Cenk

24.2K 1.3K 1K
                                    

 BİRAZ GÜVEN ÇOKÇA SEN

DÜŞ GİBİ BAŞLAYAN PERİ MASALI

ECE- CENK


İnanılası gibi değildi. Peri her geçen gün daha da dilleniyor kendisine beni aşık ediyordu. Hayatımda onun kadar tatlı bir kız çocuğu daha görmemiştim. Hepimizin hayatında küçük çocuklara yer vardı. Bir şekilde kan bağı olan ya da olmayan düzinelere tatlı çocuk... Ama hiçbiri onun kadar naif olmazdı. Bu küçük kızı çok seviyordum. Ece bir gün yollarımızı ayırmaya karar verse bile ondan kopabileceğimi hiç sanmıyordum. Aşk başka bir şey bu gönül bağı daha başka bir şeydi.  

"Sen şimdi arkanı dön, ben sana hediye getireceğim."

Arkamı dönmek mi? Peri küçük ellerini arkaya götürmüş olduğu yerde salınıyordu. Bana tatlı talı bakarken yüzüne doğru eğilerek işaret parmağımla burnuna dokundum. "Neden arkamı dönmem gerekiyor? Duvarlardan fazla hoşlanmam. Bunun yerine elimle yüzümü kapatsam olmaz mı?"

"Hmm, bilemem ki? O zaman nereye gittiğimi görecek misin?"

"Nereye gittiğini görmem önemli değil Peri, önemli olan hediyeni görmemiş olmam amaçta bu değil mi?"

"Ne amacı ben yalnızca sana yaptığım hediyeyi getireceğim. Amaç istemem ben."

"Hey, hemen mızmızlanma. Sana söz veriyorum elimle yüzümü kapatacak sonra da sen aç diyene kadar açmayacağım."

"Söz. Annem sen söz verince mutlaka tutacağını söyledi." Annen arada benim için güzel şeyler düşünüyor demek ki? Beni sana karşı güzel yansıtması hoştu. "Tamam, ben gözlerimi kapatıyorum sende hemen hediyemi getir. Yoksa meraktan ölebilirim." Son cümleme doğru dudağı büzüldüğünde gözlerinin dolduğunu fark ettim.

"Balım ne oldu?" Peri elinin tersiyle gözlerini ovuşturarak 'ölenler geri gelmezmiş ama' diyerek ağlamaya başladı. Neye uğradığımı anlamayarak hemen tutuğum gibi onu kollarıma aldım. Kadınların yaşı kaç olursa olsun her an farklı bir ruh haline bürünebiliyordu. Beş de olsalar yirmi beşte yalnızca tek bir söze aldanıp ağlamaları cidden çok tuhaftı.

"Balım öleceğimi de nereden çıkardın lafın gelişi söylemiştim." Peri hala gözlerini ovuşturarak tüy kadar hafif bedenine baktım. Bu yaşta on iki kilo olması kesinlikle iyi bir şey değildi. O küçük bir o kadar da zayıftı. Belki de bu yüzden ona karşı koruma iç güdüm her geçen gün biraz daha artıyordu.

"Cenk, ne oluyor?" Ece odasından çıktığında bilmiyorum, demiştim. Neden ağladığını anlamıyordum. Belki hıçkırmıyordu ama içten bir ağlamaydı. "Bebeğim neden ağlıyorsun?"1

"Anne, mamam ölmesin..." Peri kollarını annesine uzattığında ona tuhaf şekilde baktım. Mama derken beni kast ediyordu. "Bebeğim maman neden ölsün. Kimse durduk yere ölmez."  Ece kızını kucağına alırken giydiği elbiseye ister istemez gözüm gitmişti. Yüzüne derinlemesine baktığımda kesinlikle makyaja ihtiyacı olmadığını bir kez daha karar verdim. Bu kadın en doğal haliyle daha güzeldi.

"Ona yalnızca beni meraktan öldürmeden hediyemi getirmesini söylemiştim. Bilerek ağlatmadım inan bana." Bende ayağa kalktığımda Peri annesinin boynuna sarılarak "Ben ona küstüm anne," demişti. Yine ne yapmıştım acaba?

HASTALIK ♤  ÜÇ AŞKWhere stories live. Discover now