Yabancı

22 0 0
                                    

Medya: Ada Arslan

Yine doğru tahmin etmiştim. Biyolojik babam tam karşımızda duruyordu.

Ona karşı hiç bir duygu beslemiyordum. Sadece Kin.

"Bana öyle seslenme hakkını kim verdi sana? Ben senin oğlun falan değilim! Zamanın tükeniyor ne söyleyeceksen hemen söyle. Sonra da kardeşlerimin ve benim bir daha asla karşımıza çıkmaya cüret etme. Bizi terkeden insanları hayatımıza tekrar almıyoruz."

Ege'nin beni bir zerre sakinleştiren konuşmasından sonra adam duymak istemeyeceğim, istemeyeceğimiz kelimeleri söyledi.

"Sizin bir kardeşiniz var oğlum. Ve onun şuan benden ve sizden başka kimsesi yok. Birazdan ben de olmayacağım. İstemediğim bir işe bulaştım ve başım belaya girince kızımı da alıp kaçtım. Eğer yakalanırsam, muhtemelen öldürecekler beni. En kötüsü kardeşiniz tehlikede. Onun hiç bir suçu yok. Hiç olmadı. Sizin gibi o da masum. Tüm her şeyin suçlusu benim. Sizi terkeden, babasız büyümenize göz yuman ben." Duygu sömrüsüyle kardeşimi kandırmaya mı çalışıyordu? Biz bunları zaten biliyoruz, itiraf etmesine gerek bile yoktu. Saçmalık.

"Hep abisi ve ablası olmasını isterdi. Ona sizden bahsedince sevinçten nasıl gözleri parladı bir görseydin."

Adam ağlayarak Ege'ye anlatdığı hayat hikayesine devam ederken ben beklenmeyen büyük bir sabırla durduğum yerde onaları izliyordum.

"Onu alın yavrum. Başına birşey gelmeden alın onu. Koruyun. Daha on sekiz yaşında bir kız. Annesini kanserden kaybedince benden başka kimsesi kalmadı-" Ege adamın sözünü kesti

"Eee? Biz ondan da beter durumdaydık? Önce öksüz, sonra yetim kaldık. Hem de küçücükdük. Sen bizi umursadın mı?

Hayır. Peki biz neden senin kızını umursayalım?" Diye sorunca, adam; "Affedilmez hatalar yaptım. Sizi terk etsem de hep sevdim. Hiç babalık yapmadım size. Ama benim yaptığımı yapmayın. Eğer bir gün size gelirse, onu o adamlara bırakmayın. Çünkü sizden başka kimsesi yok kızımın. O adamların eline geçmesin yalvarıyorum sana. Kızımı, kardeşinizi koruyun oğlum."

Deyip ağlayarak arkasını dönüp uzaklaşarak gitdi. Ege olduğu yerde durarken arkamı dönüp arabaya atlayarak hızlı bir şekilde eve gitdim.

Sinirliydim.

Kızgındım.

Duyduklarıma tepki bile veremiyordum. Varlığını bile unutduğumuz babamız yıllar sonra, işi düştüğü için bize ulaşmış, kızını korumamızı istiyordu.

Bu çok ironikti. Üç çocuğa sahip çıkamayan adam başka bir çocuk yapıyor ve ona da sahip çıkamıyor.
Sonra da, sahip çıkmadığı çocuklarına, cici kardeşlerine sahip çıkmaları için dil döküyor.

Bok çukuruna düşünce biryerlerde çocukları olduğu aklına geliyor.

Eve varınca Kayra'nın "Nerde kaldınız?" sorusuna "Diğer yoldan geldim. Biraz dolaşmak istedim. Ben uyuyorum iyi geceler." deyip konuşturmadan odama çıkdım.

××××××××××××

Yatağımda uzanmış tavanı izliyordum ve Ege'nin gelmesi bekliyordum. Odasının kapısının açılıp kapanma sesini duyunca odadan çıkıp, Ege'nin odasına yöneldim. Kapısını tıklatıp açtığımda, yatağında oturmuş dirseğini dizine, başını da avucuna yaslamışdı.

İçeri girdiğimde kendini toparlamaya çalıştı. Yanına gidip kafasını omuzuma yasladım. Canımız sıkılınca sorgulamadan yaptığımız bir hareketdi bu. O da zaten iyi olmadığını bildiğimi anladığı için birşey demedi.

Kapımdaki YabancıWhere stories live. Discover now