Umarım beğenirsiniz. Daha olaylar yeni başlıyor :)
Multimedia'da Ansel ve Sahil var.
Kimseye değmemek için tenefüslere herkesten sonra çıkıp herkesten geç derse giriyorum. Hocalar durumu bildiği için buna ses çıkarmıyorlar.
Kızlarla bahçede oturmuş sohbet ediyorduk. Daha doğrusu onlar okulda fark etmedikleri tatlı çocuk var mı diye bakıyorlardı. Bana sevgili bulmaya çalışıyorlar! Çocuğu yanıma bir metreden fazla yaklaştırmazdım. Artık nasıl çıkacaksak?
Coşku "Oha!" diye bağırdı. "Saat üç yönünde sarışının yanındaki." İmbat hemen o tarafa bakıp çocuğu süzmeye başladı. "Onu daha önce nasıl fark etmemişiz biz?"
İmbat "O benim." dedi ayağa kalkıp üstünü düzeltirken. Çok fazla öz güveni vardı. E güzel kız yani. İncecik, upuzun siyah saçları var. İmbat'ı tersleyen ölsün yani cidden.
Coşku "İlk ben gördüm!" dedi. Coşku'nun da İmbat'tan aşağı kalır yanı yok gerçi. İri gözleri yeter onun. Fiziği gayet güzel ve güneşte parlayan kahverengi saçları var.
Gelelim bana. İsmim yeter (!) Sonsuz nedir abi ya? Turuncu saç falan? Tam bir hastalıklı tipim var. Neyseki zayıfım da oradan yırtıyorum.
İmbat Coşku'yu dinlemeden hızla çocuğun yanına gitti. İki çocuk önce şaşırdı sonra gülümsediler. Sarışın olan İmbat'ın asıl esmer olanla ilgilendiğini anlayınca yanlarından ayrılıp onları yalnız bıraktı.
Coşku yanımda ofladı. "Ama haksızlık."
"Sana çocuk mu yok, saçmalama."
"Haydi sana bulalım."
"Size kaç defa söyledim. Olmaz."
Coşku beni dürttü. "Seninki geliyor."
"Benimki mi? Benimki diye bir şey yok ki." Kafamı Coşku'nun baktığı yöne çevirdim. Ve işte "benimki" olan çocuk. Sadece tatlı çocuk yani. Yoksa bir şey düşündüğüm yok. Hem sevgilisi var!
Ansel. Çocuğun adı bu. Evet bencede değişik. Anlatmaya nereden başlasam? Bir kere çok güzel gülüyor. Dudağının hemen altında beni var. Kahverengi saçları, yeşil gözleri... Çocuktan yakışıklılık akıyor resmen. Ama hayır kendimi kaptırmadım. Sadece size anlatıyorum. Hem ben böyleyken o bana asla yaklaşmaz, yaklaşamaz zaten.
Sevgilisi mi? Tam bir... Özür dilerim ağzımı bozuyordum az daha. Tam bir ne olduğunu anladınız siz. Tamam kız iyi, hoş da... Benimle en çok dalga geçen tiplerden biri. Ve Ansel'i acayip kıskanıyor. Çocuğa yaklaşan kızları resmen sıkıştırıp dövüyor! Bu yüzden elimden geldiğince ikisinden de uzak duruyorum. Sıkıştırılmak en son istediğim bir şey.
Zil çaldı. İmbat bizi unutup çocukla birlikte yürümeye devam etti.
Coşku "Seni bekliyim mi?" dedi.
"Hayır gerek yok. Teşekkürler."
O da kalkıp gitti. Bahçede kimse kalmayıncaya kadar bekledim. Sonra kalkıp sallana sallana yürümeye başladım. Kantin merdivenlerini çıkıp ana merdivenlerine gitmek için spor salonunun önünden geçiyordum ki bir şeyler duydum. Şey gibiydi. Birisi can çekişiyor gibi. Hızlı hızlı soluk alıp veriyordu. Endişelenip salona doğru yürüdüm. Kapının hemen yanında, iki duvar arasında olduğu için pek gözüküp dikkat çekmeyen jimnastik minderleri var. Sesin oradan geldiğine emin olunca yavaşça oraya doğru gittim. Ve gördüğüm şeyle yerimde mıhlandım.
Duyduğum sesler bir öpüşme sesi de olabilirmiş demek. Bu hiç aklıma gelmemişti. Ansel ve şu iğrenç sevgilisi Sahil. Şu anda başka neler yaptıklarını anlatmak istemiyorum çünkü midem kaldırmaz. Ben daha birisine dokunamıyorum bile!
Ansel beni fark etti. Gözlerini büyütüp baktı. Sonra Sahil'i yavaşça üzerinden kaldırdı. "Bir misafirimiz var."
Sahil sarı saçlarını savurup bana baktı sonra kaşlarını çattı. "Bizi mi izliyorsun?"
"Be... ben..." Ne diyebilirim ki!
Sahil alayla "Canın mı çekti?" dedi sonra kahkaha attı. "Hastalığını yenmiş gibi durmuyorsun. Gel sana bir dokunayım." Kalkıp üzerime doğru yürüdü. Ben de geri kaçtım. Elini uzatıp parmaklarını oynattı. "Ne o? Korkuyor musun? Ne kadar zavallısın."
Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Astım krizi geçiriyormuş gibi davranıyordum. Voleybol filesine takılınca kaçacak yerimin olmadığını anladım. Gözlerime yaşlar dolmuş etrafı bulanıklaştırmışlardı.
Ansel "Yeter artık." dedi. Ama Sahil hala üzerime gelmeye devam ediyordu. Her yerim uyuştu ve yere yığıldım. Her tarafım seğiriyordu. Ansel bu sefer bağırdı. "Sahil dur dedim!" Sahil'i tutup geri çekti.
"Ama çok eğlenceli değil miydi?" Sahil hala gülüyordu.
"Yani durumu gerçekten komik ama bu ne kadar doğru bilmiyorum."
Kendime gelmiş doğrulmuştum. Onlara baktım. Ansel elini uzatınca geri kaçtım. "Ah özür dilerim." dedi dalga geçer gibi gülerek. Bari sen yapma Ansel.
Beni orada bırakıp uzaklaştılar. Daha ne kadar kötü olabilir demiycem çünkü bugün beden var!
Üç kız soyunma odasının önünde durmuş girmekle girmemek arasındaydık.
Coşku "Pekala. Biz seni koruruz Sonsuz. Ayrılmak yok tamam mı?" dedi.
Korkuyla başımı salladım. Zil çalmadan hemen giyinsem iyi olurdu çünkü bütün kızlar doluşunca halimi düşünmek bile istemiyorum.
İçeri girdik. Geniş bir yerdi ve birkaç tane soyunma kabini vardı ama biz genelde kabini tercih etmezdik. Kızlar hemen giyindiler. Ama benim eşofman altım bir türlü kalçalarımdan yukarı çıkmıyordu.
"Siz gidin. Ben hemen gelicem. Kilo almışım sanırım."
İmbat "İpi gevşetirsen..." Yardım etmek için üzerime doğru gelince geri kaçıp "Yaklaşma!" diye bağırdım. İmbat da korkup geri çekildi. "Özür dilerim. Ben..." Açıklama yapmaya çalışıyordum.
"Önemli değil. Biz bekliyoruz."
Dışarı çıkıp kapıyı kapattılar. Harika. Yine her şeyi berbat ettim.
Eşofmanın ipini gevşetip giydim. Sonra çıkmak için kapıya yöneldim. Kolu aşağı indirip çektim ama açılmadı. Biraz daha zorladım ama olmadı.
"Ne o? Açamıyor musun?"
Arkamdan gelen sesle irkilip dönüp baktım. Bir düzine kız tam karşımda duruyordu. Konuşan da Sahil'di ve elinde anahtarı sallıyordu.
"Biraz eğlenmeye geldik." dedi. "Senin bizi izlerken eğlendiğin gibi. Bizi vidyoya falan da kaydettin mi? Yoksa bizi şikayet mi edeceksin? Okuldan atılmam için!"
"Ben hiçbir şey yapmadım. Öyle bir amacım da yoktu." Korkudan ve stresten titremeye başladım. Sahil ve yanındaki kızlar yavaş yavaş üzerime geliyorlardı.
"Kızlar kameraları çıkarın. Çünkü biraz sonra olacakları çekmek isteyebilirsiniz."
Sahil daha fazla yaklaştı. "Lütfen... lütfen yaklaşma." Ağlamaya başlamıştım. Kendimi çok çaresiz hissediyordum.
Aradaki mesafeyi kapattı ve kolumu tuttu. Ve o an koptum. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Anlaşılan kriz geçirmişim.
Uyandığımda İmbat ve Coşku yanımdalardı. "Seni yalnız bırakmamalıydık." dediler. Hem yardım etmek istiyorlar hem de dokunamıyorlardı.
"Haydi hastaneye gidelim." dedi Coşku. Başımı iki yana salladım. Konuşmaya bile gücüm yoktu.
"O kız sana neler yaptı? Korkunç." İmbat da ağlamıştı sanki. Gözleri kızarıktı.
"Eve gitsem yeter. Bundan kimseye bahsetmeyin." dedim güçlükle konuşarak. Birisine söylersem Sahil'in intikam almak için daha kötü bir şey yapacağını biliyordum.
YOU ARE READING
TAKINTILI
RomanceAdım Sonsuz.Ne isim ama. Bana bu ismi koymak için çok mu düşünmüşler acaba? Sonsuz bir takıntı hastasıdır. Yani kimseyle temasta bulunamaz aksi taktirde kriz geçirir. Okulda bunu bilen bir grup kız Sonsuz'la hep dalga geçmektedir. Ve hikayelerde olm...
