Bölüm 5

5.2K 281 16
                                    

5. bölüm
Küçük kardeşimin mezarını ziyaret etmiştim. Ama henüz ölüm sebebini bile bilmiyordum. Belki de sormayı unutmuştum. Belki bu olay beni şok etmişti, belki de tamamıyla umursamamıştım. 
Annemle bir konuşmam sırasında sormayı başarabilmiştim. Ama bu beni şok etmişti. Ama ondan önce bilmeniz gereken birkaç şey var.
Yaklaşık 6 aydır ne annemle ne de kardeşimle iletişim kurmamıştım. İki ay önce kardeşim büyük bir baş ağrısı yaşadıktan sonra sonunda hastaneye gitmeye karar verebilmişti. Ama bu sanırım sizi şok etmeyecek. Beyin kanseri! 
Bunu öğrendikten iki ay sonra da (yani öldüğü gün) silahlı bir adamın saldırısına uğramış. Babama olanın aynısı değil mi bu?
"Anne. Babama da aynısı olmamış mıydı?" diye sordum. 
"Evet." diye yanıtladı, pek umursamıyordu bunu açıkçası. En azından ben öyle tahmin ediyordum. 
Bu olay beni bile şok edecek derecede garip gelmişti. Düşünün. Babam beyin kanseri olduğunu öğreniyor. İki ay sonra silahlı bir adamın saldırısına uğruyor. Yıllar sonra kardeşim beyin kanserine yakalanıyor, o da silahlı bir adam tarafından öldürülüyor. Onun öldürüldüğü gün de ben beyin kanserine yakalandığımın haberini alıyorum.
Kadere inanmam. Bu olayı planlanmış bir şeye bağlamıştım. Beyin kanseri genetik olabilrdi, tabi öyle bir şey mümkünse. Bunu anlayabilirdim. Ama o silahlı adam saldırısı da mı tesadüftü? İmkansız!
"Beyin kanserini öğrendiğinizde, doktor ona ne kadar ömrü kaldığını söylemişti anne?" diye sordum.
"3 ay." diye kısa bir cevap verdi o da.
"Bir dakika. Babama da kesinlikle aynı olay olmuştu! Anne, buraya odaklan." 
Evet, tahmin edebileceğiniz üzere o sırada ağlamakla meşguldü. "Dinliyorum." dedi.
"Siz hastaneye gittiğiniz gün doktor o kanserin kaç aydır işlemde olduğundan bahsetti mi?" dedim.
"15 ayda öldüren bir kansermiş. Doktorun raporu hala bende duruyor al istersen kontrol et." diyerek odasına çıktı.
Kendi raporumla karşılaştırdım. Aynı kanserdi. Muhtemelen babamınki de öyleydi. Ve bildiğim kadarıyla beyin kanseri genetik olarak geçen bir şey değildi. Öyle olsa bile, silahlı adam soygunları da tesadüf olamazdı değil mi? 
Ayrıca onlarla benim aramda bir fark vardı. Onların kanseri onları öldürmesine 3 ay kala ortaya çıkıyor. Benimki ise yaklaşık bir sene. Kim bilir, belki de genetikti ve babamdan Tim'e geçmişti. Benimkisi ise başka bir kanserdi.
Annemle birlikte kaldığım tüm o günler bu olayı araştırmakla meşguldüm, Tim'i ve babamı öldüren adamın yakalanmadığını öğrendim. Ardından annemin evinden ayrılıp tekrardan sıkıcı bir otobüs yolculuğuyla Oklahama'ya geri döndüm. Kanserimin görülmesini sağlayan o hastaneye geri dönüp yine aynı doktorla konuşmaya gittim.
İyi günler - tarzı konuşmayı geçip direk olarak sorumu yönelttim "Beyin kanseri genetik olarak geçebilir mi?" diye sordum.
"Hayır böyle bir şey mümkün değil. Neden sordunuz?" dedi doktor.
Ona silahlı soygunlardan bahsetmek istemedim. Sadece şunları söyledim : "Yıllar önce babam baş ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede beyin kanseri olduğunu öğrendi. Orada ona 3 ay ömrü kaldığını söylediler. Ve birkaç ay önce de küçük kardeşim Tim aynı şeyi yaşadı. Baş ağrısı şikayetiyle bir hastaneye gidiyor, kanser olduğunu öğreniyor. Tahmin edin? Beyin kanseri. Onun öldüğü gün bana araba çarpıyor ve ben de beyin kanseri olduğunu öğreniyorum. Doktor, eğer bu genetik değilse ne?"
Doktorun dili tutulmuştu. İlk başta yalan söylediğimi düşünmüştü. Sonrasında ise "Neden yalan söylesin ki?" diye düşünmüş olmalı. Tekrardan röntgen çektirmek için işlemleri başlattı.

PrygtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin