Ses Kaydı ve Alay

153 30 5
                                    

Anna ile kilisenin çimlerindeki bankta oturuyorduk. Gri bulutlara ve onun maviye boyadığı saçlarına baktım. Gökyüzünün altında güzel duruyordu.

Yine de onunla hiçbir zaman arkadaş sayılacak kadar yakın olmamıştık. Beni neden buluşmak için çağırdığı hakkında bir fikrim yoktu. Ama bu gün pazardı ve Katolik bir aileden geldiği için ibadetini yaptıktan sonra buluşabileceğimizi söylemişti.

Onu liseye ilk geldiğim zamanlarda severdim. Bu yüzden teklifini kabul ettim.

Bana, beni anladığını ve yalnız olmadığımı söyledi. Ama zaten yalnız değildim, Michael her zaman yanımdaydı. Fakat onu bozmadan konuşmasını dinledim, sorularını yanıtladım.

Sadece neden Michael'ı bu kadar sorduğunu anlayamadım.

Muhtemelen bir hayaletle takılmanın nasıl olduğunu merak ediyordu. İyi niyetli olacağını düşünmüştüm.

Ta ki ertesi gün okul koridorlarındaki hoparlörlerden ses kaydına aldığı konuşmamız çalana kadar.

Herkes bana bakıyordu. Herkes bana gülüyordu.

Hakkımdaki dedikoduların çığ gibi büyüdüğünü zaten biliyordum ama şimdi ellerinde dedikodudan çok daha kesin kanıtları vardı.

Artık benimle daha rahat uğraşabileceklerdi. Çünkü ellerinde daha çok malzemeleri vardı.

Okuldan koşarak çıkıp eve koştum ve tüm gün yatağımın içinde, Michael'ın soğuk ama sıcak kucağında ağlayarak bu hissin canımı artık acıtmamasını bekledim.

Artık hiç acıtmayacak kadar hissizleşmek istedim.

Çünkü hisleriniz varsa hayat daha zordu.

we all go to hell | cliffordWhere stories live. Discover now