《Giriş》

24K 1K 291
                                    

"Bırakın lan beni!" diye beni kollarımdan tutarak sürükleyen adamların arasında çırpınıp durdum.

Hayır, bu gereksiz çırpınmanın hiçbir halta yaramayacağını biliyorum ama amacım farklı olduğu için rol gereği böyle yapmam gerekiyordu. Soldaki adama kasıtlı olarak çarpıp kemerine bağladığı anahtarı çaktırmadan alırken çırpınmaya devam ettim. Anahtarı ise hızla siyah eşofmanımı arka cebine atarken kimse durumu çakmasın diye ara sıra yerimde debeleniyordum.

Asi kişiliğim sağolsun buradan daha önce kaçmaya çalışmıştım, ve her şey planımda kusursuzdu ama beklemediğim birşey olmuş, çıkış kapısını tahmin ettiğim süreden daha geç bulmuştum, ki bu sürede de askerler gelip beni yine yakalamıştı.

Kolumdan sürüklemeye devam eden askerlerle birlikte, içinde doktorlar olan bir ameliyathaneye girdiğimizde buranın her zamanki aşı odası olmadığını fark ederek ürpermiştim. Odanın soğuk ve kasetli olması bir yana, bana burada ne yapacaklarını da düşünmüyor değilim.

Doktorların üzerinde ameliyat kıyafetleri gibi şeyler yoktu, ve bu durum benim için iyi mi kötü mü bilmiyordum. Ne yapabileceklerini bilmediğim için buna uygun hareketler sergileyemezdim ama belli ki ameliyat etmeyecekler veya bana dünyaya düşen bir uzaylı gemisinin içinden çıkan Marslı muamelesi uygulayarak organlarımı inceleyecekleri kesindi.

Ayrıca eşyalar ne kadar temiz olursa olsun yerler tozluydu ve kesinlikle burası steril bir ortam değildi. Ameliyat olmayacağım iyice kesinleşirken böyle bir ameliyathanede ne yapacaklarını kestirmem daha da zorlaşıyordu.

"Bağlayın." hoparlörden geldiği belli olan cızırtılı sesle birlikte kollarımdan tutan askerler beni sedyeye yönlendirdi. Bu sefer gerçekten kollarında çırpınsam da plastik kelepçelerle beni sedyeye bağlamayı başardılar.

Ben ardı ardına küfürlerimi sıralayıp bileklerimi çözmeye çalışsam da başarılı olamamıştım.

"Üzerinde metal şeyler varsa alıp buradan uzaklaştırın." diye hoparlörden gelen yeni bir emirle askerlerden biri bileğimdeki annemden kalan zincirli bilekliği ve saçlarımdaki tokayı alıp ceplerimi karıştırdı ve odadan dışarı çıktı.

Hoparlördeki cızırtılı kalın ses "Başlayın." dediğinde aklıma arka cebimdeki anahtar geldi. Metalleri alın dediğine göre kesinlikle benim için iyi sonuçlanmayacak bir şeydi ve arka cebimde hiç de minik olmayan metal anahtarın olması da üzerimdeki ironinin minik(!) bir kanıtıydı.

Cebimde anahtarların olduğunu söylemek, muhtemelen ölmekten daha iyi bir fikir olduğu kanısına varsam da doktorların koluma yaptığı iğneden sonra yarı uyku haline geçtiğim için bunu onlara söyleyemedim. Buna rağmen belli belirsiz mırıldanmalarım, kimsenin umrunda olmamıştı. Kısa bir an, beni buraya sürükleyen sarışın adamla göz göze gelsek de, o başını çevirerek diğer askerle odadan ayrılmıştı ve odada doktorlarla yalnız kalmama neden olmuştu.

Tüm vücudum öylesine uyuşmuştu ki, başıma bağlanan kabloları ve koluma giren iğneleri hissetsem de tepki veremiyordum. Zaten kısa bir süre sonra da üzerimdeki eller çekilmişti ve tüm kafalar monitörlere çevrilmişti.

Ardından dq başımdaki kablolardan gönderilen ufak çaplı elektrikle birlikte bedenimde kısa bir titreme oldu.

Ne olduysa işte tam o sırada olmuştu.

Belimdeki anahtardan etrafa öyle şiddetli bir enerji dalgası yayılmıştı ki vücudumdaki acıya rağmen lambaların patlama sesini çok net duyabiliyordum. Sarsılarak titreyen bedenimden daha ne olduğunu bile anlamadan içimden birşeyler kopmuş gibi hissettim ama beklediğimin aksine acıtmamış, rahatlamamı sağlamıştı. Odadan gelen gürültüler, düşen aletler, bedenler, ve patlayan monitorlerin sesleri geldi.

Hissettiğim rahatlamayla gözlerimi kırpıştırarak açarken geldiğim zamanın aksine karanlık bir odayla karşılamıştım. Etraftaki herşey, yıkılmış, parcalanmış, ve...

Ölmüştü.

Zaten zar zor direnen bilincim gördüğüm şeylerle tamamen kapanırken son duyduğum şey yüksek sesle öten alarmın tüm binada yankılanışıydı.

Sanırım mantığım ilk defa beni büyük bir hataya sürüklemişti, ama bu hatanın bedelini hayatımla ödeyeceğimi kim bilebilirdi ki?

Ben Rüya Denizci. Hayatını başka bir ülkede esir tutularak geçirmiş, tüm ailesini gözleri önünde kaybetmiş, on yıl süren savaş boyunca ne olduğunu bilemdiği ilaçlara maruz kalan ve genellikle mantığıyla karar veren bir kızım.

Peki buradan kaçmayı başardıktan sonra tuhaf güçlerimin olduğunu fark edersem?

Sanırım bu her şeyi değiştirir...

Rüya Askeri《Final》Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora