Bileğindeki baskının yok olmasıyla Steven'a baktı.

"Bunun için üzgünüm ama bazıları senin tehlikeli olduğunu düşünüyor."

Yerinde doğruldu ve suyu içerken Yüzbaşı'nın söylediklerini dinledi.

Her an kendisi hakkında bilmediği yeni bir şey öğrenmek de ona yardımcı olmuyordu.

En iyi dostunun, hayatta kalan son dostunun söylediklerini kendine göre maddeledi. Fısıltısını kendisi bile duymuyordu.

"İşlemediğim bir suç var, devlet yaşamamı istemiyor ama Steve onları eskisi gibi olmadığıma ikna etti. Kapalı kalmamda anlaştılar."

Bucky de kahrolası devletle aynı şeyi düşünüyordu, neden hala yaşıyordu ki? Çok uzun zaman önce intihar etmeye karar vermişti zaten. Sadece Wanda ile tanıştıktan sonra yaşamak ona güzel gelmeye başlamıştı ki artık o bile güzelleştiremiyordu adamın ruhunu.

"Tony Stark zihnimi sakin tutmamda bana yardım edecek, ailesine yaptıklarımı bilmiyor." Belki de sadece üstünde uğraşacak denekler arıyordu.

Wanda, o bu denklemde hangi taraftaydı? Sesini yükselterek konuştu.

"Yeniden mi uyutulacağım?"

Karşısındaki adamın gözlerinin büyüdüğünü gördü, Steve kendisi için endişeleniyordu.

"Bunu yapmak istemiyorsan onlara söyleyecek bir şeyler buluruz..."

Başını hayır anlamında salladı, kimseyi artık normal olduğuna inandıramayacaktı. Bu son olamayacak, tanımadığı insanlar onu işlemediği suçlarla suçlayacaktı.

Tek çözüm buydu.

Bu sefer buza girmeyecek ama yine yaşamdan kopacaktı, tek farkı bu sefer bunu kendi isteğiyle yapıyor oluşuydu.

Tony Stark ile Bucky Barnes'in tanışması, tarihe geçmesi gereken bir andı. En azından Kış Askeri için.

İçindeki suçluluk duygusu ile savaşmaya çalışırken adamın aslında hiç de sanıldığı gibi biri olmadığını anlamıştı, üstelik babasının Steve Rogers'tan sonra hayranı olduğu ikinci kişinin kendisi olduğunu öğrenmek de bu duygusunun üzerine eklenmişti.

Tony, "Çavuş Barnes." demişti onunla el sıkışırken, tıpkı babasının son sözleri gibi.

Bu sözleri uzun zamandır duymamıştı Kış Askeri.

Kısık sesle "Tony Stark." diye mırıldanmakla yetinmişti.

Bunlar üç gün önce yaşanmıştı, o zamandan beri Tony Bucky'nin içinde yıllarca bekleyeceği dondurucuyu ayarlamak için çalışıyordu. Bu kelime onların arasındaki bir espriydi sanki, başlarda Bucky anlamamıştı ama Steve ona kendisinin sadece bir buz kütlesinin içinde bulunduğunu ve Tony'nin bununla hep dalga geçtiğini söylemişti.

Test için ondan alınan kanlar ve vücuduna enjekte edilen serumlardan bıkma derecesine gelmişti ki buna Wanda'nın nerede olduğuna olan merakı da eklenince adam çıldıracak gibi oluyordu.

Kabusları geri dönmüştü ve şimdi onu kurtaracak kimsesi yoktu, Tony'nin icadının işe yaramasını dilemekten başka bir şey gelmiyordu elinden.

Wanda, ilk gün onu Vision'ın yanında görmüştü. Buzun içine girdiğinden beri o kadar çok şey değişmişti ki adamın kırmızı teni onun dışındaki kimseye tuhaf gelmiyordu. Nedenini kimseye sormamış ve çok da ilgilenmemişti, sadece Wanda'ya olan bakışları rahatsız etmişti adamı. Üstelik içten içe onun da kendisinden hoşlanmadığını seziyordu.

Kabusun Maskeleri Düşerken Where stories live. Discover now