Başlıyoruz...

16.7K 1K 540
                                    

Herkese Selam... :)

Öncelikle hepinize İyi Bayramlar dilerim... :) Umarım hepiniz sevdiklerinizle harika bir bayram geçirirsiniz. (Valla hiç aklımda yoktu ama sırf Bayram kutlaması yapayım diye bahane edip kısa bir alıntı ekleyeceğim buraya.)  

Hepinizi inanın çok özledim... Hayatımın en güzel zamanları burada geçiyormuş, onu da fark etmiş oldum.  Demek insan çok özleyince de deliye bağlıyormuş (Karan geldi aklıma ahahah) 

Yeni hikayemiz Anka'ya 6  Ağustos Pazartesi günü başlıyoruz. (Çığlıkları duydum! :)) )

(Daha önce Temmuz demiştik ama yaz yoğunluğu nedeniyle okuyucular!! (kim oldukları kendini belli etsin :)) ) Ağustos'a alalım dediler, ben de kabul ettim. Hem Pazartesi sendromunu da aradan çıkaralım dedik.) Hadi herkese hayırlı uğurlu olsun. :)) 

Bildiğiniz gibi Anka'yı kızağa çekmiştim, nihayet olgunlaşıp meyvesini vermeye başlıyor. Hep beraber umarım keyifli zamanlar geçiririz.

Hepinizi çok seviyorum... Tüm yüreğimden gelen kocaman sevgiler hepinize...


ALINTI   



Osman baba sessizce Leyla'yı dinlemeye devam ederken kadın mavi buruk gözlerini adamın koyu kahve gözlerine dikti.

"Onu koruyun. Lütfen... Sacit bey sizin her şeyi yapabileceğinizi söyledi. Soyadını değiştirin. Ona yeni bir hayat verin. Kimse varlığını bilmesin. Mutlu, güvenli bir hayatı olsun... Bunun zor olacağını biliyorum. Sacit bey, Selin'in yaşadıkları yüzünden travmaları olduğunu ve tedavi olması gerektiğini söyledi. Dosyasını bana verdi..."

Kanepenin koluyla kendi arasında sıkışmış çantasına uzanmak için hafifçe döndü. Titreyen parmaklarla çantasının fermuarını açarak içinden naylon bir dosya çıkardı ve Osman baba'ya uzattı.

"Dosyanın başka kopyası yok. Hepsini yok etti Sacit bey. Selin'in şimdiye kadar yaşadıkları ve tedavileri bu dosyada."



"Bu geceki nöbetçi hemşireyi çağıracağım Selin'e bakması için. Siz vedalaştıktan sonra Cemal seni arabayla istediğin yere bırakır. Eğer fırsat bulursan Sacit'le bana haber ulaştırırsın. Olur da Sacit'ten haber alamazsam..." bir an duraksayarak buruk bir yüzle baktı Leyla'ya ve onun yerine Leyla tamamladı sözlerini. "...Hayatta olmadığımı anlamış olursunuz..."


***


"Hiç kimsen yok! Kimsesizsin! Seni buradan kurtaracak kimse yok ve ben sıkılana kadar senin posanı çıkaracağım! Yavaş yavaş bu yalnızlıkta aklını kaybedeceksin. Az beslenerek ve tek bir gün güneşi görmeden bu karanlıkta solup gideceksin. Tek bir kurtuluş umudun yok! Son günlerini iyi geçirmek istiyorsan o diline hakim olacaksın yoksa seni doğduğuna pişman ederim!"


Kız, adamı hayal kırıklığına uğratmayarak yine geri adım atmadı. Dik dik adama baktı ve küçümseyen bakışlar, alaycı bir gülümseme eşliğinde alçak bir sesle karşılık verdi.

"Haklısın kimsesizim... Ancak unuttuğun bir şeyi hatırlatayım sana. Kimsesizliğin bir çok dezavantajı vardır... Seni koruyacak kimse yoktur. İhtiyaç duyduğunda kimse yanında olmaz. Korunamazsın.. Tıpkı şu anda benim olduğum gibi korunmasız kalakalırsın. Her şeyle tek başına başa çıkmaya çalışırsın.... Herkes seni parçalamaya çalışır... Hayatla hep tek başına mücadele içindesindir... Ama biliyor musun, kimsesizliğin tek bir avantajı vardır ki; biraz evvel saydığım her şeyi koca bir sıfıra dönüştürür... Kimsesizliğin tek bir avantajı vardır... Kimsesiz birini hiç bir şeyle tehdit edemezsin! İstediğini ona yaptıramazsın! Kimsesiz birinin zayıf noktası yoktur! Tıpkı hiç bir şeyi olmadığı gibi! Kimseye boğun eğmez kimsesiz biri! Çünkü o kimsesizdir, kaybedecek hiç bir şeyi yoktur..."

Öyle kararlı bakışlarla bakıyordu ki; adam kızın her bir kelimesiyle sarsılıyor ancak onun fark edebileceği hiç bir tepki vermiyordu. Kız her geçen gün muammasını adamın içinde büyütüyordu ve onun için artık kız aydınlanması gereken bir gizdi. Tıpkı çözülemeyen bir bulmacanın cevabını bulmaya çalışmak kadar tahrik ediciydi. Genç kız adamın aklından geçenlerden habersiz, keskin mavi gözlerini, kendisine bakan kısılmış gözlere saplarcasına dikmişti. Tıslar gibi son kelimelerini sarf ediyordu o sırada.

"Canından başka! Sahip olduğum tek şey canım... Almak mı istiyorsun? Al! Umurumda bile değil! Benden canımdan başka hiç bir şey alamazsın sen!"  

ANKA (KAPAK!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin