2.BÖLÜM-DÜZENLENDİ

7K 272 91
                                    

Medya:Hayal'in istemede giydiği elbise.

"Hayal seninle önemli bir konu konuşacağım kızım. Hepimiz için önemli bir konu."

Sertçe yutkundum ve ellerimi yumruk yaparak titremelerine engel oldum. Bu konuşmanın fırtınalı geçeceği her açıdan belli oluyordu.

"Dinliyorum baba..."

Babam derin bir nefes aldı. Bakışlarını etrafında gezdirdikten sonra gözlerimin içine baktı. Hiç tereddüt etmeden kendinden emin bir şekilde hayatımı değiştirecek olan o kelimeleri söyledi.

"Evleniyorsun kızım! "

Beynime ne olmuştu böyle anlamıyordum. Kesinlikle kulağımdan girip beynime iletilen sesleri yanlış anlıyordu. Babam bana 'evleneceksin' demiyordu. Peki ben neden onu bu şekilde anlıyordum. Yarın ilk iş doktora gidecektim.

"Anlamadım baba?"

Ona soru işaretleri ile dolu gözlerle baktığımı gören babam derin bir nefes aldı. Masanın önündeki koltuğa oturdu ve benimde karşısındaki koltuğa oturmam için eliyle işaret yaptı. Şu an oturmak falan istemiyordum ama babama karşı çıkmamak adına oturdum ve derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum.

"Hayal, kızım...."

Babam bir müddet sustu. Ne diyeceğini söze nasıl başlayacağını bilemiyor gibiydi. Babamın konuşmadığı her saniye içime ekilen endişe tohumları biraz daha büyüyor ve orada filizleniyordu. Yanlış duyduğuma emindim. Babam asla bana böyle bir şeyi söylemiş olamazdı. Ama ben neden öyle duymuştum peki. Babam ne demek istiyordu?

"Seni 14 yaşında teyzenin yanına gönderdim. Buraya tıkılıp kalma, hayallerinin peşinden koş, istediğin mesleği eline al ve kendi ayaklarının üstünde dur istedim hep. Özgür ol diğerleri gibi esaret altına girme istedim. Abine nasıl davrandıysam sanada öyle davrandım. Ayrımcılık yapmadım asla. Ve şimdi..."

"Ve şimdide bunların karşılığını mı istiyorsun? Bunlar zaten senin görevlerin baba. Sen benim babamsın. Bu kadar tolerans yeter mi diyorsun yani? Bu kadar mı arkamda duruşun? Sen nasıl..."

Babamın elini masaya vurması ile sözüm yarıda kesildi ve oturduğum yerde sıçradım. Kahverengi gözleri öfke doluydu. Onu hiçbir zaman bu kadar öfkeli görmeye alışık değildim. Son zamanlardaki hali içimi titretiyordu. Korkuyla dolup taşıyordum.

"İstanbul'da büyüdün diye buraların örf ve adetlerini unuttun herhalde! Ne zamandan beri benim sözümün üstüne söz söylersin! Kendine gel! Ben senin babanım! Karşında arkadaşın yok senin! Ahmet Kahraman'ın kızı olmanın hakkını ver! Alsancak aşiretine gelin gideceksin! Bizim yüzümüzü kara çıkartmayacaksın! Bu konu burada kapandı!"

Babamın herbir sözü yüreğime öyle bir dokundu ki hepsi boğazıma dizildi sanki. Hepsi içime oturdu ve ben tüm bunları sindiremedim. Sessizce kalktım o koltuktan. Tek bir laf söylemedim ve tek bir damla gözyaşı dökmedim. Sustum ve içimdekilerle beraber kalktım o masadan. Kapıyı açıp odadan dışarı çıktığımda annem ve abim ile karşılaştım. İkiside endişe ve korku dolu gözlerle bakıyorlardı bana. Sesleri geliyordu ama ne dediklerini duymuyordum. Bir önemi de yoktu. Sustum. Kendi odama doğru giderken sustum. Onlara tek bir kelime etmedim. Odamın kapısını açıp içeri girdim ve peşimden gelen abim ve annemi umursamadan kapıyı kapattım. Dolu dolu gözleriyle bana bakan Ece'nin yanına gittim ve ona sımsıkı sarıldım. Gözümden bir damla yaş aktığında güçsüz bir şekilde fısıldadım.

"Ben evleniyorum..."
.....................................
1 Hafta Sonra

Kapı çalındığında yatakta doğruldum ve sırtımı yatak başlığına yasladım. Ece paytak adımlarla yatağa ulaştı ve yatağın kenarına oturdu. Onu görünce yüzüme içten bir gülümseme yayıldı.

SEN BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin