Bölüm 7

1.5K 81 17
                                    

 Merhaba! İyi okumalar,yorumlarınızı bekliyorum .               

                                                         ''Sustur bütün yerli yersiz kımıldayan gölgeleri.''

 Gökhan telefonunun o rahatsız edici melodisiyle uyanmıştı yine. Arayan Candemir’di. ‘’Yine ceset olamaz değil mi?’’ diye açtı telefonu:

-Bingo!

-Ah yapma!

-Adresi mesaj olarak attık bile, bekliyoruz.

Lanetler yağdırarak yataktan kalktı. Üstüne siyah bir tişört, siyah pantolon ve ceketini alıp çıktı. Aynada kendine bakıp:

-Belalı adamım! Dedi.

Buzdolabından yeşil bir elma aldı bir ısırık adlı. Anahtarları da alıp evden ayrıldı. Yolda giderken bir şarkı mırıldanıyordu. Bugün neşesi yerinde miydi? Bilmiyordu. Verilen adrese doğru yol aldı. Sola doğru döndü ve beyaz yıkık binanın yanına arabayı park etti. Yine sarı şeritler… Rozetini göstermeden şeritlerin altından geçti. Buna gerek duymadı çünkü artık tanınmıştı:

-Baş komiserim, diye selamladı Candemir’i.

-Gökhan, aynı vaka gibi görünüyor. Yarım bir ceset ve tabi ki kadın. Geri kalanı nerede bilemiyoruz ve ölüm yeri burası değil.

-Her zaman ki gibi diye mırıldandı Gökhan.

Cesedi incelemek için bahçenin ağaçları sık olan bölümüne gitti. Genç bir kız olduğu belli bir kız yarım bir şekilde yerdeydi. Gözleri katilini görmüş bir şekilde dehşete düşmüşçesine açıktı. Çok fazla kan olduğu söylenemezdi. Kemikler dışarıdaydı. Algor mortis(ölü soğuması) çoktan başlamıştı. Burda ilginç olan şey ise kızın elleri birini itmek istermiş gibi havadaydı. Buna kadeverik spazm deniliyordu. Bu nadir görülen olaylardan biriydi. Boğuşma sırasında olmuştu. Gökhan kızın yeşil gözlerine baktı. Dehşet vericiydi. Ürperdi. Ellerine baktı. İmza: Kırmızı Raptiye diye düşündü. Çünkü raptiyeler oradaydı.Etrafta başka ipucu ararken Ada bağırdı:

-Yarısı burada!

-Tanrım, bu ona uymayan bir şey diye söylendi Gökhan. Katil cesedin tamamını aynı araziye gömmüştü. Lanet p.ç! Kafa karıştırıyordu. Belden aşağısı çıplaktı. Vajina tamamen parçalanmıştı. Birkaç kadın düşkünü polis memuru bunu görünce söyledikleri şey:

-Bu katil bizi kadınlardan soğuttu.

Gökhan buna sinirlenmiş ve bir tanesinin üzerine atlamıştı:

-Bana bak! Kadınları cinsel obje olarak görmekten vazgeç seni pislik!

-Komiserim… ben. Öyle demek istemedim. Sakin olun lütfen. Candemir:

-Gökhan buraya gel.

Candemir ve Gökhan başka köşeye geçerken Gökhan öldürücü bakışlarını polis memurundan çekmemişti. Candemir:

-Bu olay seni gerdi Gökhan.

-Bu olay hepimizi gerdi diye düzeltti Gökhan.

-İstersen seni…

Cümlesini tamamlamasına Gökhan izin vermedi:

-Hayır ! Hayır, bu olay benim diyip cesedin yanına geri döndü.

Ceset adli tıbba yollanmak üzere kaldırıldı. Gökhan ofisine geri döndü. Müzik çaları açıp rahatlamak istermişçesine kafasını geriye doğru attı. Kulaklarına dolan müzik:

Yüzüme vuran güneş

Saçlarımı öpen rüzgar

Siyahıma sarı çalan o yıldızlar….

 

 Gökhan tüm düşüncelerini yok etmiş gibiydi.

 

‘’Sustur bütün yerli yersiz kımıldayan gölgeleri içinde

Bu karanlık sokaklar yalnız onların değil.’’

 Şarkı bittiğinde rahatlamış görünüyordu. Not defterini çıkardı ve yapılacaklar listesine baktı.

İlk maddenin yanına bir tik işareti koydu. Tabiki beşinci maddeye de. Çünkü ikinci ceset: Elif Seri adlı bir kıza aitti. Alara ile aralarındaki ortaklık etrafındaki erkekleri kendilerine hayran bırakacak güzelliğe sahip olmalarıydı. Belki de katil güzellere takıntılıydı? Bir an gözü tahta panoya kırmızı raptiyeyle iliştirilmiş nota takıldı:

’Merhaba dedektif! Hediyemi güzel bulduğuna eminim. Doğum günün şimdiden kutlu olsun! Beni çok uzaklarda arıyorsun.’’

Bir ipucu: Katil yakınlarda veya sadece oyun oynamak istiyor ve kafa karıştırıyor. Kağıtta DNA yoktu. El yazısıyla da yazılmamıştı. Bilgisayar çıktısıydı. Derin bir iç çekerek not defterini eline aldı:

-Katil şizofren. yazıp bıraktı.

Bir Katilin NotlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin