KISKANÇLIK

900 42 24
                                    

2 Ay Sonra...
Gözlerimi araladığım da güneş daha yeni doğuyordu.
Okullar daha yeni kapanmıştı ve ben hala sanki alarm varmış gibi okul saatinde uyanıyordum.
Evet, Alya öleli 2 ay olmuştu ve ben bu duruma yavaş yavaş alışmıştım. Hala onun yokluğunu hissediyordum ama ilk günler ki gibi zorluk çekmiyordum.
Bu 2 ay içinde kaderimizin belli olacağı sınava da girdik. Deren ve ben istediğimiz bölümlere girmeyi başardık ama Emre ve Berke ikinci tercih ettikleri bölümü kazandılar.
Üniversite için hepimiz fazlasıyla heyecanlıydık... Yeni arkadaşlıklar, Yeni öğretmenler,yeni bir ortam... Hepsi düşündükçe bizi daha da heyecanlandırıyordu.
Aynı üniversite de farklı bölümleri kazanmak bizim için mucize gibi bir şeydi çünkü okullarımızın ayrılacağından fazlasıyla emindik.
Tüm bunları düşünürken bir de üstüne reglimin başladığını hissettim.
-----
"Günaydın Sevgilim." Cümlesinden sonra Emrenin beni yanağımdan öpmesi beni gülümsetti.
"Günaydın." Diye karşılık verdim ı harfini uzatarak.
Ardından Derenin sesi duyuldu.
"Bu güzel kahvaltıyı neye borçluyuz beyler?"
"Yapsak suç yapmasak suç." Dedi Berke.
Deren hafif kaşlarını çattı ama bunu kızdığın da değil de kızmış gibi yapmaya çalıştığın da yapardı.
Zilin çaldığını duyduğum da hızla kapıya doğru koştum. Gelen Bartuydu.
Tabi ben size Bartudan bahsetmedim.
Bartu, Geçtiğimiz Bu 2 ayda hayatımıza giren bizden 2 yaş büyük bir arkadaşımızdı. Emre her ne kadar benden hoşlandığını düşünse de ben buna katılmıyordum biz Bartuyla çok yakın 2 arkadaştık ve aramızda asla böyle bir şey olamazdı. En azından benim için olamazdı.
Bartuyu görünce yüzüm de kocaman bir gülümseme belirdi ve "Hoşgeldin." dedim. "Hoşbuldum." dedi ve içeri girdi.
Bartu Mutfağa girdiği an Emre'nin yüzünün düştüğünü gördüm. Onu böyle görmek en çok beni üzerdi ama gerçekten zannettiği gibi bir şey yoktu.
"Günaydın Millet." Bartu bu sabah her zaman olduğundan daha neşeliydi.
Deren ve Berke de "Günaydın." dediler ama Emre'den ses çıkmamıştı zaten aksini beklemek bir hataydı. Emre Bartu'dan hiç hazetmiyordu.
-----
"Bu kadar asma suratını."
"Sen beni bi kızla bu derece yakın görsen ne hissederdin acaba?"
"Alt tarafı bazen buluşup dışarıda bir şeyler yiyip içiyoruz. Neden bu kadar abarttığını anlamıyorum. Kıskanılacak şey vardır,kıskanılmayacak şey vardır ve sen şuan 2.şıkka uygunsun."
"Ben mi abartıyorum? Ara sıra gelip sana gerçek olmayan dertlerini anlatıyor ve sende teselli etmek amaçlı elini kolunu tutuyorsun,sarılıyorsun bilmem ne."
"Adı üstünde teselli amaçlı."
"Ben anlamam teselli meselli. İlla birini teselli etmek istiyorsan ben burada ne güne duruyorum?"
Güldüm.
"Allah Allah senin ne derdin varmış acaba?"
"Derdim sensin. Sen ve o ismini bile ağzıma almak istemediğim şahıs."
"Tamam o zaman gel seni de teselli edeyim." diyip güldüm ve onun söylediklerine gönderme amaçlı elini kolunu tuttum.
"İşi dalgaya almasan olmaz zaten."
"Ben işi değil seni dalgaya alıyorum."
Somurttu. Ben lavaboya doğru ilerlerken arkamdan hala "Yok teselliymiş yok bilmem ne." cümlelerini duyuyordum.
-----
Deren'den.
Bize en yakın alışveriş merkezinin önünde durduk.
"Neden buradayız?"
"Farkındaysan seninle bayadır ayrı takılmıyoruz ve buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum." Dedim Berkeye.
Yüzüne şaşkın bir ifade yerleştirdi. Ya da bana öyle gelmişti,bilmiyordum.
1 saat sonra...
"Şuraya da girelim mi?"
"Sen gir ben bir su alıp geleyim 1 saattir dilim dışarı da rampadan çıkan köpekler gibi dolaşıyorum zaten."
"Olmaz,kıyafet seçimlerim de seninde fikirlerin önemli. Sana çirkin gözükmek istemiyorum."
"Ama ben seni her halinle seviyorum." diyip dudaklarıma çok küçük ve kısa süren bir öpücük kondurdu.
"Bunları sırf kaçmak için söylüyorsun. Yalancısın."
"Değilim."
"Evet öylesin."
"Hayır değilim."
Onunla inatlaşmayı seviyordum. Onunlayken her şeyi yapmayı seviyordum. Onunla kavga etmek bile güzeldi. O çok başkaydı... Ve ben onu gerçekten seviyordum.
-----
Yağmur'dan.
Tek başıma dışarıdaydım. Bunu her hafta düzenli olarak yapıyorum çünkü bana fazlasıyla iyi geliyor. Şans eseri oturduğum kafe de Bartuya rastladım. Benim karşıma oturdu ve bir süre konuştuk.
"Eğer yakalanırsak Emre yanlış anlar. Acaba aramıza mesafe mi koysak?"
"Emre hayatımda ki tüm erkeklere karşı böyle yani sadece sana olan bir şey değil."
"Bana nasıl baktığını gördüm. Seni gerçekten seviyor olmalı ki seni kaybetmekten çok korkuyor."
Gülümsedim.
"Bende onu çok seviyorum zaten."
Bartu'nun yüzü soldu ama belli etmemek istercesine konuyu değiştirip "Bir şeyler içmek ister misin?" Diye sordu.
"Muzlu Milkshake'e asla hayır demeyeceğimi biliyorsun."
"Tabii ki de." Dedikten sonra gözünü kırptı.
-----
1 gün sonra.
Emre yine kıskançlık krizleri geçiriyordu.
"Hadi dün kahvaltıya geldi onu anladım. Bugün niye geliyor peki? İstersen yatılıya da gelsin tam olsun."
"Gerçekten bazen çok saçmalıyorsun. Ya ben arkadaşımı eve çağıramayacak mıyım? Sen Pelini çağırdığın zaman ben böyle kıskançlıklar yapmıyorum. Ve asla da yapmam çünkü onun senin arkadaşın olduğunu biliyorum."
"Evet çünkü Pelin benim gerçekten yakın olduğum bir arkadaşım ama Bartu ve sen öyle değilsiniz. Arada ki fark bu anladın mı şimdi? Sen onu arkadaşın olarak görüyorsun evet ama o öyle görmüyor."
"Ya nereden biliyorsun acaba? Onun duygularını ondan iyi bilemezsin." Dediğim de tam cevap vermek için ağzını araladığında kapıya tıklama sesi duyuldu.
Kapıyı açtığımda Bartu gülümseyerek bana baktı. Maalesef ben ona bu durumda sadece gülümsemeye çalıştım ama pek beceremedim. Anlamış olacak ki içeri geçtiğinde beni soru yağmuruna tuttu.
Ben daha hiçbirine cevap veremezken Emre konuya bodoslama atladı.
"Sende bu aralar Yağmurun evine bayağı bir gelir oldun Bartucuğum."
Daha fazla bir şey söylememesi için içimden dua ediyordum.
"Yoo,bence gayet normal geliyorum. Ayrıca Yağmur benim çok yakın arkadaşım Emreciğim."
"Demek öyle." dedikten sonra sinirden gülmeye başladı. Ama bu gülmesi pek uzun sürmedi ve olayın fitilini ateşleyecek sözler söylemeye başladı.
"Bana bak lan, Seni bi daha Yağmurun yanında görürsem var ya."
Bu sefer Bartu sinirden gülmeye başladı. Ben ikisini de Allaha emanet ederek koşarak uzaklaşmak istedim.
"Beni bir daha Yağmurun yanında görürsen nolur?" diyip Emrenin üzerine yürümeye başladı. Ateşe körükle gidiyordu.
"Bu olur işte." Emre bu cümleden sonra Bartuya çok sert bir kafa geçirdi. Anında çığlık attım. Koşarak yanlarına gittim ve "Saçmalama Emre!" Diye bağırdım. Bartunun'da karşılık verdiğini görünce olayın daha da kötüye gittiğini anladım.
"Ya yapmayın delirdiniz mi siz!" Diye bağırdım.
"Delirdim Evet." Diye cevap verdi Emre.
Onları ayırmaya çalışırken daha çok birbirlerine giriyorlardı resmen. Uzun uğraşlar sonucu ikisini de bırakıp yüzlerine baktım. Bartunun sağ kaşı patlamıştı ve burnu kanıyordu. Emrenin ise burnu ve dudağının kenarı.
Zar zor güçlükle onları ayırdığım da Bartuyu evden gönderdim. Ve Emrenin yanına gittim.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun? İyice delirdin sen böyle birisi değildin. Ne oluyor sana?!"
Cevap vermedi.
"Sana soruyorum!"
Gözlerimi tekrar kanayan yerlerine çevirdim. Dudağının kenarında ki kanlar nasıl oldu bilmiyorum ama dudaklarına bulaşmıştı.
Onları öpmek istiyorum
diye geçirdim içimden.
Ve hiç düşünmeden onları yavaş ve çok yumuşak bir şekilde öptüm.
Bu hoşuna gitmiş olacak ki güldü.
"Acıyor mu?"
"Artık acımıyor. Sen öpünce geçti. İlacı buymuş."

Bir kaç saat sonra Emre gitmişti. Deren geldiğinde ona tüm olanları anlattım.
"Keşke Berke de benim için birilerini dövse ama o anca benden kurtulmak için su bahane eder."
Bir süre lafladıktan sonra saatin ne kadar geç olduğunu farkedip uyuduk.

Ertesi Gün.
Emreyle buluşmak için evden çıktığımda içimde garip bir şey vardı. Bu duyguyu tarif etmek ve anlamak imkansızdı.
Emreyle buluşacağımız yere geldiğimde onun beni beklediğini gördüm.
Tam Emre'nin yanına gidecekken birisi çok büyük bir hızla koluma çarpıp geçti.
Hızla kafamı o yöne çevirdiğim de arkasına dönmüş bir erkek gördüm.
"Keşke biraz yavaş olmayı denesen!" Diye bağırdığım da o da benim gibi bir hızla döndüğünde yüzünü gördüm.
Ve sabahtan beri hissettiğim o duygu bir nebze olsun geçmemişken kalbim çok büyük bir hızla atmaya başladı.
Onu gördüm.
O, karşımda duruyordu.
Duygularımı kontrol edemezken tam da o an ölmeyi istedim...
BÖLÜM SONU!
Size verdiğim sözü tuttum ve yeni bölümü yazdım.  1,5 - 2 yıldır yazmıyordum ve aslında baya özlediğimi farkettim. Saat gecenin bir yarısı ama sizlere bu bölümü borçluydum çok güzel mesajlar aldım❤️ Hikayeye devam etmemi isteyen çok kişi oldu. Aslında bu bölüm çok sıradan geçti pek olay yapmadım ama sonunu gerçekten heyecanlı bitirdiğimi düşünüyorum. Sizce Yağmur kimi gördü tahminleri alalım 👇🏻 Yeni Bölümü En Kısa Süre de yazmaya çalışıcam❤️
Ve son olarak buraya kadar okuyup zaman ayırdığınız için teşekkürler❤️❤️❤️

LİSELİ AŞIKLAR 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin