''Nerede? '' diye sordu. Düşecek gibi olduğu için onu tutmaya çalıştım. Sol kolunu tutup çektim.

''Geç içeriye hadi. Dışarısı soğuk. '' dedim. Ellerine dokunmamıştım fakat çeketi soğuktu. Ayaklarını düzgün atamadığı için bir elini omzuma attı. Kalbimin duracağını sandım. Nefes almak bu kadar zor muydu? Bu kadar etkilendiğim için kendime kızdım fakat üzerime kokusu yavaş yavaş yayılmıştı. Huzur değil, yasak kokuyordu. Ama ben en çok kokusunu seviyordum. Çünkü rahatça içime çekebiliyordum, oysa gözlerine zor bakıyordum.

İçeriye girip kapıyı örttüm. Birlikte salona geçtiğimizde kolundan tutuyordum. Kolum omzumdaydı. Ellerini tutmak çok istiyordum. Ama sen vardın. Sana ihanet etmek olurdu diye düşündüm. Ellerinin sıcaklığı sadece birkaç santim ötemdeydi, tutsam kimse bilmezdi, o da hatırlamayacaktı.

Ama ben bilecektim. Bunun için yapmadım.

Koltuğa birlikte oturduğumuzda şişeyi masaya bıraktım. Ona fazla yaklaşmıştım, kendimi kaptırmamak için biraz uzaklaştım.

''İyi misin? '' diye sordum. Dolu gözlerinden yaşlar akıyordu.

''Beni terk mi etti? '' diye mırıldanıyordu. Kelimeler ağzından tam çıkamıyordu ancak bu cümlesini anlamıştım.

''Hayır, hayır! Öyle bir şey yok. '' dedim. Islak gözlerini kırpıştırdı. O kadar güzeldi ki o an. Gözlerine buse kondurmak isterdim.

''Peki nerede o zaman? '' diye sorduğunda cevapladım onu.

''Kuzenine gitti. Sadece bir günlüğüne merak etme. Yarın gelecek. '' dediğimde gözleri parladı. Buna yemin ederim. Gözlerinin içi gülüyordu. Yüzüne bir gülümseme yayıldı.

''Ciddi misin? Buna yemin edebilir misin? Beni üzmemek için söyleme sakın! '' bunları kahkaha atarak söylüyordu. Bakışlarım gülüşüne kaydığında bende gülümsedim.

Sen ona iyi geliyordun. Cümle içinde senin geçmen bile yeterdi.

''Yemin ederim. Yarın gelecek! '' sevinçle söyledim. Oysa hiç mutlu değildim. Onun için mutluydum, kendim için değil.

''Seni seviyorum! Hem de çok! '' diyerek bana sarıldı. O an öldüğümü sandım. Rüya bile değildi bu, ötesiydi. Bana beni sevdiğini söyledi Manolya, inanabiliyor musun? Cidden inanıyor musun? Ben sadece birkaç dakikalığına inanmıştım. Benden ayrıldıktan cümleyi söyleyinceye kadar yani.

''Sen gerçekten çok iyi bir arkadaşsın!''

Birkaç dakikalığına bile güzeldi. O ihtimal bile muazzamdı. Çok şanslıydın Manolya, sen her gün bunu hissettin.

Kahve içirmeyi denedim fakat içmedim. Sürekli uykusunun geldiğinden bahsetti. Evlerine geri götüremeyeceğimi biliyordum, dışarıda kalamazdı. Birlikte odama ilerledik. Hala adımları düzgün değildi, duvara tutunarak ilerliyordu.

''Sen benim yatağıma geç. '' dedim ve içeriye gittim. Tişörtü rahattı fakat altında kot pantolonu vardı. Babamın eşofmanlarından birini aldım. Ölen babamın kıyafetlerine dokunmadığımı biliyorsun.

Fakat benim için iki değerli erkeğin ortak bir nesnesi olsun istedim.

Odaya girdiğimde sandalyemde dönüyordu ve ellerini havaya açmıştı. Komik gözüküyordu, gülmeden edemedim.

''Sen bunu altında giy. Ben bekliyorum dışarıda. '' dedim ve yatağın üzerine kıyafeti bırakıp dışarı çıktım. Beş on dakika bekledim fakat ses yoktu. Merak ettim. Kapıyı tıkladım fakat hiçbir varlık belirtisi göstermemişyi. Kapıyı yavaşça açıp içeriye girdim. Çalışma masamın çekmecesini açmış bir şeye bakıyordu. Hızla yanına ilerledim.

Manolya / Tamamlandı Where stories live. Discover now