Anıl haklıydı. Küfretmek kesinlikle rahatlatıyordu.

 Ozan dudaklarını dişledi sinirle.

"Eğer konu Handeyse onu üzmemek için devam ediyordum. Benim birlikte olmak istediğim kişi sensin Almira."

 Ona arkamı döndüm:

"Ama ben seni istemiyorum!"

  dedim bütün kararlılığımla. Artık emindim, ben sadece Anıla aşıktım.

***

 Havuza girip kapıyı kimse girmesin diye tam kilitliyordum ki, bir el engel oldu. Ardından kapıyı hızla ittirip içeri girdi. 

 Anıl.

 Elimden anahtarı alıp kapıyı kendi kilitledi. Neden yapıyordu böyle... Zaten ondan uzak durmak oldukça zordu.

 "Sapıktan haber var mı?"

diye sordu Anıl. Başımı önüme eğdim.

"Hayır yok lütfen gider misin? Yalnız kalmak istiyorum."

diye mırıldandım sessizce.

 Anıl omzuma vurdu sertçe.

"Sıçarım sana da yalnızlığına. Sürekli aynı laf, sürekli! Yardım ediyoruz işte daha ne istiyorsun?"

 Dişlerimi sıkıp gözyaşlarımı engelledim.

"Ben artık yardımını istemiyorum."

dedim. En iyisi buydu! Sapık Anıla zarar verebilecek kadar güçlüydü bunu kurşun yediği gün anlamıştım. Sıyırmasaydı o kurşun, şuan onun güzel yüzüne bakamıyor olurdum... Anıl kaşlarını çattı ve yüzünü buruşturdu.

"Bana muhtaçsın aptal."

"Değilim!"

diye itiraz ettim.

"Yani yardımı mı istemiyor musun?"

 Derin bir nefes aldım. Ne kadar zormuş gerçekten bazen git demek...

"İstemiyorum."

 Anıl sinirle omuzlarımdan tutup beni ittirdi. Yere düştüm. 

"İyi sen bilirsin sürtük. O sapık boğazını kesmeye gelince Anıl diye ağlama!"

diye gürledi onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. 

Ve gitti, kapıyı çarpıp.

***

 "Almiracık nasılsın, ne zamandır konuşamıyoruz seninle?"

diye sordu Hande neşeyle koluma asılırken. Onu uzaklaştırdım.

"Aynı. Farklı bir şey yok. Neyse sonra görüşürüz."

diye geçiştirip adımlarımı hızlandırdım. Benden uzak durmalarını istiyordum, bu onların güvenliği içindi. Hande koşup bana yetişti.

"Ya Almira yapma böyle. Yaşadıkların zor ama ben korkmuyorum. Yanında olmak istiyorum."

dedi hızlı hızlı. Ona haksızlık ediyordum. Hande...

 Hayatımda tanıdığım en tatlı en iyi insan.

"Ozan beni öptü."

dedim birden. Bunu artık içimde tutmak işkence olmaya başlamıştı. Hande kocaman gözlerini dehşetle açtı.

"Ne?"

"Hemde 2 kez. Bana aşık olduğunu söyledi ve eğer ben istersem senden ayrılacağını... O seni sevmiyor Hande. Ozandan hoşlanmıyorum. Onu kaç defa reddettim...  Sana söylemem gerekirdi özür dilerim..."

Hande yutkundu ve kafasını önüne eğdi. Gözyaşlarını gördüm. Yanaklarından süzülen her damla ateş gibi kalbime düşüyordu...

 Sonra eliyle omzumu sıktı:

"Özür dileme Almira. Senin suçun değil. Bu onun suçu."

 Gülümsedi:

"Daha doğrusu benim suçum."

Ona sarıldım ama beni ittirdi.

"Gitmeliyim."

 Hiç arkadaşım kalmamıştı. İnsanlar benim yüzümden ölüyorlardı, benim yüzümden acı çekiyorlardı, her şeyin sorumlusu bendim. Nasıl bir şeytandım ben, ne tür bir kötüydüm...

 Kitaplarımı alıp sınıfıma doğru yürümeye başladım. Telefonum titredi. Tanımadığım bir numaradan mesaj gelmişti. Yine.

 Mesajı açtım.

[Dediklerimi hemen yap, seni kaltak!]

 Kalbimin hala korkuyla hızlanmasını tuhaf buluyordum, hala alışmamışmıydı bu olanlara? Ah doğru ya ben aptal bir hastalıkla yaşıyordum. Panik atak! Derin bir nefes alıp, şiddetlenmemesini umdum.

[Söyle?]

yazıp gönderdim ve anında cevap geldi.

[Az sonra göndereceğim mesajda yazanları koridorun ortasına geçip herkesin içinde bağırarak oku! Yoksa yine birine veda etmek zorunda kalırsın!]

 Koridorun ortasına doğru yürüdüm ve mesajı bekledim. Etrafıma bakındım. Koridor çok kalabalıktı. Anıl ve arkadaşlarına çarptı gözüm, köşedeydiler. Ayakta dikilmiş gelene geçene sataşıyorlardı. Tipik Anılla çetesi işte.

 Telefonum tekrar titredi ve mesajı açtım.

[HERKES BENİ DİNLESİN. BEN TAM BİR OROSPUYUM. EN YAKIN ARKADAŞIMIN SEVGİLİSİNİ ÇALDIM. ÜSTÜNE ÜSTLÜK BİR DE ONUNLA YAŞADIKLARIMA GİDİP ONA ANLATTIM, GÜLEREK. AH BİRDE BEN KATİLİM. ESKİ EN YAKIN ARKADAŞIMI ÖLDÜRÜP CESEDİNİ ODAMA ASTIM. BARIŞI DA BEN ÖLDÜRDÜM. HEPSİ BENİM YÜZÜMDEN OLDU. SADECE BUNLAR DA DEĞİL BEN PEK ÇOK ÖLÜME NEDEN OLDUM. AMA GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ BEN YAŞIYORUM VE GÜNÜMÜ GÜN EDİYORUM, ARKADAŞLARIMIN SEVGİLİLERİYLE! İŞTE BEN BU TÜR BİR OROSPUYUM. VE BU ÖLÜMLER BENİM YÜZÜMDEN DEVAM EDECEK. TA Kİ KENDİ ÖLÜMÜME NEDEN OLANA DEK...]

 Mesajı dehşet içinde okudum. Sapık Handeydi. Besbelli... Onu sinirlendirmiş olmalıydım. Biraz sindirmeye çalıştım. En başından beri oydu... Barışla iş birliği içindeydi, zengindi de... Ve onu gerçekten sinirlendirmiştim. Derin bir nefes aldım ve son gücümle bağırdım.

"Herkes beni dinlesin!"

 Herkes bana baktı. Hiçbir şey umrumda değildi bir an önce ölüp kurtulmak istiyordum hepsinden...

 Ve mesajda yazanları okumaya başladım.

"Ben tam bir orospuyum. (telefona baktım ve devam ettim.) En yakın arkadaşımın sevgilisini çaldım."

 Herkes beni dinliyordu, bir kaçının videoya aldığını gördüm. Derin bir nefes daha alıp devam etmeye koyuldum. 

"Ne halt ediyorsun?!"

diye bağırdı Anıl yanıma doğru hızlı adımlarla yürürken. Ona aldırmadan devam ettim.

"Üstüne üstlük bir de..."

Anıl sağ eliyle ağzımı kapattı ve telefonumu alıp mesajları okudu. Ağzımın üzerine kapanan terli elini ittirdim ve devam etmeye çalıştım.

"Ben Kat..."

"Yardımımı isteyip istememen umrumda değil, o sürtüğün sana bunu yapmasına izin vermem!"

dedi ve çenemi kavrayıp sertçe, dudaklarını ağzımın üzerine kapattı.

Sustum.

19.bölüm

YAZAN: RUKİYE AKKÖK


PANİK ATAKWhere stories live. Discover now