını misafir motorcuların destekleri ile dönerken bitiş çizgisine doğru sürmeye başladı. Ama yaptığı manevra ve ani hızlanmadan dolayı motor gittikçe yavaşlıyordu. Yolun yarısına gelmeden motor durmak üzereydi. O sırada yarıştığı lüks motor yanından hızlı bir şekilde bitiş çizgisine varmıştı. Olanları şaşkınlıkla izleyenler arasında Şevket ellerini sıkmış sinirli bir şekilde motorun bozulmasına küfürler saydırarak Mustafa’ya doğru yürümeye başladı.
"Buraya kadarmış Şevket. Bu artık emekliye ayrıldı."
"Gördüğüm en iyi yarıştı. Sen elindeki sapan ile silah kullanan avcıyı yendin. Sapanın lastiğinin kopması onlardan daha iyi olmadığın anlamına gelmez."
"Şimdi bunların alaycı konuşmalarını kim çekecek Şevket?"
"Merak etme izin vermem."
Elini Mustafa'nın omzuna atarak motoru taşımaya tam yardım edecekti ki duydukları ani bir ses:
"1201- 1500 santimetre küp."
"Efendim! anlamadım.?"
"Sormuştun ya motorun hacmini; 1201-1500 santimetreküp. Kusura bakma başta biraz ukalalık yaptım ama bu kadar iyi birinin karşısında olduğumun farkında değildim."
Olanlara en çok şaşıran Şevket bir kez daha insanlara ön yargılı davranmanın ne kadar saçma olduğunun farkına vararak, elini yarışı kazanan motorcuya uzattı.
"Motor hacminin ne kadar olduğunu bakarken anlamıştım. Yarışı da sen kazandın tebrik ederiz."
"Bakarken anlamıştım derken? Siz burada çay topluyorum diye başka işler mi çeviriyorsunuz moruk? Korkmaya başladım sizden."
"Ben kendi memleketimde tamirciydim. Bindiğin motorları pek tamir etmesem de anlarım." Mustafa ise anlatmaya gerek yok sanırım; hepimiz şahit olduk neler yapabileceğine."
Hep beraber kahkaha atarak Mustafa’nın olduğu yere doğru gelmeye başladılar. Çay ve doğa gezisi diye geldikleri yerde daha büyük bir sürprizle karşılaşmaları sahip oldukları adrenaline renk katmıştı. Tüm gün hem çay bahçelerini gezdiler hem de motor yarışları ilgili sohbetler ettiler. Güneş batmak üzereydi. İşçilerin de çoktan gittiklerini fark eden gezi kafilesi motorlara doğru yönelip gitmeye hazırlanmışlardı. Her şey hazır olup tam hareket edecekleri esnada minyon tipli motorcu Mustafa’nın yanına gelerek:
"Babalar her şey çok güzeldi. Biz bile bu kadar güzel geçeceğini tahmin etmedik."
"Asıl siz sağ olun! Buradakiler farklı bir gün yaşamış oldu. Biz de farklı motorlar görmüş olduk."
"Baba ben aslında buraya onun için geldim. Gün boyunca motor yarışlarındaki konulara hepimiz kadar hakimsin. Benim adım Cem, İstanbul’da Maslak Atatürk oto sanayisinde Susa Cem de herkes tanır. Senin kesin gelip profesyonellerle çalışman lazım. Ve eminim kısa zamanda birçok yerde senin isminin yankılarını duyacağız."
"Teklifiniz için sağ olun. Bunu düşüneceğimden şüpheniz olmasın. Ama hayat pek adil davranıyor diyemeyiz. Neler olur bilinmez sadece biraz zaman..."
"Senin bu karttaki numarayı arayıp Mustafa olduğunu söylemen yeterli. Gerekirse ben gelir alırım seni.”
"Düşünceniz için çok teşekkür ederim. Hayalimi ne güzel anlattınız öyle. Dediğim gibi biraz zaman.”
"Beni tanımıyorsunuz. Bu teklifi yapmam için para teklif eden yüzlerce insan tanıyorum. Bu fırsatı kaçırma derim. Ben ufaktan kaçar.”
"Ha! Bu arada şu yakışıklıyı almadan gelme. Senin motorda olan yeteneğin yol konusundaki teknik bilgilerinin ne kadar iyi olduğu belli. Gerçi Eskişehir’de ki kızlar için tehlike olacak ama yakışıklı olmak suç değil sonuçta."
Şevketler gelen gezi kafilesini yolladıktan sonra kendi aralarında Eskişehir ilgili planlar yapmaya, hayaller kurmaya ve anlatmaya başlamışlardı. Mustafa çay hasatı biter bitmez gitmeyi düşünüyordu ve bu hayalinin gökkuşağı güzelliğinde devam etmesi için Şevket’i de yanında istiyordu.

YARIŞ (TAMAMLANDI) #Wattys2019Where stories live. Discover now