GÜL'ÜN SÜRPRİZİ - 2

53.4K 2.2K 108
                                    

Karısı artık beş buçuk aylık hamileydi ve son doktor kontrolünde bebeğin cinsiyetini öğrenmişti ama genç adam orada değildi. Karısına işi çıkmazsa geleceğini söylemişti evden çıkmadan önce ama yine bir iş çıkmış gitmemişti karısının yanına. Neden gitmeliydi ki zaten? Karısına çok istediği bebeği vermişti işte. daha ne yapmalıydı? İstediği gibi geçinebilecek para veriyor, kesinlikle özgür bir kadın olarak yaşamını sürdürmesine göz yumuyordu. Başka bir şey yapmaya hiç de hevesli değildi. Hayatında hevesle yaptığı çok sınırlı şeyler varken hevessiz olarak yapmaya mahkum olduğu çok fazla şey vardı zaten. Ve kesinlikle hastaneye giderek boşa zaman harcamayacaktı.

Evde akşam yemeğini yemek için karışıklı oturmuştu genç çift. Genç adam iştahla yemeğini yerken genç kadın ise onu izliyordu. Kafasını kaldırınca genç adam karısının kendisine baktığını fark etti. “Ne oldu? Neden öyle bakıyorsun?” dedi merakla.

“Sormayacak mısın?” dedi genç kadında.

Elindeki çatalı tabağının yanına bıraktı, sandalyeye yaslanarak bezgin bir şekilde iç çekip karısının anlatması için ona baktı. “Neyi sormam gerekiyor Eda? Lafı uzatmada anlat.”

“Bu gün doktor kontrolüm vardı. Ve sen gelmedin….. Yine.”

“İşim çıktı.”

“Her zamanki gibi.”

“Ne dedi doktor? Her şey yolunda mı?” ve yine yemeğine dönmüştü.

“Evet….  Bir oğlumuz olacak Aslan.” Dedi genç kadın hevesle ama kocasının umursamaz tavrı ile yüzündeki tebessüm yerle bir oldu.

“Çok güzel. Baban bu habere bayılmıştır her halde.”

Bir dakika genç kadın kendisine bakmayı bırakan kocasına baktı kızgınlıkla. Bu kadar umursamaz olmak zorunda mıydı bu adam? Bu bebek aynı zaman da onun da kanından, canındandı. Neden bu kadar ilgisiz, sevgisizdi? Anlamıyordu kocasını ve sanırım asla da anlayamayacaktı. Oysaki kocasının anne babasıyla ne kadar iyi anlaşıyorlar ve birbirlerini ne kadar da çok seviyorlardı. Ama kocası ile durum tam tersiydi.  “Bu bebek babamın değil Aslan. Seninle benim. Sevinmesi gereken baba olarak sensin asıl.”

“Sevindim zaten. Neden sevinmeyeyim. Sağlıklı bir oğlum olacak.”

“Ama sevincini pek belli etmiyorsun.”

“Ne yapmalıydım sence Eda? Yoksa havlara uçarak seni kucaklamalı ve kollarımda mı döndürmeliydim? Yoksa oğlum olacak diyerek bağırıp çağırmalı mıydım?”

“Senden böyle bir şey bekleyemem. Belki bana sarılarak gülümseyip bir öpücük vereceğini düşünmüş olabilirim. Ama kesinlikle söylediklerin değil.”

Genç adam bıkkınlıkla içini çekti ve masadan ayağa kalkarak karısına yaklaştı genç adam. Karısına sarıldı, kulağına “Oğlumuz olacağına çok sevindim Eda.” Dedi ve genç kadını bırakmadan önce genç kadının dudaklarına hiç duraksamadan çok kısa bir dokunuşla öpücük verdi. Sonra da yerine geri oturdu yemeğine kaldığı yerden devam etti. Karısının hayal kırıklığı, beklenti ile dolu olan bakışlarını ise göremedi.

Yemekten sonra genç adam çalışma odasına çekilmeden genç kadın kocasına umutla bakıp. “Doğumda yanımda olacaksın değil mi Aslan?” dedi. Kocasının vurdumduymazlığından sonra yemek boyunca bu soruyu dile getirebilmek için çok fazla cesaretini toplamaya ihtiyacı olmuştu genç kadın. Çünkü kocasının vereceği cevaptan korkuyordu. Bir kez daha reddedilmek, kalbinin kırılmasını istemiyordu.

“Yanında olmaktan kastın hastanede olacağımsa evet, olacağım.” Ve yürümeye başladı.

“Yani doğumhaneye benimle gelmeyecek misin?”

GÜL'ÜN  SÜRPRİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin