Sabah kalktıktan sonra yatakta biraz daha gözlerim açık tavanı seyrettim.Telefonum alındı,bilgisayarımı da yasak konuldu.Sıkılıp kalktığımda yanımdaki şifonyerde duran toka ile saçlarımı topuz yapıp aşağı indim.Evde sadece televizyon sesi geliyordu.Muhtemelen Anna, kahvaltısını ettikten sonra televizyonu kapatmayı unutmuştu.Arkadaşlarımı özlemiştim ve olanlardan hala haberleri yoktu.Evimizin hemen yanında oturmuyorlardı bu yüzden sadece okulda görüşebiliyorduk.Ancak şimdi yaz tatilinde olduğum için onlarla fazla görüşememiştim.Yukarı kata çıkarak, Anna'nın kapısını tıklattım.Hafif sıkıntılı bir ses ile gelmemi söyledi.Anna ile dünden beri konuşmamıştık.Bu arada babam bana tekrar sarılmıştı ve ben uyuyana kadar yanımda yatacağını belirtmişti.Bu beni mutlu etmişti çünkü babam, ilk defa bir baba gibi davranmıştı.Annem ise hala benimle konuşmuyordu,pekala yaptığım yanlıştı ancak uyuşturucuya da nasıl inandığını şaşırmıştım.Bana güvenmiyordu.

İçeriye girdiğimde, Anna'nın masanın üzerindeki külüstür bilgisayarında birşeyler ayarlamaya çalıştığını gördüm.Oflayarak konuşmaya başladı.

''Bu saçma şey yine bozuldu.Şuna bir baksana!'' dedi hafif sinirli bir tonda.

''Karşılığında birşey olmalı...'' dedim onaylamasını beklerken.

''Telefon hariç herşey.'' Pekala kızları o da arayıp davet edebilirdi.

''Madison ve Destiny?'' Gözlerini devirdikten sonra kelimeleri uzatarak ''Tamam,onları buraya çağırırım.'' dedi.Koşarak yanağını öptüğümde oda bana sarıldı.Sonra ise bilgisayarındaki sorunu biraz daha erteledim ve aşağı kahvaltı yapmaya indim.

''Sadece bir haftamız var.'' Madison sarı saçlarını arkasına atarak ofladı.Öndeki iki ayrık dişini göstererek gülümsedi.

''O zaman bu bir haftayı istediğimiz gibi geçirelim.'' O sırada Destiny, hala olayın etkisinde kalmış görünüyordu.

''Sen deli değilsin ki rehabilitasyona gidesin.'' Dar görüşlü arkadaşım şaşkınca sert yüz ifadesinden eser kalmamışçasına gözlerini büyülterek bana baktı.

''Sadece deliler mi gidiyor?'' diye kızgın bir şekilde sordu Madison Destiny'e.Kızgın olmasının en büyük sebeplerinden biri de abisinin geçtiğimiz yıl alkol komasından dolayı rehabilitasyona gitmiş olmasıydı.Durumu iyiye gidiyordu.

O sırada Anna merdivenlerden zıplayarak indi ve kızlara gülümseyerek ''Merhaba'' dedi.Kızlarda ona gülümsedikten sonra sohbetimize devam ettik.

Bu sayede Perşembe günü yani bir haftanın sonunda beni ziyaret edeceklerini söylediler.Heyecanlı değildim,üzgün değildim,orada başıma ne geleceğine dair içimde tuhaf bir korku vardı.

1 Hafta Sonra

Perşembe günü annem ve babam işlerinden izin almışlardı.Annemin yüzü hala asıktı ve babam da bana destek çıkıyordu.Bunu başaracağıma dair birkaç cümle mırıldanıyor, başarı öyküleri anlatıyordu.Hala evdeydik ve annem bana içinde kıyafetlerim olan bir çanta verdi.O sırada kızlarda gelmişti.Annemin yüzü asıldığı belliydi, hala kızlarda bir suç buluyordu.Kızları ve Anna'yı öptükten sonra arabaya bindim.Babam arabayı sürerken bir şarkı mırıldanıyor, annemse bir davayı inceliyordu.Yolu izlerken geçtiğimiz yerleri beynime kazıyordum.Büyük kapıdan içeri girdiğimizde ortamda bir sürü ağaç ve yeşil alan olduğunu fark ettim.

Arabadan indiğimde etrafımı inceledim.Bazıları sohbet ediyor,bazıları yanındaki hemşirelere bir şeyler anlatırken etrafı geziyordu.Koca binanın içine girdiğimizde içerideki koku kötüydü.Hastane gibi kokuyordu ancak ortam hiçte öyle gözükmüyordu.Bembeyaz merdivenlerden çıkarken annem buranın sahibinin bir arkadaşı olduğunu söyledi.Bir kapının önünde durduğumuzda annem kapıyı tıklattı sonra ise gülümseyerek içeri girdi.

''Thomas! Görmeyeli çok zaman oldu.'' Babamla el sıkıştıklarında Thomas'ın gözleri yüzümü inceledi.Beyaz uzun önlüğü ile işinin ehli bir insana benziyordu.Oturduğu koltuktan ayağa kalkarak yanıma yaklaştı.Koluma girerek gülümsedi.

''Sen de Megan olmalısın.''

''Louisa, ben Louisa denilmesini tercih ediyorum.'' Bir an somurttuğunda bozulduğunu anladım.Sonra koltuklara oturduk ve annem anlatmaya başladı.Bense oturmuş onları dinliyordum.Dudağımı ısırıp duymamaya çalıştım.Annem uyuşturucu içtiğimi söylemişti.Olmayan ve şu ana kadar görmediği birşeyi içtiğimi kendinden emin bir şekilde söylemişti.Babamsa benim gibi sessizdi.Thomas,uyuşturucunun zararlarından bahsederken sinirlenip bağırdım.

''Yeter! Ben uyuşturucu içmedim.'' Thomas ayağa kalkarak büyük adımlarla yanıma ulaştı.

''Tamam,tamam içmedin.'' dedi.Beni deli etmeye mi çalışıyordu?

Onu şimdiden sevmemiştim.

Sonunda uzun konuşmaları bittiğinde ayağa kalktık.Kalacağım odayı açtığında çantamı yatağa bıraktım.Babama sarılırken gözümden bir yaş düşmüştü.Annemede sarıldıktan sonra onlara el salladım.Kapıyı kapattıklarında bu beyaz renkli odada neler olabileceğini düşünmeye başladım.

''Sadece üç ay burada kalacağım.Sonra bitecek.'' diye mırıldandıktan sonra çantamdan katlanmış kıyafetleri çıkartarak önümdeki beyaz dikdörtgen dolaba yerleştirmeye başladım.

UmutsuzWhere stories live. Discover now