Zihin hırsızları gelişeceklerdi.

306 52 41
                                    

Gerginlikle çalıştığım karakolun giriş kapısının önünde bekliyordum. Jimin gelip geçen gün bir zihin hırsızının çaldığı mutluluğun ne kadar büyük bir kayıp olduğunu görecekti. Beraber çalıştığımız vakaları bugüne almıştım. Jimin de bugününü benim için boşaltmıştı. Genelde uzun uzun gözlem yapar, raporlar tutar ve dikkatle her ayrıntının üstünden geçerdi.

Söz konusu olan çiftin hayalleri çalındığı için ikisi de öylece bekleme koltuklarında oturuyorlardı. Suratları bembeyaz ve ne yapacaklarını bilmedikleri için amaçsızca etrafa bakıyorlardı. Yorgun ve hayattan beklentisi olmayan iki beden gibiydiler.

Evleri ve üstleri didik didik aranıyordu. Çipi bulamamıştık ve evlerinde yaptığımız arama çalışmaları sürüyordu. Bu yüzden onları karakolda misafir edecektik bir süreklik, ta ki bugün onlara başka bir ev temin edilene kadar.

Onları görünce gerçekten korkuyordum, bizim sonumuz da böyle olacak diye.

Jimin'i dalgın bir şekilde arabasından inerken görmüştüm. Telefonla konuşarak açık otoparktan çıktı ve gözlüklerini düzelterek beni gördüğü gibi kocaman bir gülümseme sundu. Ama tedirgin olduğunu anlayabiliyordum. Onun her halini her şekilde anlardım ve emin olun bu tedirginliği sevmemiştim.

"Bebeğim, neden dışarıda bekledin?" Yanıma yaklaşınca bir şey demeden hemen kollarımın arasına aldım. İçerideki atmosfer benim ruhumu daraltmıştı ve boynuna gömdüğüm yüzüm ile biraz da olsun rahatlamıştım. Saçımdaki parmaklarını hissetmemle ona daha da sıkı sarılmıştım. Gerçekten çok korkuyordum, hiçbir güvencemiz yoktu.

O tanınmıştı, zekiydi ve e-dergilerin magazin bölümlerine düşerdi hep yakışıklılığından dolayı. Benimle evlenince çok tepki almıştı. Hem bilim dünyası hem de insanlar çok üstüne gelmişti. Ama o kaçmak yenine bana saklanmıştı ve ben de elimden geldiğince ona destek olmuştum.

Beni istememişlerdi çünkü onun kadar ne zeki ne yakışıklı ne de tanınmıştım. Ben basit bir zihin polisiydim. Gecem gündüzüm karakolda geçerdi bazen, benimle evlenmesinin nedenini hep bana uzun uzun anlatsa da etrafta gördüklerim kafama çok takılıyordu.

Herkesin kabullenmesi hemen olmasa da yıllar geçtikçe biraz daha mümkün olmuştu. İnsanlar ilgilenmemeye başlayınca biz de hayatımıza devam etmiştik. Basit bir dedikodu dalgası olsa da kendime güvenimi sarsmıştı. 

Birden dudaklarımda hissettiğim dudaklarıyla düşüncelerinden ayrılmış ve ona karşılık vermiştim. Tam ana giriş kapısının önünde olduğumuz için etrafımızdan takmadan geçen insanlar vardı.  Zamanın getirdiği umursamazlık ve yabancılaşma ilk defa işime yaramıştı ve utanmadan onu içeriye çekiştirmiştim. Telefonuma gelen mesaja baktıktan sonra hayatımı adadığım adama dönüp konuştum.

"Bir işim çıktı, hemen geliyorum." Başını sallamış ve alıştığı taraftan ofisime yürümeye başlamıştı. Ben de Komiser Jung'un odasının kapısını hızla çalmadan aralamıştım.

"Yoongi, bir çift daha geldi ama kimse ilgilenmek istemiyor. Hayalleri iki gün önce çalınmış." Kimsenin bakmak istememesine şaşırmıştım çünkü hayal hırsızlığı vakaları bizler arasında kapışılırdı. Devlet bu tür sorunların üzerinde dikkatle durmaya başladığından beri ve halkın refahı üzerine çalışmalar yapmaya başladığından beri, bu gibi vakalarda çok para kazanıyorduk. 

Benim için parası falan önemli değildi çünkü ortada mutsuz ve yaşama sevincini kaybeden insanlar vardı. Her türlü yardım edebilirdim ama yine de şaşkınlıkla sordum.

"Neden Hoseok, yani neden kimse onlarla ilgilenmedi?" Derin bir nefes alıp bir dosyayı önüme koydu. Saçlarını karıştıran en iyi arkadaşım söylenerek pencereye doğru döndü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

mind thieves | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin