"Baba yapma!"

"Bu şeytan! Bu şeytan kız, yıllar önce karşıma geçti ve bana intikam yemini etti. Bu küçük şeytan sana ne anlattı bilmiyorum ama gerçek neyse söylemediğine çok eminim."

"Henüz bir şey anlatmadı." dedi Atlas ikimizi ayırmaya devam ederek, hala şoku üzerinden atamadığı belli olan bakışlarını bana çevirdi. "Ama anlatacak."

"Yalanlar mı? Yalanlar mı duymak istiyorsun oğlum? Bu kız sana sadece yalan söyler."

"Yalanlar bitti baba." dedi hala bana bakarken. "Şimdi gerçekleri konuşacağız."

"Tek kelimesini bile dinlemem. Bırak, silkeleyip atacağım sokağa. Senin yanında bir saniye bile işi yok."

"Baba sakin ol artık. Biraz sakin ol."

"Asla iyi olamaz niyeti diyorum, neyi sorguluyorsun hala?"

"Hastasın baba, heyecanlanmamalısın. Sakin ol. Hep birlikte konuşacağız." Derin bir nefesle birlikte bir adım geri çekildi. Aramızı açtı. Ellerini saçından geçirdi. "Ben... nasıl bir yalanı yaşadıysam aylar boyunca, bunu tek muhatabından dinlemek istiyorum."

Aramızda hala söylediğimin yarattığı şokun kıvılcımları parlıyordu. Kenan Dorukan yakama yapıştığında kılım bile kıpırdamamıştı. Şimdi de öyle, kıpırdamıyor, olanı biteni izlercesine yerime çakılı halde Atlas'a bakıyordum ve o, eğer ki kendini zor zaptetmese en büyük patlama ondan kopacakmış gibi kaskatı görünüyor, tüm iradesini kullanarak sakin kalmaya çabalıyordu. Bir silkelendim kendi içimde, kendime geldim, nasılsa inceldiği yerden kopacaktı.

"Konuşalım." dedim söylenebilecek tek şeyi söyleyerek. Sonra arkamı döndüm ve nereden geldiğini bilemediğim bir cesaretle salona doğru yürüyüp üçlü koltuğa bedenimi bıraktım. Kenan peşimden salona girerken Atlas hala kapının girişinde duruyor, bana hayalet görüyormuş gibi bakıyordu. Ya da hiç tanımıyormuş gibi...ki bu doğruydu. Belki de şaka yaptım dememi umar gibi bir hali vardı, demiyordum ve demeyecektim. Buna bir an önce adapte olsa iyi olacaktı. Bu gece bir kez yaşanıyordu, tekrarlanmayacaktı.

"Aylar boyu ne demek? Ne kadar zamandır tanışıyorsunuz siz?" diye soran Kenan'dı.

"Geçen sene ekimden beri." diye cevap verdim.

Sekiz ay, uzun yıllar yaşanmış bir ömürden bile güzel. Sekiz ay, tamamı yalan.

"Ne amaçla girdin oğlumun hayatına?"

"Babamın intikamını almak için. Gerçekleri öğrenmek için. Aileme zarar verdiğin gibi sana zarar vermek için."

"Kaleyi içten fethederim sandın." dedi dalga geçercesine gülerek. Atlas hiç gülmüyordu. Babasının ardından birkaç büyük adımla salona girdi. Kenan tam karşımda durup bana hesap sorarken, Atlas sırtını kitaplığa yasladı. Kollarını bağladı, başını hafifçe geriye verdi. Sımsıkı kapalı dudaklarıyla, ağzını bıçak açmadan bu sorguyu dinlemeye karar vermiş gibiydi.

"Atlas, hiç bilmedi kim olduğumu." diye devam ettim. "Başka bir soyisim kullandım. Senin gibi mahkeme salonlarında görmemişti beni, en son babamın cenazesinde görüşmüştük. Hatırlamadı bu yüzden. Kolay oldu onu kandırmak..." derken gözlerimden ayrılmayan gözlerine kenetlendim. "...ama kendimi kandırmak hiç kolay olmadı." dedim. Yüzünde mimik kıpırdamadı.

"Herşeyden kaçabilirsin küçük hanım ama yalanlarından kaçamazsın. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış."  Kenan, haklı olduğunu sandığı savlarını ortaya sürmeye devam ediyordu.

"Kim olduğum hariç hiçbir konuda yalan söylemiyorum."

"Kim olduğun zaten en büyük utancın senin."

POBEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin