Babamı eve gönderdikten sonra sınıfa girdim. Bade 'sevgili' sınıf arkadaşlarının yanında bir şeyler konuşuyordu. Beste'nin yanına oturdum. Sessizce beni izliyordu. 

     Ona dönüp ''Sınıfımı değiştirdim, yarın sabah o sınıfta gireceğim derse.''

''Hayırlı olsun, seni anlayabiliyorum sabah fazla çıkıştığım için üzgünüm. İnsan bir ortama başta alışamadıysa tüm sene boyunca uyum sağlamasını bekleyemeyiz. Sadece böyle bir karar aldığını bize de söylemeni isterdim..''

   Söyleyecek söz bulamadığım için gülümsemekle yetindim. Sonunda anlayan biri çıkmıştı. Bade'nin de bana hak vereceğini biliyordum, sadece biraz düşünmesi lazımdı.

   Her zamanki Beste olduğunu kanıtlayan ani bir çıkışla ''Yalnız her teneffüs zili çaldığında sınıfında olmazsan ciddi şekilde bozuşuruz ona göre.''

    Onayladığımı göstermek için başımı hafifçe salladım, böyle anlarda bile duygusal olabilmeyi nasıl başarabiliyordum? Tanrım!

 Ölüm gibi geçen 40 dakikanın ardından okuldan sonunda çıkabildik. Otobüs durağına doğru yürürken yürüyüşümü dinlediğim şarkıya göre ayarlıyordum. Kim bilir dışarıdan nasıl görünüyordum? Amaan salla gitsin! Yürüyüşe devam.

     Durağa geldikten hemen sonra hiç bir zaman boş olmayan sevgili otobüsüm geldi. Binmeye çalışırken karşıdan gelen 'gün teyzelerini' fark ettiğimde adımlarımı hızlandırdım. 3 sıra arkamdaki platin sarısı, saçları yörüngeden çıkmış güneş görünümlü 50 yaşındaki hanım teyze gözümü kamaştırırken saptayamadığım kadar kısa sürede poşetlerini gövdeme geçirerek önüme geçmeyi başarmıştı bile.

   ''Teyze bee, sakin ol, bineceksin tamam,az yavaş, kaburgalarımı göçürttün burada.'''

   ''Bak bak, terbiyesize bak, ne diye okula gidiyorsunuz anlamıyorum ki, ayıp.'' Diyerek çemkirdikten sonra kısa bir süre de dilini şaklatmayı ihmal etmedi.

    Hayatta kalmayı başardıktan sonra akbilimin çıkarttığı sinir bozucu sesi duydum. Siktir! Doldurmayı unutmuştum.

  Derin bir ''Off'' çekip arkaya doğru ilerledim, şirin surat ifademi takındıktan sonra millete ''Fazla akbiliniz var mı?'' Diye sormaya başladım. Günüm berbat geçmeye son hız devam ediyordu.

   En arka koltuktan ince-kalın arası garip bir ses ''Benimkini alabilirsin.'' Diye seslendi. İnsan topluluğunu yararak sese doğru ulaşmaya çalıştım.

   Sese ulaştıktan yaklaşık üç saniye sonra şaşkınlıktan açık kalan ağzımı anca kapatabildim.

   Akbili uzatan çocuk geçen sene üstüne yuvarlandığım ve sınıfta hönkürerek ağlarken beni izleyen çocuktan başkası değildi.

   Akbili okuttuktan sonra yanındaki boş yere -neredeyse boş yer bulmanın imkânsız olduğu bu lanet taşıtta onun yanına oturmak bile cazip geliyordu- oturdum. Yanaklarımın kızardığına dair iddiaya girebilirdim. Teşekkür edip parayı ona uzattığımda kabul etmediğini belirtir şekilde elini kolunu sallamaya başladı.

   Alması için ısrar ederken aynı zamanda ''Hayır gerçekten gerek yok. Bugün sana, yarın bana.'' Gibi cümleler kuruyordu.

  Gülümseyip başımı salladığım sırada  ''Bir daha aynı otobüse denk gelmek mi, canım yok ben almayayım.'' Diye aklımdan geçmedi değil. Aynı kişiye birden çok rezil olmak bana bile fazlaydı.

    Konuşup kendimi daha fazla rezil etmek gibi bir niyetim olmadığından, kulaklığımı takıp müzik dinlemeyi tercih ettim.

   Yaklaşık 20 dakika sonra kalktı. ''İyi akşamlar.'' dediğinde karşılık verebilmek için şarkıyı bile durdurmuştum. Ama hiçbir şey demeden insanları itekleye itekleye kapıya ulaştıktan sonra otobüsten indi. Öküz.

    Sinirlenip, şarkıyı tekrar açtığımda müziğin notalarına kendimi bıraktım. Kafamı cama yaslayıp, gözlerimi kapattım. Tabii ki bu kafamın cama çarpıp takır tukur sesler çıkarmasıyla son buldu. Bir anlığına boş bulunup bunun sadece filmlerde olduğunu unutmuştum.

##

    Kitabın kapağını kapatıp saate baktığımda yaklaşık 2 saattir okuduğumu fark ettim. Zaman nasıl oluyor da kitap okurken bu kadar hızlı geçebiliyordu? Bu her nasıl bir mucizeyse okulda da gerçekleşmesini dileyip yatağa uzandım.

   Göz kapaklarım kapanmak için direnmeseydi sabaha kadar okuyabilirdim. Ama şuan öncelik tabii ki uykudaydı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kim bilir hangi rüyayı görmeye hazırlık yapıyorlardı. Ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

   

    Huzurlu ve sessiz.

##

YANIBAŞIMDAWhere stories live. Discover now