3

27.7K 1.7K 1.2K
                                    

"Heyecanlı mısın?"

Oğuz'un salak sorusuyla ona döndüm.

"Niye heyecanlı olayım?"

"Ne bileyim?Benim aylardır görmediğim sevgilim okula tekrar dönseydi birazcık heyecanlanırdım."

Emir Oğuz'un kafasına vurup dik dik ona baktığında susması için yaptığını anlamamak imkansızdı.

"Eski sevgilim.Gökdeniz benim umrumda bile değil hem."

"Evet hiç değil.Seni bırakıp gittiğinde aylarca odasına kapanıp karalara bağlayan da bendim zaten."

"Salak herif kes sesini."

Emir benim yerime nihayet Oğuz'u susturduğunda onları arkamda bırakıp okulun kapısından içeri girdim.

Girmez olaydım.Herkes bana döndüğünde Gökdeniz'in geri döndüğünü fark ettiklerini anladım. Bir kaç kişi hariç kimse sevgili olduğumuzu bilmese de herkes ikimizin çok yakın arkadaş olduğunu biliyordu. Gökdeniz gitmeden bir kaç gün önce de okulun ortasında benim kıskançlık krizim yüzünden ettiğimiz kavga sayesinde herkes bizi düşman falan sanıyor olmalıydı.

"Takma onları.Hadi sınıfa girelim.Zil çaldı."

Emir'i kafamla onaylayıp yürümeye devam ettim. Sınıfın kapısının önüne geldiğimizde hoca girmiş olmalı ki kapı kapalıydı.

Oğuz kapıyı tıklatıp içeri girdiğinde ben de onları takip ettim.

Zinnet Hoca nam-ı diğer Cinnet bugünkü şans kotamızı doldurmuş olmalıydık ki sinirle bize bakıyordu.

"Yine mi?Bir kere de zamanında gelin şu okula.Emir sen de uyma şunlara.Sözde okul birincisi olacaksın."

"Şunlara mı?Ayıp oluyor hocam."

Oğuz tüm yüzsüzlüğüyle hocaya cevap verdiğinde olayın iyice uzayacağını anlayıp ofladım.

Biraz fazla yüksek tonda oflamış olmalıydım ki tüm sınıf bana döndüğünde Zinnet hocanın duymamış olması için dua etmeye başlamıştım.

"Aybars beylerin canını mı sıktık?Kusura bakmayınız."

Zinnet hoca bu defa oklarını bana yönelttiğinde içimden küfrettim.

"Hocam kusura bakmayın.Bir daha olmayacak.Bu sefer ben söz veriyorum."

Emir nihayet konuşmaya karar vermiş olmalı ki hoca göz devirip oturmamızı söyledi.

Bir ömür gibi geçen 5 dakikadan sonra en arkadaki ikili sıraya ilerleyip oturdum. Emir ve Oğuz da önümdeki sıraya oturduklarında hoca derse başlamıştı bile.

Gelmemişti.Sınıfa göz gezdirdiğimde onu görememiştim. Heyecanlanmıştım işte anasını satayım.6 ay öncesine kadar seni seviyorum diye kıçımdan ayrılmayan adam hiçbir açıklama yapmadan çekip gitmişti.

Anladığım kadarıyla da aynı yüzsüzlüğü devam ediyordu. Dün tüm gururumu ezip ona mesaj attığımda bile hayatının benden oluşmadığını söylemişti.

6 Ay Önce

4.kez aynı aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor sesinden sonra telefonu kapatıp yatağın üstüne attım.

Şerefsiz herife cuma gününden beri ulaşamıyordum. Daha fazla dayanamayıp dolabımdan ceketimi alıp odamdan dışarı çıktım.

"Anne ben dışarı çıkıyorum."

Cevap vermesini beklemeyip ayakkabılarımı giyip sokağa çıktım. Madem telefonlarımı açmıyordu ben de evlerine giderdim.

Bisikletime binip sürmeye başladığımda aklımda sadece ondan özür dilemek vardı. Biliyordum. Cuma günü ona haksızlık yapmıştım. Ceren'in öyle bir kız olduğunu bilmeme rağmen Deniz'in üzerine gitmiştim ama kıskanmıştım işte. Zaten kimseye gönül rahatlığıyla Deniz benim sevgilim,uzak durun şırfıntılar diyemiyordum.

Evlerinin önüne gelip bisikletten inip evlerinin bahçesinden içeri girdim. Koşarak kapılarını çaldığımda birinin kapıyı açmasını bekledim.

Birkaç saniye sonra Nesrin teyze kapıyı açtığında o konuşmadan lafa girdim.

"Nesrin teyze,Gökdeniz nerede? Eğer evdeyse onunla konuşmam lazım."

Önümdeki kadının önce gözleri yavaşla doldu sonra nihayet bana cevap verdi.

"Gökdeniz yok Aybars."

"Nasıl yok? Nerede? Eğer biliyorsanız söyleyin. Onunla konuşmam gerek."

Nesrin teyze bana cevap vermedikçe iyice kendimi kaybediyordum.

"Oğlum,Gökdeniz babasının yanına İngiltere'ye gitti."

"Ne?"

"Babası velayetini aldı. Artık orada yaşayacak."

"Bana. Bana niye haber vermedi?"

Zorlukla sorduğum soru ile karşımdaki kadın yüzüme burukça gülümsedi.

"Hadi evine git Aybars.Annen merak eder."

Sonra aynı oğlunun yaptığı gibi kapıyı suratıma kapattı.

Günümüz

6 ayın ilk 2 ayı kendimi odama hapsedip dışarı çıkmamıştım. Sonra Emir gelip yeter artık diyip yumruğu suratıma geçirdiğinde burnumu kırmıştı aptal herif. Gerçi benim için bir nevi kendime geliş gibi bir şeydi.

"Aybars kalksana.Daha kaç defa sesleneceğim?"

Emir'in sesiyle kendime geldiğimde zil çalmış olmalı ki herkes ayağa kalkmıştı.

"Noldu?"

"Kantine gidiyoruz.Hadi gel sen de kahvaltı yapmadın."

Oğuz'u onaylayı ayağa kalktım. Merdivenleri inip kantine indiğimizde sıraya girdik. Oğuz ve Emir önümde oldukları için kendi istediklerini kantinciye söyleyip beklemeye başladılar. Bense ne yiyeceğimi düşünüyordum.

Ensemde hissettiğim nefesle arkama döndüm.

"Patatesli poğaça yeni çıkmış.Sen seversin ye bence."

Gökdeniz Kılıç ben yüzsüzlüklerin adamıyım dermiş gibi 6 ay sonra karşıma geçip bana patatesli poğaça yememi söylüyordu.

Kendime engel olamayarak onu incelemeye başladığımda benden birkaç santim uzun olduğu için kafasını eğmişti. Gözleri yine tüm maviliğiyle bana bakıyordu. Değişmemişti. Hala aynıydı. Ama hala benim Deniz'im değildi.

"Artık eskiden sevdiğim çoğu şeyi sevmiyorum."

Kantinciye dönüp bir tane zeytinli poğaça söylediğimde hala arkamda olduğunu hissedebiliyordum. Poğaçayı alıp arkamı dönüp ona bakmadan bizimkilerin oturduğu masaya ilerledim.

Sandalyeyi çekip oturduğumda Oğuz dayanamamış olmalı ki direkt beni soruların hedefi yaptı.

"Ne konuştunuz siz? Hala nasıl yüzsüzce gelip seninle konuşabiliyor?"

"Hiçbir şey konuşmadık. Onu bırak da aldığın poğaça neli senin?"

"Patatesli."

Elinden hızla poğaçasını alıp benimkiyle değiştirdim. Çünkü Deniz de çok iyi biliyordu ki ben sevdiğim şeylerden kolay kolay vazgeçemezdim.

GÖKDENİZ  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin