Caner ayağındaki terlikleri fırlattı ve üzerindeki tişörtü çıkardı. Off. Daha önce de onu üstü çıplak görmüştüm. Bunun abartılacak bir şey olmaması gerekiyordu.

Sonunda suya dalmadan önce arkasından ne kadar baktığımdan emin değildim. Yanaklarım yanıyordu. Nefesimi tuttuğumu fark ederek soluk aldım. Caner daldığı yerden birkaç metre ilerde yüzeye çıktı. Su saçlarında ve kirpik uçlarında parlıyordu. Sarıya yakın saçları ıslanıp geriye yapışmıştı. "Geliyor musun?"

Onu seyretmeye o kadar dalmıştım ki, suya girmeyi unutmuştum. Terliklerimi yavaş ve planlı hareketlerle çıkardım, manzaranın tadını çıkarıyormuş gibi yapıyordum, hâlbuki kalbim deli gibi atıyordu. Tamam, yani daha önce beraber uyumuştuk ve bu sabah ona güzel bir oyun oynamıştım ama şimdi gün ışığında böyle apaçık bir şekilde karşısında soyunmak beni utandırıyordu.

Beni birkaç dakika merakla izledi. "Çok utangaçsın değil mi?" Caner bana gülüyordu. Geri geri gitti, su göğüs hizasına geliyordu.

Arkasını falan döneceği yoktu bunun. Üstelik bakışlarında bir meydan okuma vardı, sanki korkup kaçmamı bekliyordu. Belki de istediği, beklediği buydu.

Caner sıkılmış gibiydi. "Buraya gelmen için sana bir dakika veriyorum."

Derin bir nefes aldım. Çıplak falan kalacak değildim ki, yani tamamen çıplak sayılmazdım. "Yoksa ne?"

Gölün kıyısına daha da yaklaştı. "Yoksa gelir seni ben alırım."

Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Dene de görelim."

"Kırk saniye," yakına gelirken yoğun ve delici bakışlarla beni izliyordu. Ellerimle yüzümü ovuşturarak iç çektim.

"Otuz saniye," yakınlaşıyordu.

"Hay anasını..." diye mırıldandım ve üstümdeki elbiseyi çekip çıkardım. Ellerim kalçalarımda uca doğru ilerledim. "Mutlu musun?"

Caner'in gülümsemesi kayboldu ve bana baktı. "Sen varken ben asla mutlu olmam,"

"Ne dedin?" ifadesiz yüzüne gözlerimi kısarak baktım. Söylediğini düşündüğüm şeyi söylememişti.

"Hiçbir şey."

Dikkatli bakışları altında daha da fazla kızararak döndüm ve atlanacak yerin çok dik olmadığı gölün ucuna gittim. Suyun verdiği his muhteşemdi, tenimi karıncalandıran rahatsız edici sıcaklığı azaltıyordu.

Herhangi bir şey söylemek için kekeledim. "Burası güzelmiş,"

Bir an beni izledi, sonra da şükürler olsun ki suyun altında gözden kayboldu. Geri çıktığında yüzünden sular damlıyordu. Yüzümü serinletmek için ben de daldım. Zihnimi düşüncelerden arındıran soğuk dalgası canlandırıcıydı. Yüzeye çıkınca yüzümdeki saçı çektim.

Caner beni birkaç metre uzaktan inceliyordu, yanakları suyun üzerindeydi ve verdiği nefes, suyun üzerinde hafif dalgalar yaratıyordu. Bakışları kışkırtıcıydı ve gözlerimi gözlerinden ayırmakta zorlanıyordum.

"Ne?" diye sordum uzun bir sessizlikten sonra. Bana yaptığı büyüyü bozmalıydım.

"Buraya gelsene."

Hayatta yanına gitmezdim. Henüz o kadar çıldırmamıştım.

Arkamı dönüp kayalara doğru suyun tadını çıkararak yüzmeye başladım. Sıcak kayaların üzerine tırmandığımda göğsüm yüzmekten dolayı hızla inip kalkıyordu. Yine de Caner'den kaçarcasına hızla yüzdüğüm için pişman değildim. "Noldu, hayal kırıklığına mı uğradın?"

İki Hayalet  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now