BÖLÜM 1

1.8K 134 165
                                    

Küçük bir duyuru. Kitabımızın adını değiştirmek zorunda kalacağım sanırım çünkü zaten öyle bir kurgu varmış. Ama ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. Bir gün farklı bir isim görürseniz şaşırmayın.

İlk bölüm olduğu için zorlandım ama umarım beğenirsiniz.

Keyifli okumalar.

"Luhan abi!"

Luhan.

Kar taneleri, grimsi maviliğe sahip gökyüzünün altından yavaşça saçılmış ve birbirine dokunmadan gri zemine serilmişti. Siyah botlarımın burnuna tüneyen kar tanelerini silktikten sonra arkamı dönüp beni çağıran sese baktım.

Kantinimizde çalışan Bayan Lee'nin kızıydı bu.

Yanımdaki Baekhyun soğuktan dolayı homurdanırken saçlarıma atılan kar topuyla, başımda durmak için kendini zorlayan berem okulun giriş kapısına düştü. Sevinç dolu kahkahaları dudaklarımın arasındaki küfürü sildiğinde yere eğilip bir miktar kar aldım. "Sen gitte ağzına düşen sümüğünü temizle cimcime." diye homurdandım huysuz huysuz. Hemen ardından elimde tuttuğum karları onun dudaklarının arasına ittim. "Çok çirkinsin. Ben senden daha güzelim."

Dudaklarını sarkıttı. Bana kötü kötü baktı. İşte bir çocuğu sinirlendirmek bu kadar kolaydı.
"Ama senin annen, senin bir Piç olduğunu söylüyor." diye mırıldandı aniden. "Onlar güzel olmaz ki."

Ben kaşlarımı çatıp kıza bakarken okulun kapısından geçen birkaç kişi bize baktı. Annem, annem olamayacak kadar çirkin bir zihne sahipti. "Yürü git kız. Döverim seni." diye çemkirdi Baekhyun.

Ona aldırmadan güldüm. "Niye ki? Annen güzel kadın."

Anlamadı. Anlaması için çok küçüktü. Baekhyun moralinin bozulduğunu anlamış gibi elini omzuma koyunca yere eğilip beremi aldım. Kız bize küçük kıçını dönüp giderken Baekhyun'la beraber içeriye girdik.

"Moralin mi bozuk senin?" diye sordu Baekhyun. Sanki bilmiyordu.

"Her zaman ki meseleler." diye homurdandım huysuz huysuz. Umrumda olmadığını anladığı için soru sormaktan vazgeçti. "Kantine gidip tost falan yiyelim. Açken beynim çalışmıyor."

Gözlerimi devirdim. "Tok olduğunda çok çalışıyor ya."

Dediğime aldırmadan neşeyle güldü. Çantamın ön gözüne emanet ettiğim kulaklığımla telefonu yakalayıp şarkıyı durdurdum. Telefonu nemli avuçlarıma sakladım.

Kantine girdiğimiz sırada diğerlerinin camın kenarında oturduğunu gördüm. "Senin ki geliyor." dedi Baekhyun sırıtarak. Gösterdiği yere baktığımda Yeri'nin bize yaklaştığını gördüm. Baekhyun yanımdan ayrılırken yüzüme bir gülümseme yerleştirip Yeri'ye adımladım.

"Naber güzelim?" dedim kollarını iki yana açıp. "İyi," diye yanıtladı beni bana sıkıca sarılırken."Beni özledin mi?" diye sordu. "Ben seni çok özledim."

"Abartma. Yalnızca iki gün geçti."

Ofladı. "Sen yokken zaman hiç geçmiyor işte."

Gülerek onu bizimkilerin olduğu masaya çekiştirdim. "Bugün sınav var," dedi Kyungsoo tostunu tabağının içine bırakırken. Bundan memnuniyetsizlik duyuyor gibiydi. Ona aldırmadan sandalyeye oturduk. "Fena gömeceğim. Hiç çalışmadım."

Jongdae dilimlenmiş salatalıkları ağzına tıkarken konuşmaya çabaladı. "Sayısalın iyi yaparsın sen." ona baktı. "Kağıdın üstüne kapanma be Kyung."

Limerence /HunHanWhere stories live. Discover now