''Geri gidecek misin? '' diye sordu içindeki hüznü gizleyerek. O giderse yine her şey eskisi gibi olacaktı. Yalnız kalacaktı, mutsuz olacaktı. Kafasını salladı Manolya.

''Bu yıl sınava yeniden gireceğim arkadaşlarımla. Bu defa olur belki. '' dediğinde kaşları havaya kalktı Zühre'nin. O hayatını kurmaya çalışıyordu, devam ediyordu yaşamaya ama Zühre öyle değildi. Günleri hep aynıydı, bazen uyanmak izdırap gibi geliyordu ona.

''Umarım kazanırsın. '' diye iyi dileklerini sundu. Daha ne yapacaktı ki? Gitmemesi için bir neden yoktu. O hayatına devam ediyord işte, geride kalan tek şey eskimiş mektuplar ve Zühre olacaktı.

''Sen neler yaptın? Mektup yazamadım sana, inan vaktim olmuyordu. Normalde gelmeyecektim bile ama yurtdışına gitmeden seni ve annemi görmek istedim. '' kalbine bir bıçak saplandı Zühre'nin. Dostu ondan çok uzağa gidiyordu artık. Manolya mutluydu, arkadaşları vardı ve eskiye dair hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordu. O kirli anıları silmişti beyninden, yeniden doğmuştu küllerinden.

''Pek bir şey değişmedi benim hayatımda. '' diye mırıldandı Zühre. Geride kalmış hissediyordu, hiçbir şey yapmamış, ömrünü boşa harcamış... Zaten öyle değil miydi? Manolya düştüğü her zaman, kalkmayı bilmişti. Dirayetliydi o ama Zühre öyle değildi. Yenilgiyi hemen kabul ediyordu. Direnmiyordu bu zalim hayata, dünyaya.

Masadaki elini tuttu Manolya, ona destek olmak için. Ne olacaksa olsun, o bir zamanlar dostuydu. Eski bir dostu.

Zühre'nin içi, Manolya'nın eliyle ısınırken Manolya elini çekti ve Zühre'nin arkasına doğru baktı. Dudaklarına bir tebessüm yerleşti.

''Tam zamanında... '' diye mırıldandı. Zühre merak edip arkasına bakmaya kalmadan o, masaya gelmişti. Zühre kafasını kaldırdığında onu gördü. Yavuz'u. Kaşları çatıldığında Manolya'ya baktı.

Manolya sandalyesinden kalkıp Yavuz'u selanlayacağı sırada Yavuz onu belinden tuttu ve dudaklarına bir buse kondurdu. Zühre bunu görmüştü. Kafasından aşağı kaynar sular dökülüyordu sanki, hiçbir şey anlamıyordu. Yavuz neden Manolya'yı öpmüştü? Zühre yavaşça ayağa kalktı. Manolya Yavuz'un kollarının arasından ona bir gülümseme gönderdi. Zühre'nin kafası bulanmıştı.

''N-Ne oluyor bu şimdi? '' elleri gibi kalbi de titriyordu. Bu olmuş olamazdı, bunların hepsi bir hayal olmalıydı. Manolya ona bunu yapmış olamazdı, o onun dostuydu. Tek dostuydu.

Manolya dudaklarını yaladı ve gülümsemesini belirginleştirdi. Adım adım planladığı her şey bugün neticeye erecekti, bunu yapmak için altı ay beklemişti. Her şeyi ayarlamıştı ve sabırla bunu hedeflemişti.

''Sana dediklerimi hatırlıyor musun Zühre? Hatta yazmıştım sana, ilk mektubumda. Ben, bana yapılan hiçbir hatayı unutmam demiştim. İntikamımı er ya da geç alırım. '' kaşlarını çattı Zühre. O, ona hiçbir şey yapmamıştı ki? Ne intikamıydı bu?

''Sen benim dostumdun Zühre. Ben sana güvenmiştim, arkadaşım demiştim. Sen ne yaptın? Sevgilime göz koydun. Yetmedi, o öldükten sonra bana aşkını mektuplara yazıp yolladın. Hem de ben, sevdiğimin yasını tutarken. '' derin bir nefes aldı. İçi en sonunda rahattı, bu konuşma için o kadar çok beklemişti ki...

''Beni hiçe saydın, aşkımı ve sevgimi. Her şeyi hiçe saydın. Ben onun için tacize bile uğramayı göze almıştım. '' Yavuz'un kollarından ayrıldı. Vücudunda saf öfke vardı, ona değen herkes yanacaktı.

Zühre ayakta kalmak için kendini zor tutuyordu. En çok güvendiği kişiydi o, onu çok seviyordu. Yapmış mıydı gerçekten? Onun duygularıyla oynamış mıydı? Kalbinin atışı yavaşlamaya başladı. 'Keşke.' diye geçirdi içinden. 'Keşke beni öldürseydi, bunu yapmasaydı.'

Manolya / Tamamlandı Where stories live. Discover now