Asya başını sallayıp asansöre bindi ve ikinci kata bastı. Kapı kapanır kapanmaz kendiyle baş başa kalınca aynada kendine baktı. Gerginliği yüzünden belli olduğu kadar midesindeki işkencenin kıvrımları da gözlerini süslemişti. Parmaklarını midesine bastırıp acının dinmesini umdu ama dinecek gibi durmuyordu.

Çok geçmeden asansör ikinci katta durunca derin bir nefes alıp otomatik kapının açılmasını bekledi. Kapı açılınca da Fatih'in valizlere yardım etmek için kapının önünde beklediğini gördü. Hızına şaşırsa da belli etmeden küçük valiziyle birlikte asansörden indi.

Fatih de Asya asansörden çıkınca diğer büyük valizi alarak birlikte yaşayacakları evin önünde durdu. Birazdan içeri girecek, hiç tanımadığı bir kızla evini paylaşacaktı. Hem rahatsız edici hem de garip bir şekilde heyecan verici bir düşünceydi bu onun için.

Kapıyı açıp Asya'nın girmesi için kapının önünden çekildi. Asya da derin bir nefes alarak içeri girdiğinde gözlerini yepyeni bir şokla kırpıştırdı.

Ev, öğrenci evine göre oldukça genişti. Kapı, direkt büyük bir salona açılıyordu. Salonun tam ortasında füme renginde büyük bir köşe koltuğu, karşısında siyah renginde televizyon ünitesi vardı. Köşe koltuğun arkasında duvara montelenmiş büyük bir kitaplık, onun önünde yemek masası ve sandalyeleri bulunuyordu. Duvarlara hakim olan renk de açık fümeydi. Siyah ve fümenin uyumu bir ressamın elinden çıkmış bir tablo gibi duruyordu.

Asya şaşkınlığını gizlemekten yoksun bir sesle, ''Burası iki artı bir eve göre oldukça büyük.'' Dedi ve cevap bekleyen gözlerini Fatih'in yüzüne çevirdi.

Fatih bu soruya hazırlıklı olduğu için rahat görünebilmek umuduyla olabildiğince sakin bir sesle, ''Evet büyük." Diyerek söylediğini desteklercesine başını salladı. "Ben sevdim umarım sen de seversin.''

Asya'nın şaşkınlığı, Fatih'in sözleriyle kızgınlığa geçiş yaptı. Daha fazla aklında cirit atan şüpheler karşısında sessiz kalmayacaktı. Eğer aynı evde yaşayacaklarsa birbirlerine karşı dürüst olmalıydılar. ''Cidden buranın kirası yazdığın fiyat mı? Yeni bina, asansörlü ve büyük..." Yalan söylediğinden şüphelendiğini açıkça belli ederek gözlerini Fatih'in gözlerinin içine sabitlediğinde tek kaşı çoktan havalanmıştı. "Bana pek yazdığın fiyatmış gibi gelmedi.''

Fatih, bir an ne diyeceğini düşündü. Asya'ya evin gerçek fiyatını söyleyemezdi çünkü kiranın yarısının bile onu zorlayacağını düşünüyordu. Ona kalsa Asya'dan hiç para almazdı. Zaten bu evi tutarken aklında biriyle paylaşmak yoktu. Yardım etme fikri bir anda gelişmişti. İkna edici olmak için de fiyatı o şekilde yazmıştı.

İnandırıcı görünmek için kendini gülümsemeye zorladı ve tek nefeste, ''Emlakçı sevdiğim bir abim, bu ev konusunda bana oldukça faydası dokundu.'' Dedi. Asya'nın, söylediklerine inanmasını istiyordu çünkü daha mantıklı bir bahane bulamıyordu. İnanmadığı taktirde ayakta zor duran bir bina gibi bahanesi yıkılacak, enkazında umut bulamayacaktı.

Fakat umduğu gibi olmadı.

Asya karşısındaki adamın söylediklerine sesinin samimi gelmesine rağmen inanmamıştı. Düşüncelerini haklı çıkarmak için duygusuz bir ifadeyle kollarını göğsünde bağladı. ''Madem öyle, o zaman bir sorum daha var.''

''Nedir?'' diye sordu Fatih umutsuzca. Biliyordu ki Asya'yı ikna etmek artık daha zordu.

''Range Rover marka bir arabası olan, büyük bir evde yaşamayı tercih eden ve evine temizlik için kadın gelen biri, neden ev kirasına ortak arkadaş arasın ki?''

Fatih boğazının kuruduğunu hissedince ağır ağır yutkundu. Kendini tamamen köşeye sıkışmış gibi hissediyordu. Asya'nın böyle sorular soracağını anlık aldığı kararlar yüzünden tahmin edememişti. Her şey kontrolü dışında gelişmiş, gelişmeye de devam ediyordu. Ağzının içinde geveleyerek, ''Aileme yük olmak istemiyorum.'' Dedi.

EV ARKADAŞIM (Raflarda)Where stories live. Discover now