1. BÖLÜM/ GİRİŞ

128K 3.9K 752
                                    



Etin olmadığı yer cennetimdir.

Hani böyle bazen elinize bir kitap gelir, içini açar bir göz gezdirirsiniz? Sonra aşırı klasik başlayan bir kurgu olduğunu görür, "ay yok ben bunu okumam," dersiniz? Benim hayatım tam olarak o okunmayacak kitap gibiydi işte. Olsa da olurdu olmasa da.

Ben, Yasemin Kahveci.

Köklü bir tekstil firmasının tek vârisi, babasının göz bebeği, annesinin maviş boncuğuydum. Dişimi tırnağıma takmış devlet okulu kazanmıştım. Harika bir üniversitede okuyup hayalim olan mesleği kazanmıştım. Artık bir tasarımcı, stilisttim. Daha gençliğimin çeyrek asrında 25 yaşında başarıdan başarıya koşmayı beklerken anne ve babam beni bir kumpasın içine düşürdüler. Hemen anlatıyorum.

Emrivakiyi oldum olası sevmezdim. Bana emrivakinin bir üst kademesini yapmışlardı. Bakın bir üstüne ne denir bilmiyorum bile! Tamam bunu birazdan anlatacağım detayıyla.

Her zamanki gibi atölyeden çıkmış kendi evime gidiyordum. Bende anemiye yakın bir kansızlık var, çoğunlukla üşür, halsiz gezer, hemen yorulurum. Bugün, hayır hatta şu an tamda öyle bir halsizliğin içine düşmüştüm.

Sabahtan beri mideme Zeynep'in aldığı poğaçadan başka bir şey girmemişti. Vücudum benden nefret etmiyorsa bende Yasemin değilim.

Midem biraz daha kazınınca yolumun az ilerisinde görünen salaş restorana girdim. Adına da bakmamış olmam benim kabahatimdi ve o ağır kokuyu en baştan alamayan da benim burnumun kabahatiydi. Önüme menüden önce burnumu kesen, o buram buram kokan etin kokusu doldu. Oldum olası et sevmezdim ben. Vejetaryen olmaya da böyle karar vermiştim işte.

"Buyurun," diyerek menüyü uzatan garsona baktım. 18-19 yaşlarında belli ki yeni garsonluğa başlamış bir çocuktu. Gülümseyip mönüye göz gezdirmeye başladım. Utanmasalar ekmeği de etle yapacaklarmış da son anda vazgeçmişler gibi bir menüydü.

"Ben bir yeşil salata alabilir miyim?"

"İçinde ne olsun?"

Çocuk bana ben ona bir süre bakıştık. "Otlu olsun. Bol otlu. Yanına da nar suyu alayım."

"Hanım efendi, salatanız zaten dediğiniz gibi bitkilerden yapılıyor. İçine bir şey istemediğinize emin misiniz?"

"Git çocuğum," dedim 50'lik teyzeler gibi. "Git bana bir mevsim salatası getir, valla bayılacağım yoksa."

Garson mönüyü önümden alıp gitti. Midemden gelen gurultular ile derin bir nefes almak istedim, burnuma dolan kokuyla midem gurultuyla bulanınca nefes almayı bile bıraktım.

Çantamı usulca alırken siparişin parasını masaya bıraktım. Yanına da bir not, "işim çıktığı için gitmek zorundayım, siz yiyebilirsiniz. Afiyet olsun."

BİR TABAK ET!Where stories live. Discover now