*14*

47.9K 3.3K 653
                                        

×××

Dev Gezegen'den:

"Ne yapıyorsun sen yine telefonda?"

Ablamın bana mutfak kapısından seslenmesiyle telefonumdan baktığım Yakut'un resminden gözümü çektim ve telefonu kapattım. Resmen ilk gerçek tribimi yemiştim. Ablama onu anlatmadım ve saklıyorum diye bozulmuştu. Oysa ben onu kendime bile anlatmaya, düşünmeye çekinirken bir başkasına nasıl anlatabilirdim? Ablam olsa bile.

Ablam, yanıma gelip yaslandığım koltuğun koluna oturup saçlarımı karıştırdı. "Ne karıştırıyorsun sen telefonda?" Elini saçlarımdan çektim. En sinir olduğum şey saçlarıma dokunmasıydı. "Dokunma saçlarıma!" dedim kaşlarımı çatıp.

Saçlarını omzunun gerisine attı. Beni zorla kenarı kaydırıp yanıma oturdu. Bana kaşınmaya başladığına göre ya cidden merak ettiği şeyler vardı ya da canı sıkılıyordu.

Yanıma koyduğum telefonuma uzanmaya çalıştı. "Versene, internetten bir şeye bakacağım." Telefonumu alıp cebime koydum. "Kendi telefonundan bak."

Ofladı. "Benimkinin kamerası bozuldu. Fotoğraf çekineceğim. Ver."

Kaşlarımı kaldırıp güldüm. "Verir misin? de." Ofladı. "Verir misin?"

Dilimi şaklattım. "Hayır." Çünkü telefonu açar açmaz Yakut'un fotoğrafı açılacaktı.

Suratını asarak geri çekildi ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Sen artık bana hiçbir şeyini anlatmıyorsun." Gülümseyerek yanağını sıktım. "Ne anlatmamı bekliyorsun?"

Omuz silkti. "Zaten geçen gün annemin söylediği esmer yakışıklı çocukla senin yüzünden buluşamadım. Bir de doktormuş çocuk. Resmen aradığım ideal erkekti ama ben sen istemiyorsun diye buluşmadım! Ben yakında senin yüzünden evde kalacağım ama sen ablana bir konuştuğun kızdan bahsetme!"

Yanımdan kalkıp gidiyorken kolundan tutup yerine geri oturtturdum. "Sen nerden biliyorsun?" Umursamazca bakındı. "Neyi?"

"Az önce söyledin ya?" Gözlerini kocaman açıp eliyle ağzını kapattı ve boğuk bir çığlık attı. "Ne? Yani gerçekten biriyle mi konuşuyorsun?"

Afalladım. "Ne? Yani sen bilmiyor muydun?" Bilmiş bir gülüş attı. "Yıllardır telefonuna şifre koymayıp birden koyman. Ne zaman yanına yaklaşsam telefonunu kapatman. Geceleri sürekli aktif olman. Telefona bakıp sırıtman. Sürekli bir yere bakıp bakıp dalman falan. Bunların hepsi tabiki de birinin olduğunu kanıtlıyordu. Tahmin ediyordum ama güzelce yemimi yiyince de emin oldum. Kim o kız? Otur anlat."

Ofladım. Kendimi koltukta geri atıp koluna yaslandım. Ellerimle yüzümü kapattım. Gerçekten de bir yere bakıp dalıyor muydum? Hiç farkında değildim.

Ablam, koluma vurdu. "Hadi hadi. Utanma. Göster gelinini bana. Ama beğenmezsem istemem ha! Ona göre! Hemen herkesi beğeneceğimi zannetme!"

Doğrulup ağzını kapattım. "Bağırma, annem duyacak!"

Elimi çekti. "Annem dışarı çıkıyorum diye bağırdı ama sen hülyalı hülyalı telefona bakmaktan duyamadın tabi!"

Ensemi kaşıdım. Harbiden duymamış mıydım? Küçük bir kız, beni nasıl hiçbir şey yapmadan boyunduruğu altına alabilmişti?

Kendini yanıma kaydırdı. Omzuyla omzuma vurdu. "Okuldan biri mi?" Yüzümü sıvazladım. "Evet."

"Nasıl konuşmaya başladınız? İsmi ne? İlk sen mi yazdın, o mu?" Başımı koltuğa yasladım. Onu ilk gördüğüm an aklıma gelince gözlerim kapandı kendiliğinden.

Dev Gezegen ||TEXTING||Where stories live. Discover now