Ep.67 "Başım dönsün her şey dönsün, salla beni dünyam dönsün"

Start from the beginning
                                    

Yavuz kalkıp Ahmet Kartal'ı dikkatlice kucağına aldı. Başını Yavuz'un omzuna dayayıp devam etti uyumaya. Yavuz yatırmak için bir yer ararken, hayran hayran baktım arkasından. Yavuz'a babalık gerçekten çok yakışacaktı. Az kaldı. Üç ay sonra biz de kızımızı kucağımıza alacağız.


Yere bir kilim serip yiyecekleri üstüne yerleştirdik. Mücahit bu sefer etleri Fethi'nin istediği gibi pişirmişti. Her şey hazır olunca oturup yemeğe başladık. Ahmet Kartal da uyanmış yine benim yanıma gelmişti. Annesiyle benim aramda oturuyordu ama gözü bendeydi. Karnım büyüdükten sonra çok görmemiştim Ahmet Kartal'ı. Nasıl tuhafına gittiyse bu durum, bakıp duruyordu.

İştahla yedik yemekleri. Gerçekten orman havası insanın iştahını açıyor. Yavuz'un sesiyle ona döndüm.

"Ee Bora. Sen buradasın da senin tim nerde?"

"Karabayır'da. İzinde değil onlar. Komutan yardımcısı başlarında. Aslında ben de alamazdım izin ama Erdem yarbay hep birlikte olalım deyince şartları zorladım."

"Valla iyi yapmışsın. Her zaman bulunmuyor tatil fırsatı."

"Siz de bugüne kadar tatile hiç çıkmamıştınız komutanım. Valla değiştiniz."

Yavuz Mücahit'in dediğine gülerek başını bana çevirdi.

"İnsan değişiyor Keşanlı. Sevdiklerine biraz daha vakit ayırması gerektiğini düşünüyor zamanla. Hayat kısa. Başımıza ne zaman ne gelecek belli değil. Her şey için geç olmadan sevdiğinle doyasıya yaşamalı her şeyi. Sonra yapamadıkların için pişman olmak fayda etmez."

Gülümseyerek baktım gözlerine.

"Haklısınız komutanım. O yüzden ben de silahımla vakit geçiriyorum sürekli. Mesela buraya getiremedim benim ağır makineliyi aklım onda. N'apıyor bensiz? Bakımını yeni yapmıştım ama insan merak ediyor, özlüyor tabi."

Mücahit o kadar ciddi söylemişti ki bunları, hepimiz tuhaf tuhaf bakıyorduk, tim hariç. Onlar tanıyorlar tabi Mücahit'i. Bu çocuk gerçekten ruh hastası ya. Ama en şaşıranımız Özge oldu. N'apsın garip. Biz alıştık Mücahit'in deliliklerine de Özge yeni yeni şahit oluyor.

"Silahın mı? Silahından mı bahsediyorsun gerçekten."

"Evet Özge yenge. Silahımdan bahsediyorum. Çok özledim valla."

Özge hala şaşkın şaşkın bakarken biz gülmeye başladık.


Yemekler bitince Yavuz kalkıp Ahmet Kartal'ı kucağına alarak yanıma oturdu.

"Gel bakalım Yavuz amcaya. Sen kardeşini sevdin mi Ahmet Kartal. Bak burda kardeş var sana bir tane."

Yavuz karnımı göstererek konuşuyordu. Ben gülerken, Ahmet Kartal hiçbir şey anlamadan bakıyordu. Yavuz karnımı işaret edince yine minik elini karnıma getirdi. Usul usul karnımın üstünde gezdirdi elini. Derken Sinan girdi lafa.

"Burda da var bir tane. Gerçi daha pek belli değil ama olsun var. Hatta bir tane de orda var. Böyle ne güzel oldu ya, çocuklarımız aynı yaşta olacak. E hadi Ateş sıra sizde. Evlenin de hemen yapın bir çocuk. Bizimkilerle yaş farkı olmasın aralarında."

Biz alttan alttan gülerken Ateş gözlerini açmış Sinan'a bakıyordu. Nazlı'ysa renkten renge girmişti. Leyla Sinan'ın bacağına vurunca dönüp baktı Leyla'ya. Erdem abi boğazını temizleyip konuştu.

"Yemek işi bittiyse kaldıralım artık şunları."

Biz hemen onaylayıp işe koyulduk. Yeter ki konu dağılsın. Yavuz da Ahmet Kartal'ı çimenlere bırakıp yardım etti diğerlerine. En ağır hamile ben olduğumdan bana bir şey yaptırmıyorlardı. Ben de Ahmet Kartal'la oturdum çimenlere. Başını bu sefer dizime yasladı küçük adam. Gülümseyip saçlarını sevdim. Fatma abla işini bitirince yanımıza geldi.

Mavinin SiyahıWhere stories live. Discover now