•9•

6.4K 332 109
                                    

Multide Derin var🌸 Keyifli okumalar!🎉

Arda tekrar nakarata geldiğinde
Cesaretin var mı aşka?  dediğinde içimden geldiği gibi yaptım ve "Evet var." diye fısıldadım bende Yağız'ın kulağına.

Güldü. İşte o gülüşü sabitledim hafızama. Böyle güzel bir gülüş hayatımın sonuna kadar benimle olur muydu ki?

*

Güneşin tam yüzüme vuran sıcaklığını hissettiğimde gözlerimi araladım. Telefonumu alıp saate baktım.
7.20
Saat çok erkendi, kızlar da uyuyordu.
Gece sürekli uyanıp durmuştum dün geceden sonra vucüdumu bir heyecan sarmıştı. Sürekli aklıma Yağız'ın suratı ve mükemmel yüz hatları geliyordu.
Böyle hissetmemi bir şeye bağlayamıyordum ya da bir şeylere bağlayıp boş çıkmasından korkuyordum.

Ama dün çalan şarkı, fısıldayarak konuştuğumuz şeyler..
Hayatımda ilk defa böyle güzel hissetmem...
Duygu ve düşünce yoğunluğumun kafamı daha fazla kurcalamasına izin vermemek için tekrar uyuma kararı almıştım ki telefonum mesaj geldiği için titredi.

"Günaydın. Uyandıysan kaç gel, baş başa kahvaltı yapalım."
Mesaj Yağızdandı.
Gülümsedim. İlk günaydın mesajımı almıştım ondan.
"Tamam geliyorum beş dakikaya." yazıp yolladım.
Sonra sessizce yataktan kalktım, kızları uyandırmadan kaçmam gerekti. Uyanırlarsa Yağızla sizden kaçıyoruz baş başa kahvaltı yapacağız diye saçma bir açıklama yapamazdım.
Bavulumdan hızlıca kot şort üstüne beyaz, göbeğimi açık bırakan tişörtümü alıp üzerime geçirdim.
Lavaboya gidip dağılan saçlarımı at kuyruğu yaptım.
Lavaboda işlerimi hallettikten sonra sessizce kapıyı açıp çıktım.
Yağız bana bakarak gülüyordu gizli ajan gibi değişik davranıyordum. Ses çıkarmamaya çalışırken sanki evi soyup kaçıyor gibi bir halim vardı. Sandaletlerimi kapıda ayağa geçirip kapıyı kapadım ve Yağız'ın yanına gittim.

"Çok komik duruyordun."

"Tahmin edebiliyorum." dedim yürümeye başladığımızda.

"Otelin kahvaltısına gitmeyelim. Seni daha güzel bir yere götüreceğim."

Burada kahvaltı yapılacak başka bir yerde yoktu ki. Bir şey demedim mutlaka bir bildiği vardır diye düşündüm.

Otelden çıkıp biraz yürüdük.
Yolun uzun olmaması için dualar ediyordum, güneş tepeden kafamıza vuruyordu ve hava çok sıcaktı.

Yokuştan döndüğümüzde küçük ev yemekleri- kafetarya tarzı bir yer çıktı karşımıza. Çok şirin ve sıcak bir atmosferi olduğunu dışından bile anlayabiliyordum.

İçeri girdiğimizde bizi kocaman gülümseyerek, bir abla karşıladı. 40'lı yaşlarının sonunda olmalıydı. Siyah toplu saçlarına kırmızı bandana bağlamış, şalvar giyinmişti.

"Hoşgeldin Yağız'ım."

Şaşkınlıkla baktım kadına. Yağız'ı nereden tanıyordu ki. Gerçekten Yağız'ı tanımayan var mıydı ya?

"Hoşbuldum Şeker teyze. Sana bir misafir getirdim. Al istediğin gibi kullan, hünerini görelim."
Ay hayır! Beceriksizim ben yapmayın etmeyin. Bu Yağız da çok fena! Sanki mal alacakta mal iyi mi test eder gibi.

"Çok güzelmiş maşallah." dedi ve sarıldı.

Bende sıkıca sarıldım. Konuşmasından bile çok içten olduğunu anlayabiliyordum.

ManolyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin