"İnsanlara davranışları hiç hoşuma gitmiyor, son nokta sen oldun."

"Üzüldüm." dedim. Haha tabiki üzülmedim. Salak mıyım ben?

"Üzülme." Gülümseyip bana göz kırptı. Ah! Kalbime bir şeyler oldu. Çok yakışıklı lan! Bön bön bakan yüz ifadem değişmeden bu sefer dışarıya bakmaya başladım.

Bir saatlik yol boyunca Coşku konuşmam için konu açıp durdu ama şoktayken nasıl konuşmamı bekleyebilir ki?

Ansel arabayı bir yere park etti. "Siz salona gidin." dedi kendisi soyunma odasına giderken. Coşku'yla salona doğru yürüdük. Kimin maçı olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Ansel'i desteklemeye geldik zaten.

Salon Ansel'in dediği gibi çok dolu değildi. Toplasan elli kişi falan vardı. Fazla ön olmayan boş bir yere oturduk. Maç yarım saat sonra başlayacaktı.

Coşku "Ansel'in kafasına bir şey düşmüş." dedi.

"İyilik meleği görevine son mu verdin?"

"Bu söyledikleri gerçekten inanılacak gibi değil. Birden ne oldu acaba? Ama bana sözlerinde samimi gibi geldi."

"Bilemeyiz."

"Birkaç gün dene bakalım."

"Evet öyle yapıcam."

"Ama fırsatın ayağına geldiğini de unutma." dedi beni dürtüp.

Maç başladığında iki takım da peş peşe basketler atıyordu. Ama ilerleyen dakikalarda yorulunca basket sıklıkları azaldı. Ansel arka arkaya iki tane üçlük attı. Sonra gözleriyle salonu taradı. Beni bulunca da işaret parmağıyla beni gösterip sırıttı. Yanımda Coşku kahkaha atıp beni dürttü ben de utançtan başımı eğdim.

İkinci yarıda öbür takım öne geçti. Sonra bir kavga çıktı. İki takım da birbirini kışkırtmaya başladı. Bir ara Ansel'in hızla bir çocuğun üstüne yürüdüğünü gördüm, takım arkadaşları zor tuttu.

Neyseki maçın sonunda Ansel'in takımı kazandı da çocuklara günlerini gösterdiler.

Saat on bire gelirken salondan ayrılıp arabaya doluştuk. Ansel hala sinirliydi. Çekiştirerek kemerini takıp sıkıca direksiyonu tuttu. El frenini indirip vites koluna vurdu.

"Ne oldu?" dedim kendimi daha fazla tutamadan.

"O çocuğu öldürebilirim. Salondan sağ çıktığına dua etsin."

Coşku arkadan beni sertçe dürttü. Daha fazla konuşmamamı söylemeye çalışıyordu ama tabiki susmadım. "Ne dedi?"

Ansel hızla yola çıktı. Arabayı gereğinden fazla hızlı kullanıyordu.

"Piç herif sana laf attı."

Bana mı? Ne alaka? Ben Ansel'in hiçbir şeyiyim. "Ne..." diye söze başlayacaktım ki Ansel devam etti.

"Bana yeterince uğurunun dokunmadığını, kendisi seni daha iyi kullanabileceğini söyledi." Çocuğun söylediği sözleri değiştirerek anlattığını anlayabiliyordum.

Coşku arkadan bağırdı, "Senin takım arkadaşların ne halt etmeye tuttu seni? Bıraksalardı da ağzını burnunu kırıverseydin."

"Dedim de itler bırakmadı."

Arabada bir an sessizlik olduktan sonra Coşku yine konuştu. "Önce beni bırak istersen."

"Sen bizde kalsana." dedim.

"Yok canım kalmıyım."

"Kal." Bir saatlik yolu tek başıma nasıl gideyim!

"Annemler merak eder Sonsuz." Sıkıntıyla nefesimi verip bir saatte konuşmak için konu düşünmeye başladım.

Coşku'yu bıraktıktan sonra yola devam ettik. Ne konuşcam ben! Basket? Basket iyi. "Güzel oynuyorsun." dedim.

Bana bakıp gülümsedi. "Teşekkür ederim."

Tekrar sessizlik. Sonra Ansel'in telefonu çaldı. "Efendim?..iki saate gelirim...tamam uyu o zaman sonra görüşürüz..." Kahkaha attı. "Bekle o zaman...evet...anlatırım...hıhı...bende..." Telefonu kapattı. "Arkadaşım." dedi bana gülümseyip.

Nihayet eve gelebilmiştik. Normal insanlar buluşmadan sonra arabanın içinde biraz oturur, son veda sözlerini söylerler ve öpüşürler. Ama benim normal olduğumu kim söyledi?

"Çok eğlendim, teşekkür ederim." dedim yanaklarım kıpkırmızı olarak.

"Beni reddetmediğin için ben teşekkür ederim."

Kapıyı açtım. "O zaman görüşürüz."

"Dört gözle bekliyorum."

Bu çocuğun lafları yok mu? Beni heyecandan öldürecek valla. Gülümseyip arabadan indim. Kapıyı kapatıp el salladım. O da gülümseyip göz kırptı sonra uzaklaştı

^^

Ansel'den

Nihayet takıntılıyı evine bırakmıştım. Sahil için o kıza katlandığıma inanamıyorum. Neyseki şimdi ona gidiyorum, kendini affettirsin bakalım.

Sahil'in evine geldiğimde saat çoktan gece yarısını geçmişti. Takıntılı'nın evi ta cehennemin ucunda be. Pencereyi açık bıraktığını görünce gülümseyip yukarı tırmanmaya başladım. İçeri girdiğimde yatakta uyuyan Sahil'imi gördüm. Üzerinde sadece minik bir şort ve askılı atlet vardı. Tişörtümü çıkarıp yanına uzandım. Saçlarını yüzünden çekip onu öptüm. Mırıldanıp gözlerini araladı.

"Çok geç kaldın." dedi.

"Takıntılı'nın evi bilmem nerde lan git git bitmiyor." Gülümseyip bana döndü. Sağ kolunu belime sardı sol kolunu da yastığın altına soktu. Elimi çıplak bacaklarına indirdim.

"Uslu dur." diye mırıldandı. Muzipçe gülümsedim. Parmaklarımı aşağı yukarı hareket ettirdim. "Normal zamanda bir şey demezdim ama çok uykum var Ansel."

"Hımm." Elimi beline çıkarıp onu kendime çektim, mis gibi kokusunu ciğerlerimin yettiği kadar içime çektim.

"Ne yaptınız?" dedi göğsüme doğru.

"Maça götürdüm işte."

"Onu etkilemeye çalış."

"Emin ol bir şey yapmasam da etkileniyor. Kahretsin çok yakışıklıyım." Gülüp yavaşça göğsüme vurdu. "Birisi ona laf attı. Aslında umrumda olmaz ama malesef planına uyuyorum."

"Malesef mi? Çok eğlenicez diyorum."

"Öyle, dalga geçmek falan da eğlenceli ama duygularıyla oynamam...ne bileyim..."

"Sustur o vicdanını."

Gerçekten içime sinmeyen bir şeyler vardı. Sonsuz'un takıntılı olması, hareketleri falan çok komikti ama bir yandan da onun kusurlarıyla dalga geçmek pek hoşuma gitmiyordu. Sonuçta hiç kimse mükemmel değildir. Hele duygularıyla oynamak... Ama Sahil'in mutlu olması için her şeyi yaparım. Tamam neredeyse her şeyi. Sahil'e baktım. O kadar güzeldi ki... Ama hiç masum değildi. Çok kibirli ve bencildi. İnsanların en ufak kusuruyla dalga geçen biriydi. Okulda popülerdi. Ben de popülerdim. Onunla bu yüzden mi çıkıyordum? Tabiki hayır. Onu seviyorum. Öyle mi? Ya da kendimi kandırıyorum. Ama Sahil o kadar güzel ve seksi ki... Düşüncelerime kaşlarımı çattım. Kapa çeneni Ansel, o sana güveniyor.

"Kendini sakın oyuna kaptırma Ansel." dedi düşüncelerimi bölüp. Sonsuz'un turuncu saçlarını, kırmızı dudaklarını ve boş bakan gözlerini düşündüm. Herkesten korkup içine kapanmasını... Allah aşkına o takıntılıdan mı hoşlanıcam? Başımı iki yana sallayıp güldüm.

"İnan bana bunu çabalasam da başaramam."

Kamu telah mencapai bab terakhir yang dipublikasikan.

⏰ Terakhir diperbarui: Jul 17, 2015 ⏰

Tambahkan cerita ini ke Perpustakaan untuk mendapatkan notifikasi saat ada bab baru!

TAKINTILITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang