Boss

935 52 4
                                    

Akşam olmuştu ve kendimi yatağa bırakarak telefonum ile ilgileniyordum.O sırada içeriye yurt görevlilerinden biri girmişti.

"Patronum lütfen gelir misiniz?" diye bir soru yönlettiğinde Hoseok ile ilk birbirimizi daha sonra Jungkook'a bakmıştık.

Patronum derken,neler dönüyordu burada.Yoksa bu yurdun sahibi Jungkook muydu?

Ah,beynimde bir sürü soru yer edindiğinde Jungkook odadan çıkmıştı.

"Noluyo lan burda" dedim kısık bir sesle Hoseok'a.
"Ne biliyim amk çocuk patron çıktı"

Kafamı yatağa geri koyup tavana diktim gözlerimi.Anlam veremediğim şeyler oluyordu ve hepsine bir bir anlam katmaya çalışıyordum.

Jungkook geri gelmişti ve benim yatağıma doğru yaklaşıyordu.
Anlamsız bakışlarımı ona sergiliyor ve öylece duruyordum.

"Park Jimin artık bana itaat etmek zorundasın."
"Ne saçmalıyorsun lan sen dünki bok"

Yüzüne alaycı bir sırıtış yerleştirdi ve yanıma oturdu.Bir süre duraksadı ve gözlerime bakarak yutkundu.

"Duymadın herhalde burada kalmaya ihtiyacın olduğunu biliyorum.Kalmak istiyorsan bana itaat edeceksin yoksa seni burada bir saniye bile tutmam."

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve dudaklarından çıkan her bir kelimeyi izledim diyebilirdim.Bir erkeğe göre neden bu kadar hoştu?

"Neden yapıyorsun bunu? Daha yeni tanıştık neden bana karşı bir zırh edindin ki şimdiden?"

"Canını yakacağım Park Jimin,canımı yaktığın gibi."

*

Beynimde o dediği son kelimeyi toparlamaya çalışıyordum.Cidden neden bahsetmişti onu ilk kez görüyordum ve kimsenin canını kolay kolay yakmazdım ben.

Bu yüzden sürekli acı çeken taraf ben olurdum.Annemi özlüyordum,onunla olmak,onu doya doya öpmek ve saçlarımı okşayarak yanımda uyumasını istiyorum.

Ama sadece hayal bunlar gerçekler ise bir erkeğe itaat etmek zorundayım.Burada kalmam lazım,savaş vermem lazım ve ona bu dediklerini yedirmem lazım.

Hoş bulmuştum iyi biri gibi gözükmüştü.Tanrım herzaman ki gibi yine yanıldım ve nefret ediyorum.Ondan,kendimden,herkesten...
Gözlerimden akan bir kaç yaşı silip uyumuştum.

*
Gözlerimi hafif bir bağırışma ile aralamıştım.Bağıran Jungkook'tu ve bir adam öylece boynunu eğmiş onu dinliyordu.

"Kesin sesinizi veya odadan siktirin öyle kavga edin" dedim yüksek bir sesle.

Jungkook hızlıca bana dönmüştü ve adamı biraz daha azarlayıp göndermişti.Yanıma gelerek ellerini yatağa koydu ve beni yatak ile arasına almıştı.

"Çok konuşuyorsun çeneni kapatmanı söylemiştim sana."

Aramızda 5 cm vardı ve bu durumdayken konuşamıyordum.Biraz affallamıştım ve konusmaya başlamıştım.

"Bana böyle şeyler söylersen bu çene asla kapanmayacak."

Sesli bir şekilde güldü ve biraz daha eğilerek kulağıma fısıldadı "ben zorla kapatırım o zaman." nefesini kulağıma üfledi ve ayağa kalktı.

Sinirle üzerimdeki yorganı bir kenara attım ve banyoya girerek giyinmeye başladım.

Kıyafetimi üzerime geçirdikten sonra hoşiği aramaya başladım ve yemekhanede olacağı aklıma gelince hemen indim.

Tahmin ettiğim gibi buradaydı.Bir tepsi aldım ve bir kaç kahvaltı koyarak Hoseok'un yanına gittim.

"Günayabildin sonunda Jimin Beyefendi"
Gülümsedim ve kafamı omzuna koydum.

"Uyumama izin vermediler ki yoksa daha çok uyurdum"

"Bende o şerefsizlerin gürültüsüne uyandım,ama sırf şu orospu çocuğu müdür diye susuyorum."

Telefonuma mesaj gelince kafamı Hoseok'dan kaldırdım ve gelen mesaja baktım.

"Çok az kaldı Park Jimin,yaptıklarınızı ödemeye çok az kaldı..."

Test Me // JIKOOKKde žijí příběhy. Začni objevovat