49

12.4K 1.1K 676
                                    

Lütfen bu bölüme bolca yorum yapın, sizi seviyoruz 🤕
[aman tanrım aşna ve fişneli bölüm uyarısı(?)]

Jeongguk sıcak arabadan indikten sonra yüzünü yalayıp geçen iç titrecisi serinliği hissetmişti. Asla alışamayacağına emin olduğu "Kim Taehyung'la beraber olma" heyecanı her zamanki gibi bedenini sarmışken yaşanan şu bazı şeyler, onları aklından uzak tutmaya çalışıyordu. Taehyung bunun randevumsu bir yemek olduğunu söylemişti, önemliydi ve o da olabildiğince saçmalamamaya çalışacak; ortamı, tuhaflaştırmayacaktı.

Taehyung'la yan yana yürümeye başladıklarında yere eğdiği kafasından dolayı ikisinin adımlarını izliyordu. Taehyung sessizliği bozmazken gülümseyerek bu minik tavşanı izlemekten de alamıyordu kendini. Cidden kaptırmıştı. Sürekli ama sürekli yanında olsun istiyor, her zamankinden daha çok sevilmek istiyordu. Jeongguk'u çok seviyordu.

Bakışları Jeongguk'un homurdanmasıyla büyük gözlerinden aşağı inip uğraştığı şeye kaydı. Jeongguk'un kendi adımlarına uyum sağlamaya çalıştığını fark ederek gülümsedi. Bebeğinin dalmış olduğuna emindi. Omzunu onunkine tatlıca çarpıp, "Ne yapıyorsun?" Diye mırıldandı. Jeongguk gözlerini kırpıştırıp Taehyung'un onun omzuna tırmanan elini hissettiğinde şık lokantadan içeri girmişlerdi. Beyaz dişlerini gözler önüne sererek gülümserken, "Sen ne yapıyorsun? Hep gülümsüyorsun." Demişti.
Taehyung omuz silkti, "Çünkü sen gülümsüyorsun?"

"Tanrım..." Jeongguk'un mırıltısı aralarında dolaşırken çoktan görevli onları masalarına yönlendirmişti. İçerisi gayet ferah ve genişti. Duyulması güç olsa da kulaklara dolan müzik her şeyi daha da sakinleştiriyordu. Jeongguk heyecanla bakışlarını etrafta gezdirmeye devam etti. Gerçekten de hoş bir yerdi, kendisini çok özel hissetti. Her ne kadar üzerindeki parıltılı siyah ceket içerisinde kendini çok fazla ciddi hissetse de bunu umursamamaya çalıştı. Şu anda, aşık olduğu adamla, oldukça romantik bir akşam yemeğinin içerisindeydi. Bu dünyanın en güzel şeyiydi onun için.

Üzerindeki heyecanı atmak adına bakışlarını karşısındaki adama çevirdi fakat, Tanrım! Bu onu daha da heyecanlandırmaktan dışında hiçbir şey yapmamıştı. Uzun parmaklarındaki yüzükler, o parmakların tuttuğu peçete, üzerindeki kadifemsi kırmızı ceketi, alnına dökülen açık kahve saçları... Kelimenin tam anlamıyla afetti. Jeongguk'un nefesini kesmekten başka şey yapmıyordu.

Taehyung siparişleri verip arkasına yaslandıktan sonra onu izleyen küçük sevgilisine döndü. Jeongguk üzerindeki gözleri hissedince girdği transtan aniden çıktı ve o da sevgilisi gibi geriye yaslandı. Taehyung yüzünden eksilmeyen gülüşüyle ile konuştu. "Nasıl hissediyorsun?"

Jeongguk derin bir nefes alıp elini çenesine yasladı. "Ah, hyung... Nasıl hissettiğimi ben bile bilmiyorum ki! Bu, bu yaşadığım en güzel şey." Koca gözleriyle Taehyung'a bakışı o kadar güzeldi ki... Taehyung da onu taklit edip elin çenesine koydu ve masada ona yaklaştı.

"Sen yaşayan en güzel şeysin zaten, bir şeyin içinde sen varsan aksi mümkün olamaz." Jeongguk ısınan yanaklarına inat aşık bakışlarını Tehyung'un güzel yüzünden çekememişti. Bu hoş iltifatın havada kalmasını istemezken konuşmak adına araladığı nemli dudaklarını sesini bulmayarak kapamıştı. Boğazını temizledikten sonra kısıkça mırıldandı, "Teşekkür ederim. Hem-Hem o senin güzel bakan-Ya, dur!" Bir anda sesi olduğundan yüksek çıkmış ardındansa ağlamaklı sızıntılar çıkarmıştı. Taehyung onun romantik olma çabalarını kıkırdayarak izlerken bu şapşal ve "aşırı aşık" hareketlerinden oldukça hoşlanıyordu.

"Sadece sana ayak uydurmayı denemiştim. Ne yazık ki kelimelerimi öyle güzel kullanamıyorum ben." Taehyung'un bakışları üzgünce büzülen dudaklara kaydı yavaşça. Jeongguk utanıp bozarırken şakalaşmaktan asla geri kalmıyordu. Elleriyle dudaklarını örttü, "Bakmasana!"

ART-MEDIADonde viven las historias. Descúbrelo ahora