Çocuktur Anlamaz

397 15 0
                                    

Çocukların anlamadığı düşüncesiyle hareket eden insanların yaptıklarının çocuklar üzerinde bıraktığı etkileri göstermeyi amaçlayan bir yazı.

~Başlangıç~

Bunca yıl neden böyle birisi olduğumu düşünüp durdum ama hiç bir sebebe varamadım . Oysa cevap çok yakınımdaydı ama sanırım başta bulmak istememiştim . Bir gün bir arkadaşım defterimi alarak benim neden böyle şeylere yatkın olduğumu bildiğini söyledi ve ardından defterime " sen seni sevdiğini ve senin en çok sevdiğini düşündüğün tek kişiyi kaybettin ve bu yüzden kimsenin seni sevmediğini düşünüyorsun çünkü sana o kadar sevgi gösteren kimse yok ve sen bu sevgiyi dışarıdaki insanlarda arıyorsun , buluyorsunda yada öyle sanıyorsun ama o sevgiyi sana gösterenler başkalarına da aynı sevgiyi aynı yüzsüzlükle gösteriyor " yazmıştı bu yazdığı şey üzerine çok düşündüm evet öyleydi o haklıydı .

Zihnimde zamanı geriye sardıkça bu gerçek daha belirgin hale geldi . Her şeyin ne zaman başladığını düşündüm . 7. Sınıfın ikinci döneminde belirgin bir hale gelmişti bu tavırlarım ilk defa o yıl sevgiyi dışarıdaki insanlarda arayıp bulduğumu sanmıştım ama her şeyin yalan olduğunu farketmem uzun sürdü . Her şey 7 . Sınıfta başlamıştı 2015 benim için kâbus gibi başlamıştı ve öylede bitti ama getirdiği kâbus hiçbir zaman bitmedi . 6. Sınıfın son haftasından önceki cuma günü okuldan eve döndüğümde kapının önünde olan kargaşa kafamı karıştırmıştı arabayı tanıyordum bir akrabamızındı , arabaya doğru yürürken içinde anneannemin olduğunu farkettim sonra evden annemler çıktı ve arabaya babannemi bindirmeden önce ona sarılmamızı istediler sarılmazsam kızacaklardı mecbur sarıldım . o an farkettim köye gittiklerini gidip anneanneme sarılmak onca yıl sonra ona veda etmek istedim ama babannemi çoktan bindirmişlerdi ve otobüsün vakti gelmişti , onlar için bilete verdikleri para bir çocuğun umutlarından ve duygularından daha önemliydi . O an tek yapabildiğim giderken arabayı seyretmek oldu .

Babamın halasına bıraktılar bizi , orada onları beklemek ölüm gibiydi ilk defa içimde bağırıp çağırma isteği oluşmuştu ilk defa bu kadar öfkeliydim ve aynı zamanda kırgın ve üzgün . Bir çocuğu en büyük hayallerini adadığı en büyük hayallerinin merkezine koyduğu birinden ayırmak ve vedalaşmasına bile izin vermemek zalimlik değilde neydi . Bu duyguları içimde gizli tuttum hiçbir zaman yüzlerine vuramadım vursamda beni her zamanki gibi haksız göreceklerdi . Sadece sustum sanki susunca herşey düzelecekmiş gibi sessizce bekledim . o sıralar çok şey sinirlerime dokunuyordu ama verdiğim tepkileri Kendi içimde yaşıyordum dışarı vurmaktan sakınıyordum . Aradan 7 ay geçti ve benim anneannemle telefonda konuşmama bile izin vermediler . En son yılbaşından bir hafta önceki pazar günü annem telefonda konuşurken sessizce kapının arkasından dinlemiştim "çocukları özledim , ya onları getirin son kez göreyim yada beni alın burdan " demişti en çokta benden bahsetmişti beni çok özlediğini söylemişti duydum ama götürmeyeceklerini biliyordum onu göremeyecektim .

Aradan bir hafta geçti 31 Aralık 2014 günü yılbaşı gecesiydi saat 8 buçuk gibi dedem aradı annem " ne zaman olmuş ? " Dediğinde anladım onun öldüğünü , hissetmiştim hislerim kuvvetliydi annem bize farkettirmemeye çalışıyordu ama ben zaten farkındaydım ağlamamak için tuttum kendimi sanki ağlarsam yanlış bir şey yapmış olacakmışım gibi sustum . Evet garip böyle bir şeyde ağlamamış olmam ama benimde mizacım böyle. En ağlamam gereken yerde ağlamıyorum lakin bunun bir bedelini ödüyorum sanki . sinirlendiğim en ufak şeyde ağlayamadığım tüm anların acısı birikiyor üzerime , sinirimden ağlıyorum ama karşımdakine değil kendime olan sinirimden. Annem telefonla konuştuktan sonra bize hiçbir şey söylemedi. Beni babamın halasından valiz istemeye gönderdi. Kadın bana "neden istiyorsunuz, bir şey mi oldu?" dediğinde annem bana söylemediği halde anneannem ölmüş dedim. O an kendimi tutamayıp kısa bir süreliğine ağladım. Öldüğünü söylemek öldüğünü kabullenmek demekti ve ben bunu kabullenememiştim ama bunu söylemiştim. Birbirine tezat düşen bir kesişme vardı ve bu beni delirtebilirdi. Ve evet beni cenazeye de götürmediler ne yaparsam yapayım işe yaramadı, oysa aynı şeyleri ablam yapsa çoktan gitmişti ama onun için gitmeyi gerektirecek bir şey yoktu ortada, zaten sevmiyordu onu.

Daha o gün kararmıştı dünyam, sanki hiç bir şeyde iyi bir yan yoktu. Zihnim herşeyde bir kötü yan arar olmuştu ve her defasında da bulmuştu. İlk defa o zaman kendimi yalnız ve korkmuş hissettim. İşin garip yanı ise aslında çevremde fazla insan varken ve kötü olaylar oldukça az yaşanırken böyle hissediyor oluşumdu. İçimdeki korku aynı zamanda endişe duymama sebep oluyordu. Sessiz sakin Kendi halinde bir çocukken, hâlâ sessiz ama oldukça asabi bir çocuğa dönüşmüştüm. Herşeyin en kötü olasılığı canlanıyor du zihnimde ve bu beni en kötüye hazırlıyordu ama bu olasılıkların verdiği korku zihnime ve sanırım bedenime zarar veriyordu. Hissedebiliyordum içimde birşeylerin hasar gördüğünü, bu hasarların bana ve çevreme olumsuz yansıyacağınında farkındaydım.

İlk kez mezarına gittiğimde ölümünün üzerinden 2 yıl geçmişti. Öyle ki mezarını görmeden özlemiştim, beni oraya çeken bir şey vardı kalbimde. Mezarını gördüğüm an gözüme çarpan şey sinirlenmeme neden olmuştu. Ölüm tarihini yanlış yazmışlardı tam 1 yıl fark vardı arada annemlere söyledim umursamadılar ama bir gün o tarihi düzeltecegime yemin ettim o gün. Bir zamanlar köydeki küçük eve gelmeyi çok severdim sırf anneannemi görecegim diye. O gün evin boş olması içimde büyük bir boşluk bırakmıştı. Ama o eve girmek benim için her zaman önemliydi, yokluğunun açtığı boşluğu o ev biraz daha hafifletiyordu, sanki o hala evdeydi. O evden ne zaman çıksam mezarlıktan ne zaman uzaklaşsam bir şey beni geri oraya çekiyor ama hiçbir zaman dönemiyorum. özlemek yetmiyor, özlemekle geçmiyor...

Kısa HikayelerWhere stories live. Discover now