Koluna girip onu sürüklemeye başlarken gözlerimi devirmiştim. Her zamanki gibi, her şeyden kendine bir pay çıkarmayı başarıyordu. Klasik Alex Laurent.

Yeniden salona döndüğümüzde hepsinin bakışları kısa bir anlığına bize çevrilmişti. Jack, boş viski şişesini havaya kaldırıp "Üzgünüm Alex ancak tüm viski stoğun bitti." diye mırıldandı.

Yerime otururken gülüyordum. Veronica Alex'e bakıp "Onu uyardım." dediğinde Jack ona tuhaf bir bakış attı. Alex, masanın başındaki sandalyeye otururken "Normalde bunu yaptığın için kalbini sökmem gerekirdi. Ama bu defalık bağışlandın." dedi.

Jack gülerek "Teşekkür ederim majesteleri." diye mırıldandı ve boş şişeyi diğerlerinin yanına bıraktı. Soğumasına ramak kalan tavuğumdan birkaç parça daha yiyip çatalımı bıraktım.

"Burada olduğunuz için teşekkür ederim." Konuşmaya başladığımda hepsi, bakışlarını üzerime dikmişti. Jane hafifçe gülümseyip masanın üzerinden uzandı ve elimi tuttu. Ona gülümseyerek karşılık verdikten sonra Jack'e döndüm. "Kartpostallarımı bekleyeceğim."

Jack gülerek "Bundan kaçışım yok, değil mi?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım. Gönderdiği her kartpostalı Anastasia'ya götürmek gibi bir düşüncem vardı.

"Yarınki tören için heyecanlı mısın?" Percy konuyu değiştirmişti. Kadehimde kalan şampanyayı bitirip başımı salladım. Yarın, meclisin resmi lideri oluyordum. Heyecanlı olmam fazlasıyla normaldi.

"Aptal meclis işleri." Veronica, elindeki havuç dilimini yerken konuşmuştu.

"Gerçekten, her şeyi törenle yapmanız biraz garip." Oliver uzun bir aradan sonra sohbete katılınca gülümsedim. "Kardeşimin de dediği gibi, aptal meclis işleri." Alex bunu söylerken oldukça eğleniyordu.

Uyarı dolu bakışlarımı ona çevirdim. "Birkaç sihirli sözcükle mükemmel yüzünü mahvedebileceğimi biliyorsun, değil mi?" Jack bir kahkaha patlattığında Alex ona ölümcül bir bakış attı.

"Öyleyse, kadehlerimizi kraliçe için kaldıralım." Percy kadehini havaya kaldırdığında diğerleri de ona eşlik etti. Gülerek boş kadehimi kaldırıp diğerleriyle tokuşturdum. Alex de dahil olduktan sonra seromoni sona erdi.

"Şimdi herkes, bir itirafta bulunsun." Jane'in teklifine ilk itiraz Jack'ten geldi. "Bu oyunu sevmiyorum çünkü en son oynadığımızda tüm kirli çamaşırlarım ortaya dökülmüştü."

Masadaki herkes -Alex bile- gülmeye başlarken Jack oldukça ciddi görünüyordu. Jane ona tuhaf bir bakış atıp "Öyleyse başlıyorum." dedi. "Alexandra'yı çok seviyorum ve başlarda geri döndüğü için Anastasia'yı kıskanmıştım."

Söylediği şeye hafifçe gülümsedim. Jane benim ikinci kız kardeşimdi. Bu her zaman böyle olacaktı.

Sıra Veronica'ya geldiğinde bakışlarımızı ona çevirdik. Umursamaz bir tavırla arkasına yaslanıp "Hoşlanmadığım kızların sevgililerini ellerinden alıyor, sonra da öldürüyordum." dedi.

Cümlesini bitirdiğinde hepimiz şok olmuş bir şekilde ona bakarken Alex gülüyordu. Percy, kadehindeki şampanyayı bitirip "Alex'in kardeşi olduğun belli oluyor." diye mırıldandı.

"Sıra Alexandra'da." Jane beni işaret ettiğinde derin bir nefes aldım. Aklımda birden fazla şey vardı ancak hangisini söylemem gerektiğini bilmiyordum. Sonunda, bir tanesinde karar kılıp "En başta, Alex'in tören için gönderdiği beyaz elbiseyi giydiğimde, öleceğimi düşünmüştüm." dedim.

Alex seslice gülerken Percy de tebessüm etmişti. Jane gözlerini kocaman açıp "Doğrusu, ben de öyle düşünmüştüm." dedi. Böylece sıramı Alex'e devretmiş oldum ve meraklı bakışlarımı ona çevirdim.

İçgüdüWhere stories live. Discover now