-Ali-

17.6K 946 373
                                    

Amcamın beni apar topar evden uzaklaştırması ile artmıştı merakım. Hiçbir şey söylemeden arabasına bindirmişti beni. Yol boyuncada asla konuşmadan bir nehir kenarına çekmişti arabayı. Gergindi, sinirliydi ve fazlasıyla şaşkın. Sürekli dudağı titriyordu, ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi ama bu ne mümkün. Yüzüme de bakamıyordu. Bir şey vardı, bilmediğim bir şey vardı ama ne anlayamıyordum...

" Niye geldin Süreyya? " Diye sordu önce. Şaşırtmıştı bu soru beni. Beklediğim tepki bunlar değildi. Bunu sorgulaması için hiçbir sebep yoktu ortada. Amcamla biz birbirimizi çok severdik. Adım kadar emindim beni çok özlediğine.

" Bu nasıl soru amca? Sizi görmeye geldim, memleketime geldim. Ali'min mezarına geldim. Kızınım ben senin... Hala kızınım. Öyle değil mi? " dedim titreyen sesimle. Amcama bakışlarımyardıma muhtaç bir insanınkiyle aynıydı.

" Gitmen lazım Süreyya. Buraya gelmen hiç hoş değil. Hem laf olur köyde. Hoş karşılanmaz. Rıza'ya söyleyeceğim seni geri otogara götürsün. " Dedi ve bunları söylerken asla yüzüme bakmıyordu. Donup kalmıştım. Doğru mu duymuştum ben? Neler söylüyordu böyle. Bana bunları nasıl diyebilirdi?

" Amca sen ne diyorsun? Ne lafı ne sözü olacak? Ben geldim ben, kızın, Süreyya! Sizin için geldim. Sadece bir kez olsun görmek için. Niye böyle davranıyorsun bana? Ben ne yaptım ki? " diye sordum hayretler içinde.

" Süreyya daha fazla uzatma. Bende, yengende, digerleride... Hiç kimse artık seni görmek istemiyor. Git lütfen... " Dedi buruk sesiyle. Bile isteye söylemiyordu bunları farkındayım ama çok kırılmıştım. Sanki yüreğim alev almıştı. Baba yerine koymuştum ben onu. Şimdi ise yüzüme bile bakmıyordu.

" Ali için mi? Yani... Onun ölümü yüzünden mi? " Diye sorduğumda göz yaşları yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı. Amcam hiç bir şey söylemedi. Sadece elini sıkıyordu. Sanki utanıyordu benden... Çekiniyordu sanki...

" Peki... Giderim. Hemen bu gece. Önce Ali'nin mezarına gitmek istiyorum. Beni oraya bırakır mısın amca? Onu görmeden gidemem. Cesaretimi toplamam çok zaman aldı... Yıllarca hayalini kurduğum o evde, sanki o varmış gibi yaşadım ben. Uyurken Alim'e iyi geceler dedim ve uyanırken ona günaydın... O yokken bile ben her gün onu sevdim amca. Her gün yandım. Ağlamaktan kahroldum belki ve kaç kez bayıldım... Hep bir köşelerde buldum kendimi. Resmini öptüm hep... Her şeye Ali ismini verdim ben. Kaderime bile... "

" Yeter, yeter Süreyya sus! Konuşma daha fazla! Hiç bir şey söyleme... " Dedi amcam ağlarken. Öyle hiddetle söylemişti ki bunu. Sanki damarına basmışım gibi hiddetleniyordu.

" Seni ona götüreceğim... Ama sonra hemen gideceksin buradan. Hemde hiç kimseye görünmeden. Bana söz ver... Hemen gideceğine dair söz ver Süreyya. Yengenin seni görünce Ali'yi hatırlayıp üzülmesini istemiyorum... Yalvarırım... " Dedi ve gözlerini sildi. Şaşkındım. Çok kötü hissetmiştim kendimi. Nasıl bundan beni de sorumlu tutabilirlerdi ki? Nasıl o çok sevdiklerini söyledikleri gelinlerini bir kerede silip atabilirlerdi? Gülümsedim amcama zorla. Sanki gözyaşlarımı görmüyormuş gibi...

" Şimdi sana sarılabilir miyim amca? " Dedim yutkunarak. Önce bir kaç saniye gözlerime baktı. Sonrada kollarını açtı bana. O an büyük bir özlemle sarıldım ona. Sıkıca, bir baba hasreti gibi... Ali' ye sarılır gibi... Her şeyimdi o benim. Babamdı, dedemdi, amcamdı... Her şeyimdi. Saçlarımı okşayıp ağlarken, hıçkırıklarının arasından " beni affet" diye fısıldadı bir ara... Bunu varla yok arası söylemişti. Bir şey diyemedim. Diyemediğim gibi anlayamamıştım da... Affetmek mi?

-Ali-

Babamın gelememesiyle dini nikahımızı bir türlü kıyamamıştık. Gerilmeye başlamıştım. Bütün misafirler söyleniyordu. Nerde kalmıştı böyle? Hemen geleceğini söylemişti. Beklemekten nefret ederdim. Zaten herkes bir taraftan konuşup duruyordu. Bu yüzden öfkeyle kalktım ayağa.

Öldür Onu SüreyyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin