on

378 52 23
                                    

Jungwoo gülerek tekrar etti. "Angèle!" Şarkı harikaydı fakat anlaşmalarına engel oluyor gibiydi. Hoş, Yukhei onu duyabiliyordu fakat "Ne?" dedi sırf gıcıklık olsun diye.

Jungwoo çoğunlukla Fransızca şarkılar dinliyordu —Fransız dili ve edebiyatı okumasının bununla bir ilgisi olabilirdi herhalde— ve Yukhei bunlardan gram anlamıyordu fakat —genelde inkar etse de— içine işleyenler de vardı doğrusu. Bu çalan da tembellikle ilgiliydi sanırsa; flemme mi demişti Jungwoo... Anımsayamıyordu.

O sıra iç çekip şarkının sesini kısmak için elini uzattı Jungwoo; Yukhei de uzandığından —refleksten olsa gerek— elleri havada karşılaştı. Tuhaf bir andı. Kısmaya gerek kalmadan en aza indi şarkının gürültüsü. En azından Yukhei için durum böyleydi. Parti gecesine gidip geldi o kısacık anda. Çünkü bakışlar aynıydı, görüntüler farklı olsa da. Acaba kendisi de o geceki gibi mi bakıyordu... Gerildi. Elini çekip boğazını temizledi ve "Anladım." diye geveledi kekeler gibi. Jungwoo onun böyle rahatsız olmasına karşın dudaklarını büktü. Kocaman gülümsedi, şu mutlu görünmek için takındıklarımızdandı.

"Seni yemem Yukhei." Abartılı bir gülüş aldı cevap olarak. Sonra yanını patpatladı, Yukhei kararsızca gidip oturdu. Şarkıyı da kapattıklarından çıt çıkmıyordu odada.

Günü alelacele sonlandıran atak ise bizim aptal Yukhei'den geldi. Kafasını sağına çevirip hızla dudaklarını kapattı diğerinin dudaklarının üstüne. Buna öpüşme diyemezdik. Ona istediğini verdiğini söylüyordu içten içe fakat temelde bu kendi istediğiydi, haberi yoktu. Uzun da sürmedi zaten. Çekildiği gibi ayağa kalkıp "Özür dilerim!" dedi. Heyecandan nefes nefese kalmıştı. Jungwoo dumura uğramıştı. Sadece bakıyordu. Sonra parmaklarını dudaklarına götürdü. Gülümseyecekti ki "Yanlış anlaşılmak istemiyorum." dedi Yukhei titrek bir sesle. "Ben senin gibi değilim."

Son kez daha özür dileyip def olup gitti evden. Orada bıraktığı atkısı umurunda değil gibiydi. Ama en önemlisi yıkık bir Jungwoo bırakmıştı arkasında. İşte, bu biraz sıkıyordu canını.

FLEMMEWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu