En çok sana tanrım, sana ve adaletsizliğine kızgınım.

41 2 2
                                    

Bundan yıllar yıllar önce, henüz sevdaların kalplerde barındığı zamanlarda geçiyor "yazarın bile bilmediği" bu anlatacaklarım.
Bunun bir masal olmasını isterdim..
Bilirsiniz masallar olağanüstü olayları taşıyabilir, ne yazık ki bu bir hikaye ve hikayeler gerçeklerden esinlenir.
Mutlu sonları kim sevmez ki değil mi?
Hepimizin farkında olduğu bir gerçeğe değecek olursak.. Mutlu sonlar yoktur!
Çoğu insan bunu kabullenmez ve masallarda yaşar, mutlu son beklerken hayatın haince taktığı çerme ile kendilerini yerde bulmaları fazla bir süre almayacaktır.
Bazı nadir görülen insanlar ise zaten bu gerçeği idrak etmiş ve uyum sağlayamadığı bu gezegenden yok olmak için, usulca tenha bir mahalle köşesinde oturmuş olan biteni izlemektedirler.
Lafı uzatmadan hikayemize bir başlangıç yapmamızda sakınca olmadığını düşünüyorum, başlıyorum;
Sessizliğin barınmadığı neşe dolu kasabadan uzaklarda ormanının yakınların da, çevresi ağaç ile dolu bir müstakil ev varmış. Bu evde ailesi ile birlikte genç güzel bir kız yaşarmış.
Dışarıya pek çıkmadığından o'na eşlik eden bir kaç kitabı, güneşi bakan penceresinin önünde yetiştirdiği çicekleri ve değerli vakitlerinde elleri ile ördüğü atkıları, bereleri sabahı akşam etmesinde yardımcı olur, yalnızlığına eşlik ederlermiş.
Bu inziva yaşantısının zıttına içinde koca bir umut taşır, hayaller kurar ve gerçekleşmesi için ümit edermiş. Sevgi dolu kalbi gülüşlerine yansırmış.
Bu sakinliğe zıt bir yaşam süren kasabanın neşe kaynağı, yardım sever ve güler yüzlü bir genç varmış. Bu genç küçük kasabada ailesinden ayrı küçük bir kulubede yaşar, bazı günler ise ailesi ile zaman geçirirmiş.
Rüzgar isimli bu genç dışarıya yansıttığı kişiliğin aksine hüzün dolu, gizemli, bilinmez bir kişiliğe bürünürmüş karanlığın çöktüğü vakitlerde.
Bu zıt iki insanın bir araya gelmesi mümkün mü dersiniz? Haydi o zaman bakalım!
Günlerden bir gün güzeller güzeli Bulut annesinin ısrarı üzerine kendini esir ettiği o evden çıkmak zorunda kalmış, öyle ki ailesi kızlarının bu halinin onun karanlığa sürükleyeceğini düşünürmüş.
Annesi ihtiyaç olarak gösterdiği bir kaç küçük isteklerde bulunmuş, bunları almasını istemiş ve kasabada iyice en iyisini bulana kadar dolaşmasını tembihlemiş.
Bulut yanına aldığı geniş bir çanta ile kasabaya doğru yürümeye başlamış. İçinde onu ürküten bir his varmış, bu tek başına ilk defa kasabaya inmesinden mi yoksa kasabaya yaklaştıkça gelen gürültüden mi bilinmez.
Kasabayı yavaş yavaş dolanarak annesinin istediği her şeyi almış, kasabanın en muhteşem yeri olan denize yakın banklara sahip o kimsenin farkında olmadığı yeri görmüş Bulut.
Hızlı adımlarla sahile varmasıyla kendini bir banka yılların yorgunluğunu atarmışcasına bırakmış, gözlerini kapatıp dalgaların kıyıda bulunan kayalara çarpmasını ve rüzgarın hafif uğultusunu dinlemeye koyulmuş.
Yağmur çiselemeye başlamış aniden, gözlerini açan Bulut soluna döndüğünde kendine bakarak gülümseyen bir çift göz görmüş.
Tesadüfe bakar mısınız! Rüzgar neşeli hallerinin verdiği yorgunlukla ani bir hüzüne bürünmüş, bir telaş kendini kalabalıktan uzaklaştırmış. Gelip oturduğu an sağ tarafında bulunan bankta ellerini bağlaştırmış,
hafif tebessüm ile sanki bir senfoni dinlermişcesine görünen güzel kıza bakakalmış.. İstemsizce tebessüme almış suratında güzel kıza bakarken.
Bulut'un ani bakışı ile gözlerini kaçırmış Rüzgar. Yağmur hızını arttırmış, Bulut yerinden doğrulmuş ve küçük adımlarla yağmurun tadını çıkararak yürümeye başlamış.
İnsanların telaşları, yağmurdan kaçışları garipsenmeyecek gibi değilmiş. Bunları düşünürken omuzunda bir el hissetmiş.
Rüzgar genç kızın şalı dahi olmadığını fark ettiği an usulca peşine koyulmuş, çekingen ve utangaç olduğunu ele alırsak geçte olsa düşünceli tavırını işleve koymak üzereymiş..
Bir anda duraksamış Bulut, ürperti ile aniden arkasını dönmesiyle rüzgarın bir adım geriye doğru sendelenmesi bir olmuş.
Rüzgar kendinden eminsiz bir ses tonuyla "üzgünüm, korkutmak istemedim eğer yanlış anlamazsanız bunu size vermek istiyorum." diyerek üstünden çıkardığı yün hırkayı Bulut'a uzatmış.
Bulut bir kaç saniye atlamadığı bir şaşkınlık ifadesiyle bu beklenmedik jesti reddetmeyi geciktirmemiş. Rüzgarın ısrar iki defa daha tekrarladığı ricası üzerine ne yapacağını kestiremeyen Bulut hırkayı almak durumunda kalmış.
Küçük bir gülümseme ve kısık bir sesle teşekkürde bulunmuş. uzaklaştıkca arkasında kalan Rüzgar'a bakma arzusu sarmış kalbini, dayanamayıp döndüğünde gözle görünür kimse yokmuş.
Rüzgar hırkayı alıp uzaklaşan güzel kızın ardından yüreğinde bir sıcaklık hissettiğini fark etmiş, bunu garipsemiş olmalı ki hızlıca uzaklaşmış oradan.
Bulut kapıdan içeriye girmeden yakışıklı gencin verdiği hırkayı çantasının en altına görünmeyecek şekilde koymuş, eve neşe ile giren güzel kızın sürekli aklında yaşanılanlar tekrarlanıp durmuş.
O sıralarda rüzgar evinin önünde yanan semaverin ateşini izlerken, güzel kızı bir daha görebilecek mi diye düşünmekten kendini alıkoyamıyormuş. Daha sonra silkelenerek "kendine gel Rüzgar!" Diyerek, düşüncelerine engel olma çabasındaymış.
Gel zaman git zaman...Demek isterdim ki aradan günler geçmeden, Bulut bir daha görme umudu ile hırkayı götürmeye karar vermiş. Nihayetinde bunu kendine bile kabul ettirmiyor sadece hırkayı teslim etmek için diye kendince şartlar koşuyormuş.
O'nu bulabileceğinden bile emin olmamasına rağmen kararlı bir şekilde kasabaya inmeye karar vermiş.
Annesine kasabayı sevdiğini bir kaç saat dolaşabilmek için izin istediğini söylemiş, tabi memnuniyetle izin verilmiş.
Rüzgar kalbinin sesini bastıramadığının farkına varamamış olmalı, kasabanın dört yanını gezip güzel kızı görmek için can atıyormuş.Tabi bunu kabullenmemesi ayrı bir durum.
Kasabaya inen Güzeller güzeli Bulut bütün kasabayı dolaşması sonucunda genç çocuğa rastlamamış, aynı zamanda kasabayı gezen rüzgar güzel kızı hiçbir yerde görememiş.
Bu durum kaderin cilvesi olsa gerek, umudunu yitirip banka doğru ilerleyen Bulut, bir de ne görsün! Tam orda aynı bankta biri var. Hızlı adımlarla ilerlemesiyle yaklaştığı an kendini sakinleştirip hiç fark etmemiş gibi yan banka oturmuş.
Soluna dönme cesaretini bulamayan bulut, bir kaç dakika sonra döndüğünde bank bomboşmuş. İçi hüzünle dolan güzel kız suratı asık bir şekilde ayaklandığında arkadan bir sesin "Hey! nereye?" Dediğini duymuş.
Arkasını döndüğünde elinde iki bardak çay ile gülümseyen yakışıklı çocuğu görmüş. Kalbinin sesi, midesinde uçuşan kelebekler dört bir yanını sarmış.
Bakışmanın saniyeler sonrası rüzgar güzel kıza, "gidiyor muydun?" sorusunu yöneltmiş. Bulut bir heyecan ile "Hayır!" diye haykırmış, bunu fark ettiği an toparlamaya çalışmış. "Yani gidiyordum aslında, dolaşmak için ayaklanmıştım. Seni gördüğüm iyi oldu hırkanı getirmiştim görürde veririm diye."
Diyerek hırkayı uzatmış Rüzgar'a. Rüzgar elinde ki çayları banka koyup, çay içip içmeyeceğini sormuş. Hırkayı görmezden gelerek.
Ne yapacağını bilemeyen Bulut elinde çay bardağı ile bulmuş kendini. Yanyana oturmalarına rağmen sessizlik bozulmamış uzun süre. Dayanamayıp konuya girmiş Rüzgar, "adınızı bağışlar mısınız hanımefendi?" Demesinin ardından hiç beklemeden elini uzatarak "Ben Rüzgar."
Demiş. Bulut izlediği ayaklarından kafasını kaldırıp gözlerine bakmış Rüzgarın, elini usulca uzatıp "Memnun oldum, ismim Bulut." Demiş. Bulut bir hışınla kalkıp "artık gitsem iyi olur" diyerek. Rüzgar'a çay için teşekkür edip hırkasını uzatmış tekrardan. Ayağa kalkmış yavaşca Rüzgar,
Havayı gösterip güneşe aldanmamısını her an yağmur yağabileceğini belirtmiş. Hırkanın onda kalmasını ve mümkünse başka bir gün getirmesini rica etmiş. Tamamıyla tekrar görüşme isteği olduğunu anlayan Bulut, kalbinin sesini dinleyerek kabul etmiş.
O günün akşamı hayallerini süsleyen büyük aşkını bulduğunu düşünmeye başlamış güzel kız. Yastığına kafasını koyar koymaz yarın için bahaneler düşünmüş ailesine sunabileceği.
Bulut ise o günün akşamı kalbinin sesine kulak vermeyi denemiş, sağ eline bakmış dakikalarca. Elini tuttuğu an, anlıkta olsa hissettiklerini sonsuz bir hissiyatla dile getirebileceğini farketmiş.
Günler geçmiş..Neredeyse her gün görüşüyor, buluşuyorlarmış. Gel zaman, git zaman derken.. Birbirlerine karşı olan duygularını daha fazla gizleyemez olmuşlar.
Rüzgar'ın adımı ile Bulut da aşkını itiraf etmiş..
"Derler ya bilir misiniz, iki kişinin birbirini eşit sevmesi mucizedir. Bu bir mucizedir fakat dünya da mucizelere yer yoktur."
Aradan aylar geçer, neredeyse her gün kızının kasabaya indiğini fark eden baba bir gün takip etmeye karar verir.. Bulut evden büyük bir neşeyle çıkar, her zaman ki gibi soluğu sahilde alır. Güzel kızın babası gizlice izlemeye koyulur bir ağacın gölgesinde gizlenerek.
Rüzgar'ın gelmesi ile babasının onları sarılırken görmesi bir olur. Bir hışın ile asi bir tavırla, koşar adımlarla Rüzgar'a doğru gider, zavallı Rüzgar farkında bile değildir.
"Ah, hikayenin metodu değişiyor resmen. Biraz anlatım bozukluğum olabilir ilerliyen satırlarda bağışlayın lütfen. Mış'lardan, Dır'lara geçtik resmen hayret bir şey."
Öfkeli bir ses ile bağırır "Ne oluyor burda!" Diye. Bulut bir şey demeye kalmadan sert bir tokat ile karşılaşmıştır. Rüzgar çaresizce güzel kızı korumak adına yapmaması için yalvarmaya başlar, ama ne fayda.
Öfkeli baba güzel kızın kolundan tuttuğu gibi zorla götürür.
"Farkındayım evet, kötü bir şey yok ve aşırı bir tepki var orta da nedenini öğrenmeye hazır mısınız?"
Rüzgar günlük hayatta neşeli sevecen bir insan olmasının dışında, kendi ile kaldığı zaman karanlığı dost edinen bir insanmış, "Bilirsiniz bahsetmiştim.." daha önce başka bir kasaba da yaşarmış Rüzgar, ailesi ile küçük bir evleri varmış. Bir sabah uyandığında Anne ve babasını ölü bir vaziyette bulmuş.
Babası alkole kendini vermesi ile sorumsuz bir hal almış zamanla, ister istemez annesi ne kadar korksa da düzelmesi için dil dökermiş. Bir gün iyice batağa girmişler, evde ne yiyecek ekmek, ne içecek su varmış. O günün gecesinde babası eve gelmiş, bir tartışmanın sonunda, alkolün etkisi ile karısını öldürmüş.
Daha sonra oluşan sonucun ağırlığı ile kendini asmış..
Rüzgar daha sonra yardım sever bir ailenin sahiplenmesiyle bu kasabaya gelmiş, yeni bir başlangıç umudu ile.. Bulutun babası bunu bilen sayılı insanlardanmış.
Onun bu tavrı kızını korumak içinmiş. Haftalar geçmiş, Bulut'un güneşe bakan penceresi artık perdelerle çevriliymiş. Çiçekleri susuzluktan ölmüş. Kitapları özenerek koyduğu raflarda tozlanmaya terk edilmiş. Ördüğü tüm atkılar bohçalarla kaldırılmış, iplikler ise gözden ırak yerlere atılmış.
Bulut yatağından çıkmaz olmuş, gözyaşı neredeyse dinmiyormuş. Rüzgar aklından bir an bile çıkmamış.
Rüzgara gelecek olursak. Rüzgar artık gündüzleri gülümsediği, neşeli halinden öyle uzakmış ki. Her günü karanlıklara bürünmüş. Yaşadığı tramva ile öfkesi çok geçmeden fazlasıyla gözünü bürümüş.
Rüzgar bir cesaret sora araştıra güzel kızın evini bulmuş, ağaçların arasında karanlığın çökmesini beklemiş. Bulut'unun odasını camının önünde ki çiceklerden bulmuş, camına tıklatmış. Ses yok! Sonra tekrar ve tekrar. Ürkek bir yüz ifadesiyle perdeyi aralayan Bulut karşısında Rüzgarı görünce eli ayağına dolaşmış.
Perdeyi geriye itip camı açmış, sımsıkı sarılmış sevdiği adama. "Beni bırakmayacağını biliyordum" diye fısıldamış kulağına Rüzgar'ın.
Rüzgar güzel kızın suratını avuçlarına alıp, soluk alışverişini hissedebileceği bir mesafede "canımın içi, yokluğun beni öldürüyor. Sensiz aldığım her nefes beni amansız bir yangına davet ediyor. Eğer, eğer istersen benimle gel. Gidelim yeni bir hayat kuralım kendimize, hem bak birikimim var bir ev alırız ben çalışırım yine,
sonra, sonra yaşarız mutlu mesut. Hı, ne dersin?" Bulut gözyaşlarına hakim olamamış, şu an vereceği karar hayatının dönüm noktası olduğunun farkındaymış.
Kendini geriye doğru çekmiş sevdiği adamın ellerinden, Ağlamış gözlerinin için bakarak, Rüzgar'da durur mu? Her ne kadar sıksada çenesini, yumruğunu gözyaşlarına hakim olamamış.
Bulut dönüp bakmış odasının kapısına, ailesini düşünmüş. Annesini ve babasını.. Daha sonra dönmüş ve sevdiği adama bakmış, kalbinin sesini dinlemiş Bulut.
Bir kaç eşya alıp, bir not bile bırakmadan Rüzgarın fırtınasına kapılmış ve gitmiş..
Rüzgar kendiyle verdiği savaşta sevdiği kızı da çekmiş zifiri siyahlığına. Aradan günler geçmiş.
Bir şehire yerleşmeye karar vermişler, Bulut'un aklı ailesinin yaşadığı üzüntünün sorumluluğu ile fazlasıyla karışmış. Lakin sevdiği adam ile olması bir yandan paha biçilemezmiş.
Şehrin en ücra yerlerinde bir evde yaşamaya başlamışlar, kıyılan bir nikah tamamı ile onları bağlamış.
Rüzgar aldığı kararın sorumluluğunu mutluluk ve korkuyla çelişkili halde sorgulamaya başlamış.. Mutlu bir ay'ın ardından, Rüzgar'ın kendiyle yaşadığı sorunlar dışa vurmaya başlamış.
dokunmaya kıyamadığı Bulut'una bir akşam hiç olmadık bir sebepten sesini yükseltmiş. Bulut'un gözyaşları onu perişan etmiş. O gece sabaha karşı sıçrayarak uyanan Bulut sevdiği adamı yanında göremeyince endişe ile kalkmış.
banyonun kapalı ışığında bir takım sesler geliyormuş, gidip ışığı yaktığında Rüzgar'ın köşeye sinmiş, dizlerini karnına çekmiş sessizce ağladığını görmüş.
Yanına hızla yaklaşıp sarılmış, gözyaşlarına hakim olamamış Bulut. Kırılmadığını, böyle yapmamasının onu korkuttuğunu dile getirip durmuş.
Bir yıla aşkın bir süreyi devirmiş aşıklar, Rüzgar içinde gizlediği bu ismi olmayan umutsuz, kırgın, kızgın, öfkeli ve nefret dolu kişiliğimi denir bilemiyorum.. Sevdiği kadına belli etmeden savaşını sürdürmüş, güler yüzünün neşesinin maskelemesi devam etmiş.
"Nereye kadar devam edebilir?"
Dengesiz ruh halleri, duygu karmaşası, aniden öfkelenmeler ve aniden gelen neşeli halleri Bulut'un zedelenmesine neden olmayı sürdürmüş..
bir süre sonra Bulut yaşadığı mide bulantıları sonucu soluğu hastanede almış, dünyanın en güzel nedeni ile karşılaşmış. Sevdiği adam ile bir çocukları olacakmış!
Bunun haberini akşam işten gelen Rüzgar'a büyük bir coşkuyla söyleyi vermiş. Rüzgar, suratında donuk bir ifade ile sevdiği kadına bakakalmış. Bulut anlam veremediği bu tepkinin karşısında, "bir şey demeyecek misin?" diyerek, hissiyatını dile getirmesini beklemiş.
O anlarda Rüzgar, iyi bir baba olamayacağını dinliyor ve buna itiraz ediyormuş. Kendiyle tartışmada olması, kendinden emin tavır sergilemesine ve bir tepki göstermesine engel oluyormuş. Bir an silkelenip. "Hayır, hayır bu muhteşem bi haber. Ben, ben seni çok seviyorum"diyerek dolan gözlerini elinin tersiyle silip sevdiğine sarılmış.
İş yerinden izin alan Rüzgar, Bulut'a artık ailesiyle konuşma vaktinin geldiğini bu haberin onlarıda mutlu edeceğini düşünüdüğü belirtmiş. Ailesinin yanına gitme kararını sunması Bulut'u fazlasıyla mesut etmiş, bir yandan tedirgin.
Bulut, ya affetmezse babam, ya annem yüzüme bakmazsa diye düşünmekten kendini alı koyamıyormuş. Bir cesaret gitmişler ilk başta tepki gösteren babası kızına büyük bir özlemle sarılmış, annesi öyle hasret gidermiş ki evladıyla sanki o küçük çocuk kaybolmuşta yıllar sonra ben geldim annem demiş gibi. Zaten annelerin ve babaların gözünde çocukları hep çocuk kalır. Öyle bir şey..
Rüzgar'a hala tepkili olan baba, Rüzgar'ın ricası üzerine konuşmayı kabul etmiş. Rüzgar yaptığı ve olanlar için özür diler. Kızına olan sevgisini ve incitmediğini de dile getirir uzun gir sohbetin ardından. Rüzgar "Bana bir söz verir misiniz?" diyerek gözlerini kayın pederine diker. Baba sorar ve dinler, "Kızınız efendim, kızınız ve torununuzla ilgili bahsettiğim söz.
Kendimi ifade etmem gerekirse, biliyorsunuz hayat şartları yarınımızın garantisi yok. Ben bunu sizden duyarsam yarın için tedirgin olmama sebep kalmayacak. Efendim, eğer olur da bana bir şey olursa her ne olursa olsun kızınızı ve torununuzu bırakmayın. Mesela efendim, olur da seven olur evlensin haşa mutluluğu benim mutluluğumdur. Lakin ben kendime dahi
güvenemiyorken... Yani efendim o sizin kızınız ve babalar kızlarını incitmez değil mi? Ah, kendimi ifade edemiyorum fakat özetle söylemem gerekirse bana onlara iyi bakacağınız ve kimseye emanet etmeyeceğinize söz verir misiniz?" Diyerek önünde ki su bardağına uzanır ve bir yudum su alır yutkunması saliseler sürer.
Baba, bu sözlerin üzerine bir suskunluk sonrası, "ben senden yaşlıyım evladım, benim senden bu sözü almam lazımdı fakat zamanın da kızımı alıp götürdün benden..
Eğer içine rahat edecekse söz, bir daha sanmam böyle bir şeye göz yumacağımı." diyerek gülümser.
Ertesi sabah İş ile ilgili olduğunu belirterek Rüzgar, sevdiği ile vedalaşır. Sımsıkı sarılması üstüne, bileklerinden ve avuç içlerinden öper Bulut'u. Uzunca gözlerine bakıp sevdiğini tekrarlar üç defa.. Ve hüzünlü gözlerle yola koyulur.
Bulut Rüzgar'ın bu hallerinden tedirgin olur fakat üstüne düşmez..
2 gün sonra bir haber gelir, intihar vakası!
Rüzgar bir kurşun ile hayatına son vermiştir, bulut yerlebir olur. Yaşadığı acı eline geçen bir intihar mektubu ile pekişir. Mektubda;
"Sevdiğim, sen bu satırları okurken ben çoktan bu dünyadan kurtulmuş olacağım.
Beni bağışla, bu bir ölüm değil Bulut'um ben uzun süredir yaşamıyorum.
Ölü ruhum bir bedene hapsolmuş, derimin üstünde ki dış dünya ile bağlarım kopması dışında,
kendimden yıllar evvel vazgeçmiş olmam, bir yabancı işe yaşamaktan farksızdı.
Ayna'ya baktığımda gördüğüm yüz her geçen gün tanımadığım bir surete dönüşüyordu.
Benim sahip olduğum ve nefes almama sebep sendin, sevgin benim direnmem için tek neden oldu sevdiğim.
Bana yaşattığın bu güzel duygular için binlerce kez teşekkür ederim, seni incittiğim her an için af dilemeyeceğim
sen hiç birini hak etmedin. Beni affetme, mutlu ol sevdiğim ben bu satırları yazarken mutluyum.
Çocuğumuza kötü bir baba, sana kötü bir yoldaş olmaktansa yok olmayı tercih ederim.
Seni hep seveceğim ne olur sil göz yaşını, hayat devam ediyor.
Sen görmesen de, bilmesen de hep yanında olacağım Bulut'um.
Sol yanında..
Seni seviyorum ve seni severek yok oluyorum, sonsuza kadar sevmiş sayılır mıyım?
Hoş'çakal.."
Okuduğu satırlar ciğerinde oluşan yangını körüklemiş olmalıydı, gözyaşlarının damlaları kelimeleri yok ediyordu. Her karışan harfte daha da anlam kazanmaya başladı cümleler...
"Evet, hikayemizin sonu böyle. Bende isterdim mutlu bir son fakat bu bir masal değil. Zaten mutlu son yoktur. Gerçeklerle yaşamayı öğrendiğimiz zaman bu, bu kadar ağır gelmeyecektir. Umarım beğenirsiniz. :')"
Not:Hikayenin devamını getirmek isterseniz her zaman kabulüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BoşlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin