1.Bölüm: Bizim Bahtımız Kimsesizliğimiz

11.5K 759 593
                                    

Vana bextê bêkeşîya ma. (Bizim bahtımız kimsesizliğimiz.)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





1.BÖLÜM: BİZİM BAHTIMIZ KİMSESİZLİĞİMİZ

Ne kadar sevilmezsen, ne kadar dışlanırsan o kadar aksi adına çabalarsın. Dünün nefretle anılan çocukları bugünü yönetecek. Çünkü nefretin, nefretini büyüttü. Ve kinli bir dev yarattın. Bir ırk mi düşman etti, yüreğindeki küçümseme mi? Küçümsedin, karma geliyor.

"Demek Karakurt'la anlaştın. Peki, bunu yaparken kime sordun?" dedi babam, amcama. Bunun üzerine amcam kaşlarını çatmış, babamın tutumundan rahatsız olarak cevap vermişti. "Ticari çıkarlarıma. Adam işini iyi yapıyor Ekrem, neden iş yapmayalım?" Oturduğum koltukta kucağıma yastığı alıp onları dinlemeye devam ettim. Babamın cevabını merak ediyorum, çünkü ilk kez amcamın üzerine bu kadar gidiyordu.

"Çünkü adam Kürt! Daha nasıl bir sebebe ihtiyaç duyuyorsun?" Ettiği her kelimenin ruhumu lime lime ettiğini hissettim. Kaslarım gerilmiş, dikkat kesilmiştim. Koltuğun sırtına yaslanmıyor, resmen diken üzerinde oturuyordum. Babamın Kürtlere karşı önyargısını hiçbir zaman anlayamamıştım zira biz de lazdık, bizim yapacağımız en son şey bu olmalıydı. Amcamda benim gibi düşünüyor olmalıydı ki; "Yanlış yapıyorsun, bize yapılanı biz başkasına mı yapacağız? Adam işini iyi yapıyor gerisi bizi ilgilendirmez." dedi.

Ben de amcamın haklı olduğunu düşünüyordum, yine de sesimi çıkarmadım. Babamın tepkisinden korkuyordum çünkü ona aksini anlatmak ona savaş açmak gibiydi... Kürt olsa dahi, bizim ilgilendiğimiz tek şey işini nasıl yaptığı olmalıydı. Tıpkı amcamın yaptığı gibi, insanların ırkına değil erdemine bakmalıydık.

Fakat babam başka telden çaldı ve amcamın söylediklerini biraz olsun anlamaya çalışmadı. Ne diyebilirdim ki? O her zamanki gibiydi. "Ya sana aksini kanıtlarsam, o zaman ne yapacaksın? Gerisi bizi ilgilendirmez diye teröristlerle mi iş yapacağız?" Öfkeyle dişlerimi birbirine bastırırken sözleri yüreğime çöktü. Konuşan babamdı, böylesine konuşan kişi babamdı! Ona aksini anlatmak imkânsızken küçüklüğümden belli böyle büyütülmüştüm. Tamam, Kürtlerin kültürsüz olduğunu az çok düşünüyordum ama terörist denilmesi çok ağırdı...

Dilimi ısırdım, konuşmamak için, susmak için dilimi ısırdım. Bizzat bununla itham edilen Kürtler ne hissediyordu acaba? Ben yalnızca başkasına söylenmesinden bile bu denli rahatsız olmuşken bazı insanlar sürekli bununla itham ediliyordu.

Kapadım o ağzımı, babamın öfkesinden korkup, yüksek çoğunluğa uyup. Ama konuşanlar olacaktı, konuşanlar susanların sesi olacaktı. Ve tüm sessizlik böyle bitecekti. Ben Laz veya Türk olduğum için bana yapılabilecek ırkçılıktan nefret ederken, nasıl Kürtlere ırkçılık yapabilirdim? Bu muydu adalet, anlayış? Ama sustuk işte. Sınıfta, Kürt olan varsa çıksın diyen öğretmenimize -sözde öğretmene- sustuk. Sokakta Kürtlerle ilgili yapılan aptal esprilerle sustuk, doğuya etmediği lafı bırakmayanları görmezden geldik. Niçin? Niçin kimse bunlar olurken dur demedi? Neden o aptal espriler yapılırken biri de gülmeyip, abartıyorsunuz demedi?

AR MİJ DÛMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin