Ateş

12.6K 556 43
                                    

Merhaba yeni bölüm erken geldi biliyorum ama bekletmek istemedim bölüm bitince :) Multimedya daki gifte de Mert var. Ve ben oradaki haline bayıldım :) ve hayır orada sinirli değil,sadece biraz...tutkulu :) Umarım sizde bu bölüme bayılırsınız :)

-----

“Oh,hayır. ”

2 GÜN ÖNCE:

Ben anlamıyorum. Gerçekten anlamıyorum. Bir insan neden böyle davranır? Neden aldattığı kadını korumak ister ? Neden ona zarar gelmesin ister? Değer vermek,sevmek,aşk?

Pekala bu son cümleme gülebilirsiniz.

Tıpkı şu an benimde güldüğüm gibi. Hayır,hayır şaka değil gerçekten gülüyorum. Bunun sebebi ise sinir bozukluğu. Gülümsemem yerini kahkahaya bırakırken Mert yüzüme şaşırmış bir ifadeyle bakıyordu. Kahkahalarım bir süre daha odamı inletirken kaşları çatıldı.

Kahkahamı bastırdıktan sonra nefeslendim. “ Bu dediğine inandın mı sen?”

Gözleri bariz bir sıkıntıyla kısılırken tek kelime etmeden odamdan çıktı. Ellerimle masama dayanarak ucuna oturduğumda şehrin ışıklarına daldı gözlerim. Az önceki kahkahalarım yerini derin iç çekişlere bırakırken loş ışığın içinde oturdum.

Yalnız. Mutsuz. Pişman. Seven fakat güvenmeyen bir kadın olarak oturdum. 

Yapabildiğim tek şey buydu.

------------

“Tek kelime anne. Tek kelime daha edersen defolup gideceğim”

Anahtarlarla kapıyı açıp içeri girdiğimde duyduğum ilk cümle bu olmuştu. Sesin sahibi ise Tuğçe idi.

Onları umursamamak isterdim ama Tuğçe’ye bunu yapamazdım. Çantamı koltuğa atarken “Yine neden kavga ediyorsunuz?” diye sızlandım.

“Annem..” Tuğçe derin bir nefes aldı “ Liseyi bitirdikten sonra Amerika’ya dönmemi istiyormuş. Orada okuyacakmışım”

Bu fikre hiç şaşırmamıştım işte. Beklediğim bir şeydi. Ayakkabılarımı çıkartarak elimi aldım,çok sıkmışlardı. “ Tuğçe isterse Amerika da okur,isterse de okumaz. Bu tartışmaya açık bir konu değil”

Sesimdeki soğuk ton ikisini de şaşırtırken ayağa kalktım ve merdivenlere yürürken “ Başım ağrıyor sessizlik istiyorum. En azından bunu yapın” dedim. Ardımdan tek kelime etmezlerken kendimi odama attım. Işığı bilerek açmayıp olduğum yere otururken bluzum kapıya sürtündüğü için yukarı sıyrılmıştı. Umursamadım. Ayaklarımı kendime çekerek orada oturdum. Oturdum oturdum.

Başımı kapıya dayadığım da düşünmeye başladım. Mert’i.. Sanki şu hayatta tek sorunum oymuş gibi onu düşündüm. Kalbim bu akşam ki söylediklerine takıldı. O sözlere kucak açtı. Pişman belki de dedi,pişmanlıktı gözlerindeki ifade. Aklım kalbimin aksine hayır kapısını açarken düşüncelerimde boğulacağım sandım. Nefes aldım. Bir tane daha bir tane daha..

“Ne yapacağım ben?” diye mırıldandım kendi kendime. Küçük bir ıslaklık yanaklarımda kendini belli ederken ağladığımı yeni fark edebilmiştim. Burnumu çektim. Ellerimle o küçük yaşları silerken ayaklandım ve karanlıkta yolumu bulmaya çalışarak banyoya ulaştım. Soğuk suyu açarak kıyafetlerimle birlikte duşa girdiğimde vücudumdan bir ürperti geçti. Titredim.Bu iyiydi. Düşünmemem gerekiyordu. Düşününce işin içinden çıkamıyordum çünkü. İçimdeki güzel anılara tutunan tarafım evet derken, aldatılmış ve güveni yıkılan tarafım ise hayır diyordu.

Renkli Rüyalar - YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin