Multimedia'da Ansel var.
Eve geldiğimde çoktan kendime gelmiştim. Çünkü yol bir saat sürüyor. Yine her zamanki gibi kimse yoktu. Çünkü böyle olmasını ben istiyordum. Annem kaç kere başımda durmak için işinden ayrılmaya kalktı. Engel oldum. Çünkü etrafımda insanlar olmayınca çok daha huzurluyum.
Babam psikolog. Kaç kere benimle konuşmayı teklif etti. Düşündüklerimi babama anlatıcam ha? Daha neler. Ben istemediğim için psikoloğum başka biri.
Odama çıkıp kendimi yatağa attım. Evin etrafındaki ağaçlardan neredeyse gökyüzü görünmüyor. Kitabımı elime aldım. Uçurma Avcısı. Eveet biliyorum, daha yeni okuyorum. Hemen oha daha okumadın mı demeyin. Muhteşem bir kitap. Bitmek üzere ve ben de ağlamaküzereyim. Kitap hakkında bahsedip spoiler vermiycem, rahat olun.
Üç saat boyunca kitap okudum ve bitti. Gerçekten ağlayabilirim. Sevdiğim kitapların bitmesi berbat bir şey. Emir'in sesi hala kulaklarımda çınlıyordu; "Senin için bin tane de olsa yakalarım."
Annemin sesiyle yataktan kalkıp aşağı indim.
"Merhaba canım."
"Merhaba anne." diye mırıldandım.
"Bir şey mi oldu?"
Büyük bir bardağa su doldurup içmeye başladım. "Hayır. Neden ki?" Okulda olanları anlatmaya niyetim yoktu. Açıkçası Sahil'den korkuyordum.
Annem bana hüzünle baktı. Dokunmak,sarılmak, öpmek istiyordu. Bunu ben de istiyordum. Ama 12 Yaşından beri hiç sarılmadık. 5 yıl olmuş. Şu anda lise son sınıftayım. Üç ay sonra 18 olucam. Ve tabi üniversite sınavı da var. Annem ve babam fazla çalışıp kendimi yormamamı, gerekirse özel okula gönderekceklerini söylediler. Onların haklarını ödeyemem gerçekten.
Annem başını iki yana salladı. "Hiçbir şey." dedi. Sonra üzerini değiştirmek için odasına gitti.
--
Sabah çok daha erken kalkmam gerekiyordu. Hazırlanıp evden çıktım. Otobüse bindim. Bir saatlik yolda dinlemek için bir şarkı listesi yapmıştım. Bir tanesini açıp dinlemeye başladım. Otobüs fazla dolmadan inip kalan yolu yürüdüm.
Sınıfa girdiğimde çoğu kişi vardı zaten. Duvar kenarında en önde, tek başıma yerimi aldım. Sınıftaki diğer insanlarla pek fazla konuşmuyordum. Biraz dışlanmış gibiydim. Ama bu işime geliyordu.
Coşku ve İmbat arkamda yine erkeklerden konuşuyorlardı. Dönüp onlara katıldım.
"Dünkü çocuktan ne haber?"
"Ayy!" İmbat bunu sormamı bekliyormuş gibi heyecanla kıpırdadı. "Adı Ulaş'mış. Bizim gibi son sınıf işte. Sanırım çıkmaya başladık. Okul çıkışı bir yerlere gidicez."
Coşku "Ama ilk ben görmüştüm." dedi. Hala surat asıyordu.
"Sana çocuk mu yok Coşku." dedim.
"Ama İmbat hep böyle yapıyor. Bir daha kimseyi göstermiycem."
İlk derse matematik koyanın kafasından istiyorum ben valla. Uykulu uykulu öyle böyle ders bitti. İlk tenefüsler uzun olduğu için dışarı çıktık. Yine her zamanki yerimize gidiyorduk ki Kapıldığını gördük. Sahil ve arkadaşları tarafından. Beni görünce kalkıp yanıma geldiler.
"Şimdi sana n'apıyım? Dokunmamı ister misin?" Elini uzatınca geri kaçtım. "Sen ne halt etmeye bizi şikayet ediyorsun?"
"Ne şikayet etmesi ya?"
"Birisi gidip dün olanları müdüre uçurmuş. Sen bu zayıf halinle kime kafa tuttuğunu sanıyorsun?"
İmbat araya girdi. "Senin yaptığın insanlık mı be?"
YOU ARE READING
TAKINTILI
RomanceAdım Sonsuz.Ne isim ama. Bana bu ismi koymak için çok mu düşünmüşler acaba? Sonsuz bir takıntı hastasıdır. Yani kimseyle temasta bulunamaz aksi taktirde kriz geçirir. Okulda bunu bilen bir grup kız Sonsuz'la hep dalga geçmektedir. Ve hikayelerde olm...
