:cinq:

1.7K 222 41
                                    

Park Jimin, masasına oturan çocuk "Hayırdır? Ağzın kulaklarına varıyor." diye sorana kadar telefon ekranına aptal aptal sırıttığından bihaberdi.

Başını kaldırıp karşısındakine panikle bakarak "Hiiç, hiçbir şey." dedi.

"Hadi ama Jimin, bunu yutacağımı mı düşünüyorsun? Sökül bakalım." Kollarını masaya dayayıp merak ve ısrar dolu gözlerini Park Jimin'e dikti.

Jimin iç çekti. Ondan kaçış olmadığını adı gibi biliyordu, yalnızca bir şansını denemişti o kadar.

"Roussillon'da tanıştığım Koreli bir adam. İsmi Namjoon." Galiba en kısa böyle anlatabilirdi. "Bir parfüm dükkanı var. Seni beklerken biraz soluklanayım dedim ve oraya girdim."

"Woah, seni çekmesinin nedenini şimdi anlıyorum." Jimin'e muzip bir gülümseme yolladı.

Jimin onun neyi kastettiğini anlamıştı. "Taehyung, sandığın gibi bir şey yok." Şimdiye kadar hep kızlara ilgi duymuştu ve şimdi adını bir erkeğin yanına koyma fikri ona çok yabancı geliyordu. "Sadece beni yanına çağırdı. Yani, sanırım."

"Seni yanına çağırıyor ve sandığım gibi bir şey yok? İnanmış gibi yapayım bari."

"Benim hetero olduğumu biliyorsun. Aramızda arkadaşlıktan öte bir şey söz konusu bile olamaz." Park Jimin hetero olduğundan adı gibi emindi. Yani en azından öyle olmayı umuyordu.

"Yanına gidecek misin?"

Bu sorunun cevabını Taehyung kadar Jimin de merak ediyordu. "Bilmiyorum. Belki cuma günü." diye yanıtladı. Cuma yalnızca iki dersi vardı ve onlar da erken saatteydi. Bu ona çokça boş zaman yaratıyordu. Üstelik araya haftasonu girdiği için gittiği zaman orada kalabilirdi bile.

"O zaman cuma günü Roussillon'a gidiyorsun." derken Taehyung ayaklanmıştı. "Namjoon'a mesaj at ve geleceğini haber ver." Jimin'in omzunu sıkıp masadan uzaklaşmıştı çoktan.

Onun arkasından Jimin şaşkınlık dolu ifadesiyle "Şimdi mi?!" diye sormuştu.

Taehyung geri geri yürürken ona dönüp "Maintenant!*" diye bağırarak onu onaylamış oldu.

Yine yalnız kaldığı masada yeni bir dilemma yaşıyordu. Ama daha az önce konuşmuşlardı, sakın ola onu rahatsız edecek olmasındı?

Kendine bunu bahane ederek bu işi başka bir zamana erteledi.

Ertesi gün Jimin için oldukça yoğun geçmiş, başını ödevlerden adeta kaldıramamıştı. Sanat Tarihi bölümünü seçerken bu kadar ödev verileceğini bilseydi bu işe hiç bulaşmayacağını düşündü. Bu arada Namjoon'a mesaj atma fikri tamamen aklından çıkmıştı. Ondan ise herhangi bir mesaj almamak birazcık düş kırıklığına uğratsa da sonuçta yadırgamamıştı.

Saat on buçuğa geliyor, Jimin çok yorgun olduğu için kırmızı pötikareli pijamalarını giymiş yatmaya hazırlanıyordu. Dişlerini fırçalamayı unuttuğunu fark edip sincaplı terliklerini sürüye sürüye banyoya yollandı. Döndüğünde Namjoon'dan mesaj geldiğini görmesiyle kalbi tekledi.


knj

Hey

Dünden beri konuşamadık.

Yetiştirmem gereken bir sipariş vardı.

Bana kızmadın değil mi?

park.mochi

Sana kızmam mümkün mü|

Sana kızm|

Hayır hayır, benim de ödevlerim vardı zaten

knj

Ah, buna sevindim.

Seni arayabilir miyim?

Sesini duymak istiyorum.

Taehyung henüz gelmemişti, bu yüzden kabul etmemesi için hiçbir neden bulamıyordu Jimin. Klavyeye dokunan parmakları titriyordu.

park.mochi

Şey

Arayabilirsin tabii ki.

knj

Bien!**

(Seen)

Park Jimin telefonu kilitleyip beklemeye başladı. Beş dakika geçti, on dakika geçti; lakin arayan olmadı. Umutları sönerken belki de vazgeçmiştir diye düşündü, telefonu tamamen kapatıp gözlerini yumdu.

*Ç: şimdi, şu anda
**Ç: güzel, tamamdır, anlaşıldı

*Ç: şimdi, şu anda**Ç: güzel, tamamdır, anlaşıldı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yumoş yumoş oldum yine ;-;

world's most beautiful scent ✓Where stories live. Discover now