fucking computer algorithms

35 4 4
                                        


Hiç kimse kalbimi bu kadar nazik bir şekilde kırmamıştır. Bunu istemiyorsun, biliyorum. Bilerek kalp kıracak biri değilsin. Ama yapıyorsun.

Aklımdaki seninle ilgili tüm düşüncelerden arınmaya karar verdim. Bir şeyi olması için ne zorlanabilirse, o kadar zorladım çünkü. Sabah mutlu bir şekilde kalktım. Gökyüzünde siyah bulutlar vardı, hava hafif serindi ve yağmur yağacak gibiydi. Mutlu oldum. Güzel de uyku çekmiştim.

Küpelerimi takarken seni görür müyüm acaba diye düşündüm. Bu düşünceye göz devirdim ve kendime aynada dil çıkardım. Oda arkadaşım uyuduğu için şanslı sayılırdım. Aynı gün çok hevesle beklediğim seminer olduğu için de mutluluğum ikiye katlanmıştı.

Lanet mühendislik binasına girdim. Computer Programming and Algorithms gibi lanet bir ders bile moralimi bozmuyordu. Ödevi yapmış olmanın mutluluğu vardı.

Her zaman oturduğum köşeye geçtim. Bilgisayarı açmadan 'A'yı beklemeye başladım. Hoca'nın gelmesini bekledim. Ama ondan önce derse sen geldin. SEN! Lanet Makine Mühendisi çocuk, bizim dersimize geldin. Gözlerimi devirdim. İçeri girer girmez gözlerimiz buluştu. Kafamı çevirdim. Hoca geldi ve ondan 2 dakika sonra da 'A'. Sen benden bir hayli uzağa ama karşıma oturdun. Bilgisayarın üzerinden bakışlarını gördüm tekrar. Tekrar yüzümü çevirdim. 'A' gelmeden önce benim karşı masama oturdun. Çapraz oturuyorduk. 'A' da gelip senin tam karşına oturdu. Hoca kimin verilen ödevi yaptığını sordu. El kaldırdım ben de diğerleri ile birlikte. Muhtemelen, ödevi yapıp yapmadığımı kontrol etmek için gözlerin tekrar beni buldu.

Kontrol etmedi. Rektörlüğe gitmesi gerektiğini söyledi. 2 saat kadar bir vakit sınıfta kalıp hocanın yazmamızı istediği programları yazacaktık. Kafamı masaya koyup 'hocam yapmayın' dedim. Ama gülüyordum. Tekrar bana baktın.

Hoca gitti. Herkes verilen 4 programı yazmaya koyuldu. Okulda olsak kaçardık diye düşündüm ama imza atıp derse katılmayan tiplerden değildim.

'A' dersle ilgili video izlerken ben de bir şeyler yazmaya başladım. Arada bir şakalaşıyorduk. Sen bizimle aynı sınıfta hazırlık okuyan çocukla oturuyor, program konusunda tartışıyordun. Yüksek sesle ki, bunu hiç yapmazsın. Ona da 'T' diyelim. Alfebe bitecek diye korkuyorum.

Programı yazarken tıkandım ve ödev konusunda 'A' ve bana yardım eden 'T'nin yanına gitmek için masalardan dolandım. Birkaç dakika önce dün bana yardım ettiği için ona teşekkür ederken senin bakışların tekrar bendeydi. Sırf, senin yanında diye onunla konuştuğumu düşünüyor olabilir misin? Bence olabilir, fakat cidden umurumda değil.

'T'nin yanına gittiğim anda telefonunu aldın ve yüzünü çevirdin. 'T'ile birkaç dakika ne yapmamız gerektiğini tartıştık ve en sonunda benim bir önerimin üzerinde durduk. O sırada sen de ne yaptığımızı anlamak için ekrana baktın. Sonra tekrar telefona döndün.

Geri döndüm ve bir şeyler daha yazdım. Sonra da tıkandığım için bıraktım ve kitap okumaya başladım (Bir Çöküşün Öyküsü). Kitap ilk başta sarmadı. Çünkü sen önümde öyle kasıntı bir şekilde program yazarken sinirlerimi bozmuştun. Dışarı çıktım ve telefonala konuştum, tuvalete girdim ve geri geldim. Oturduğumda yine bana bakıyordun.

'A' ile ortaklaşa bir program yazdık ama program sürekli hata verip durdu ve ben bir türlü hatayı bulamadım. 'A' gelip 'Run'a basınca ama her şey oldu ve ben kafama şaplak yedim. Güldük. Salağın tekiydim çünkü ikinci program da hata veriyordu ve ben mızmızlanıyordum. Yine 'A' yaptı. Fakat bu kez beni dövmeyeceğini söyledi. Muhtemelen karşısında oturan çocuğun hoşlandığım kişi olduğunu bilseydi böyle benimle çocukça davranmazdı. Sonuçta ben kız arkadaşının yanında öyle davranmıyorum.

Hoca 2 saatin sonunda geri geldi. 4 programın hepsini yapanlar elini kaldırsın dedi. Sonra üçünü yapanlar, az daha elimi kaldırıyordum. Sonra dönüp gülerek 'A'ya ben kaçını yaptım ki diye sordum. Kahkahayı bastın o sırada. Bana mı güldün, bilmiyorum. Ama benim dışımda konuşan yoktu o sıra. Yine kaç tane yaptığımı kontrol etmek için dönüp baktın.

45 dakika daha ve sonra ders sona erdi. 'A' ile arkanızdan geldik. Ama sizi geçtik. Sen ve şu yakın kız arkadaşın 'P' ve 'T'ile aşağı doğru gidiyordun. Muhtemelen, yemekhaneye. Biz de öyle. Sonra 'A' durup bir arkadaşıyla sohbet etti. Siz bizi geçtiniz. Sonra biz yine sizi geçtik ama koşu yapmak için gideceğimiz yeri görmek için Beden Eğitimi fakültesine gittik ki baya uzun süre kalmamıza rağmen yine sizin arkanızda bulduk kendimizi. Neyse ki bir başka işimiz için edebiyat fakültesine uğradık ve sizi gözden kaybettik.

Rahat bir nefes aldım o sıra. Sensiz bir hava sahası ders zamanları olması gerekirken, sen Fizik, Matematik ve Computer Programming derslerimdeki alanımı işgal ediyorsun. Senden kaçmama izin vermiyorsun. Belki de bunu isteyerek yapmıyorsundur, fakat ben burada kıvranıyorum. Hem de feci bir şekilde. Sen yakınımda bir yerde bulunurken rahatlamak ya da sana bakmamak mümkün değil. Nefes almama izin vermiyorsun. Beni boğuyorsun.

Belki de gözlerini dikip bana bakmasan her şey daha yolunda gider ama buna izin vermiyorsun. Artık hiçbir şey olmayacak, ama bunu kabullenmem için bana yardımcı olmuyorsun.

Beni zayıf düşürüyorsun, lakin ben savaşa hazırım...

19|10|18

letters to EWhere stories live. Discover now