I'm giving up on you: Part 2

Start from the beginning
                                        

"Biraz konuşmaya ne dersin" diyip kolumu bıraktı. Hiç sesimi çıkarmadan onu izledim. Bizi hastane'nin kafeteryasına götürdü.

"Ben Niall'ın babası Bobby" dedi elini uzatarak. Hemen elimi uzatarak elini sıktım. 

"Harry" dedim.

"Harry hemen konuya gireceğim. Niall ile aranızda nasıl bir ilişki var?" diyip bana bakmaya başladı.

"Okuldan arkadaşıyım" dedim hemen. 

"Hiç kendini bu kadar mahveden bir  arkadaş görmemiştim. Buna inanamamı bekleme Harry. Oğlumun ne olduğunu biliyorum" dedi düz bir tonda. 

"Oğlunuz ne Bay Horan?" dedim inatla. Adama bir an gözlerime sinirle baktı.

"Her neyse Harry hemen konuya gireceğim o zaman, Niall'ın durumunu da biliyorsundur. O hasta. Beyninde bazı sorunlar var. Geçirdiği bazı olaylar başkalarından daha çok etki yapıyor ona..."

"Şuan iyi mi?" dedim hemen. Her geçen saniye daha da endişeleniyordum.

"Şimdilik iyi..." dedi. Derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti. "Harry onun bakıma ihtiyacı var. Onu asla bırakmayacak kişilere ihtiyacı var. Ona nasıl bir ilgin var bilmiyorum ama ne kadar zaman ona dayanabilirsin ki? Hafıza sorunları var, krizler geçirebiliyor ve başka bir beyin kanaması daha geçirme olasılığı çok yüksek..." dedi.

"Onu görmeme izin verin" dedim hemen. Ne diyeceğini biliyordum. Beni Niall'dan uzak tutmak istiyordu. 

"Harry Niall bir haftadır komadaydı. Ve Harry o artık seni hatırlamıyor." dedi bir anda. Dedikleri beni öldürmeye yetti. Başkasından duyacağım sözlerin beni bu kadar mahvedeceğini hiçi tahmin etmezdim.

"O beni unutmaz" dedim inanmayarak.

"Herkes unutulur Harry. On yedi yaşındaki amnezi hastası bir çocuktan ne bekleyebilirsin ki? O senin beklentilerini karşılayamayacak kadar güçsüz."

"Onu görmeme izin verin lütfen" dedim gözlerim dolarak. Çok canımı acıtıyordu...

"Onu son bir kez görmene izin vereceğim Harry. Ama ondan bu şansı alma. Normal bir çocuk olabilir. Gay olmayı kaldıramaz Harry. Hayatına yeniden şekil verebilir" dedi. 

        Haklıydı. Niall gay olduğundan sürekli zarar görüyor. İçimde tuttuğum nefesimi dışarıya verdim. Yerimden yavaşça kalkıp Niall'ın odasına ilerledim. Bu adamın yüzünü görmek istemiyordum. O Niall'ı anlayamıyordu. Ama dedikleri doğru olabilirdi. 

        Hızla odasına girdim ve kapıyı kilitledim. Annesi yada Noell beni durdurmamıştı. Noell neden beni durdurmamıştı? Çünkü onu da unutmuştu. Gerçekten unuttu mu herşeyi. 

        Niall oracıkta öylece yatıyordu. Hiç bir hareket yoktu. Bembeyazdı. Yavaşça ona yaklaşıp yatağının kenarına oturdum. Beyaz uzun ellerini ellerimin arasına alıp öpmeye başladım.

"Beni unuttun mu?" dedim sessizce. "Hastalığının bile unutturamayacağı birşey olduğumu söylemiştin." dedim gözlerimden yaşlar süzülürken. 

"Gitmeli miyim? Gitmemi ister misin?..." küçük bir kahkaha attım. Ama mutluluktan değildi. Galiba deliriyordum. "Hayır asla istemezsin. Beni yanında istersin." Biran duraklayıp yüzünü incemeye başladım. Hafızamdan asla silinmeni istemiyordum.

"Sana telefonda son söylediğim şeyi hatırlıyor musun? Hatırla. Herşeyi unutabilirsin Niall. Ama seni bu dünyada asla unutmayacak kişiyi unutma. Sen her zaman anılarımda olacaksın. Benden kaçacaksın ama seni hep yakalayacağım. Seni bırakacağım ama sen yine bana geleceksin." dedim ağlayarak.

"Üzgünüm Niall. Sanırım haklılar. Bencillik yapmamalıyım. Bensiz daha mutlu olabilirsin. Seninle tanıştığım zamandan beri sana hep zarar verdim. Bu bir elveda galiba..." diyip daha fazla ağlamaya başladım. Onu bırakmak beni mahvediyordu. Kalbim daralıyordu. Sanki kalbimi benden alıyorlardı. Niall'ı benden alıyorlardı. Kalbimi yeniden attıran insanı benden alıyorlar ve beni yeniden ölüme terk ediyorlar.

"Niall..." diyip yüzüne yaklaştım. Dudaklarımız neredeyse birbirine değiyordu. Dudaklarımı dudaklarına sürtüp kulağına yaklaştım.

"Seni seviyorum. Sadece seni..." diyip dudaklarına küçük bir elveda öpücüğü kondurdum. 

        Bu yaptığım şey için çok üzgünüm. Hep haklıydın lanet olası bir boktan başka birşey değilim. Etrafımdaki herkese zarar veriyorum. Bu yüzden hep yalnızdım. 

        Beni asla affetme Niall. Ben kendimi asla affetmeyeceğim. Sana yaptıklarımı kendime yaptıklarımı... Bizim olabilecek geleceği ben yok ettim. 

        Yanından kalkmadan cebimdeki yüzükleri çıkardım. Bu yüzükler babamdan bana kalan tek şeydi. Eskiden en nefret ettiğim şeydi ama artık babamdan eskisi kadar nefret etmiyordum. Elimdeki yüzüklerden birini Niall'ın elinin içine bırakıp sıkıca kapadım. Diğer yüzüğü de parmağıma takıp yanından kalktım. Bu sana son dokunuşumdu.

In My Memory (Narry)Where stories live. Discover now