3. BÖLÜM

17 4 3
                                    

Gözlerimi hastanede açtım. Buraya nasıl geldim , bana ne oldu bunları hiç bilmiyordum. Gözlerimi açtığımda başımda Kerem'in durmasıyla aniden yerimden zıpladım. Tam o sırada kolumda serum olduğunu fark ettim. Bu yüzden  geri yatağa oturup Kerem'e bakıp gülümsedim. " Sen nerelerdeydin ufaklık. Çok korkuttun bizi."

 Kapı açıldığından kafamı direk kapıya doğru yönelttim. İçeriye daha adlarını bile bilmediğim abla ve kardeş girdi. Bana bakıp gülümserlerken aynı şekilde bende onlara gülümsedim. Karşımdaki koltuğa oturup bana bakıyorlardı. Daha ne kadar birbirimize öylece baktık bilmiyorum. Bilerek sessizliği ortadan kaldırmak için "Eee sizin adınız ne? Daha adınızı bile öğrenmedim." Büyük olan kız direk konuşmaya başladı."Benim adım Derya bu da kardeşim Azra. Erkek kardeşimi de biliyorsun zaten. 

Bende onlara adımı söyleyeceğim sırada aklıma annem ve babam geldi. "Of Deniz ya! Annem ve babam şimdi polise kadar gitmişlerdir. Sanki annemin huyunu bilmiyormuş gibi dışarı çıktım ya." Hemen elimdeki serumu çektim. Yataktan kalkıp çantamı ve ceketimi aldım. Kapıya doğru hızla çıkarken arkamdan Derya'nın bağırmasıyla geri döndüm. "Ay kusura bakmayın ya. Benim burada olduğumdan kimsenin haberi yok. Üstelik evden çıkarken de kimseye söylemedim. Şimdi çok telaşlanmışlardır. Hemen eve gitmem lazım benim."  Onlarda beni anlayışla karşıladılar. Hiç durmadan hastahaneden çıkmaya başladım. Dışarıdaki ilk taksiye bindim. 

Kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Şimdi annem ile üvey babam çok telaşlanmışlardır. Kendime kızabildiğim kadar kızıyordum, çünkü hepsi benim suçumdu. Diğer yanım ise " Sen bilerek bayılmadın nerden bilebilirdin böyle olacağını" diyordu. Ben hatalıydım işte yaptığı yanlışları kabullenemeyen ben hatalıydım. Evimize yetişmeden iki sokak ötede indim taksiden. Çünkü annem gül sadece bizim mahhalede gezdiğimi biliyorlardı. Taksiye ücreti ödeyip yürümeye başladım.

Eve yetiştiğimde içeride kimse olmadığını farkettim çünkü evin lambaları kapallıydı. Saatte erken olduğuna göre kesin evde değillerdi. Ama yinede içeriye fazla ses çıkarmadan girdim. Ayakkabılarımı çıkarttıp dolaba kattım.
Anahtarıda masanın üzerine bıraktım. Salonun lambasını açtığımda içeride gerçekten kimse yoktu. Acaba nereye gitmişlerdi ve ayrıca benim haberim yoktu. Gerçi bende onlara söylememiştim ya. Bu dünya da her şey karşılıklıdır. Yaptıklarının iyi veya kötü olarak karşılığını illaki alırsın. Şu anda bende bu durumu yaşıyorum. İçimdeki karmakarışık duygular anlatılmaz yaşanır derler ya işte tamda öyleydi. Son bir kaç günde olanlar bana çok ağır gelmeye başlamıştı. Umursamadan odama çıktım.
Kapıyı açtığımda odamda derin bir sessizlik vardı. İçeri girip kapıyı kapattım. Odamı iyice süzdükten sonra gözüme ilişen kağıda doğru gittim. Kağıdı elime alıpa okumaya başladım.

"Kızım bizi merak etme. Biz Yurtdışına çıkıyoruz acil bir işimiz çıktı. Kardeşin de bizle. Biraz evde tek kalacaksın ama idare edersin sen. Zaten bir kaç güne kadar geliriz. Seni seven annen..."

Kağıdı okuyunca içimde değişik bir duygu oluştu. Ben onların beni düşündüğünü sanarken onlar beni düşünmeyip gitmişler. Kalbim de kırılmıştı açıkçası. Sandalyeye oturup kafamı masaya gömdüm. Bir kaç dakika dinlendim. Dinlenmek mi desem kafamı toparlamak mı bilemem ama iyi olduğumu anladığım anda sandalyeden kalkıp aşağı indim. Direk mutfağa gidip önce yiyecek bir şeyler aradım. Dolabın kapağını açarken dolabın üstünde başka bir tane daha kağıt vardı. Anlamadım benle dalga mı geçiyorlardı. Aradaki mesafenin fazla olduğunu anladıktan sonra dolaba biraz daha yaklaştım. Çünkü ben miyopum. Gözlük takmayı sevmediğimden gözlük gibi şeyleri asla takamam hatta biraz daha abartarak söyleyeyim. Yazın gözlerim Güneş'ten mahvolsa bile yine takmam. Biliyorum çok garip huylarım var ama ben böyleyim...

Kağıdı okumaya başladım.
"Kızım eğer bir şeyin eksik olursa odama bir miktar para bıraktık. İhtiyacını görebilirsin."
Para benim için önemli değil. Ben onları istiyorum. Biraz daha düşündükten sonra aslında kafama güzel gelmeye başladı. Evde tekim kimse yok. İstediğim gibi partiler bile verebilirim. Gerçi benim burada tek arkadaşım bile yok. Offlayarak dolaptan bulduğum yiyecekleri çıkardım. Hepsini masanın üzerine kattıktan sonra odama çıkıp telefonumu aldım. Aşağı hızlıca inip masamı kurdum. Teledondan saçma sapan şeyler açıp izlemeye başladım. Bu aradada tabiri caizse hayvan gibi yemeğimi yedim.
 
                       *************
Sabah uyandığımda saat 1:37 geçiyordu. Aniden yerinden doğrulup"Oha Deniz bu saate kadar yatıp ne yaptın. Gerçi okulum  yok, evde desen hiç kimse yok, başka işim olmadığına göre yatmaya devam edebilirim." Kafamı direk yastığa gömüp ciddi anlamda yatacağımı düşündüğüm anda geri kalktım." Hayır yani hiç bir işim yok diye yatmak zorundamıyım ben ya!" Kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerime giyecek uygun şeyler buldum. Üzerime hızla geçirdim. Annem gülün bana ayırdığı paranın bir kısmını alıp dışarı çıktım. Tanıdığım çok güzel bir alışveriş mağazası vardı. Yemekten daha çok önem verdiğim şeylerden biride kıyafetlerdi. Olmazsa olmazım diyebilirdim. Evet buda benim garip huylarımdan bir kaç tanesi. Biliyorum şu an bu ne biçim kız dediniz ama ben huylarımı çok seviyorum.

Alışveriş mağazasının kapısına geldiğimde tekrar bir düşünme passı geçirdim. Acaba gerçekten kıyafet mi almalıydım yoksa harcamamalımıydım. Söylerken bile garip olduğum kelime gibi olmuştu kafam. Derin bir nefes alarak içeri girdim. Sanki cennete girmiş gibi hissetim. Tabi bu her genç kızın doğasında olan bir şey. Raflardaki kıyafetleri incelerken gözüme takılan şeyle hayal gördüğümü zannetim. Ama bunun gerçek olmaması imkansızdı. Elimi  koluna götürüp acıtırcasına bir çimdik attım. "Ahhh! Acıdı"gerçek miydi acaba. Arkamı dönüp sanki onu görmemiş gibi yaptım. Kafam elbiselere dönükken omzumdaki elle bir an nefesimin gittiğini anladım. Kalbim fazlasıyla hızlı çarpıyordu. Kanımdaki sıcaklığıda hissetmeye başladığım an arkamı yavaşça döndüm. Gördüğüm manzara...

           ...BÖLÜM SONU...

HAYATIN DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now