Efendi Bey Richard

43 12 25
                                    


 "Kı-kıymetlimisss!" 

Çalının ardından duyuluyormuş bu ses. Richard adım adım sese yaklaşırken elindeki yüzüğü tutup içinden Ayetel Kür-si okumaya başlamış. Çünkü çalı içinde biri olamayacak kadar küçük imiş. Her Ayetel Kür-si okuyuşunda yüzük daha çok parlamış. Yüzük parladıkça da çalının kıpırdadığını görür oluş Richard. 


" Sen de kimsin! Derhal çık ortaya! Bak oyun edersen bana acımam, baltayı alır kafanı yararım!" Çalıdaki mahluk Richard'ın titreyen sesinden korkacak ki çıkartıvermiş başını dışarıya. Yalvara yalvara çıkmış çalının dışına.


"Efendimiss, bise zarar vermeyin! Nolur acıyın bise!" diye enikleyerek Richard'ın ayaklarına kapanmış tuhaf yaratık. Erciş bücüş gövdesinde sayılabilirmiş kemikleri. Ne eti varmış ne de lifi, sadece bir kemik bir de deri. Üstelik çarık çürük dişleri ve kocaman pörsül pörtlek mavi gözleriyle ürkütücüden çok mide bulandırıcı imiş. 


"Sen de nesin böyle? Yoksa bir ecinni misin be çirkin mahluk!" diyebilmiş bizim Richard. Tabi ayaklarına kapanan bu çirkin canlıya tekme atmayı da ihmal etmemiş. Yaşlı Fiko bile şahlanmış bu çirkin yaratığı görünce.


"Biss Kollum efendimiss! Siz yüsüğü, kıymetlimisi bise getirdinisss! Onu bise mi vereceksinis! Kıymetlimisi getirdinisss." Adının Kollum olduğunu söyleyen yaratık iki üç tel salkım saçı olan kel başını mutlulukla sallayarak dans ediyormuş.


"Ne kıymetlisi, ne efendisi! Kollum mudur bollum mu nedir Fesuphanallah! Ata yadigarı o. Hem şu tipe bak ya! Hikayeleri mi karıştırdın naptın sen? Git bir dişlerini fırçala valla, öhh öhöö! Kollum, bacaklım ne koku bu böyle?" Kollum'un buram buram kötü koku tüten ağzından burnunu kollarken söyleyivermiş bunu. "Yav bırak Kollum imiş mollum imiş, yahu bildiğimiz ejderha gibi ağzından duman soluyorsun be! Dur bakiyim heybemde naneli polo olacaktı, valla gitme bir yere senin yüzünden orta çağda ozon tabakasında delik açılacak!"

 Dediği gibi yapmış, çantasından naneli ne bulduysa tıkmış Kollum'un  ağzına. Garibim Kollum ise ses etmemiş, tiksine tiksine yemiş şekerleri.


"Yaradan aşkına bu kadar çakma olunur mu hiç? Utanmasan daha demin şuradan hobbit geçti arka taraf da ayrık vadi dersin sen şimdi. Hatta beni de mordor'a kestirmeden götürmeye kalkarsın belki. Yapılır mı ama böyle terbiyesizlik? Bak adam yıllarını vermiş yazmış hikayeyi sen şimdi iki dakikada Kollum diye gez ortada, ayıp ayıp. Annen baban yok mu senin? Hem böyle ıssız bir kumsalda tek başına ne yapıyorsun sen? Hee anladım sen yüzüğü gördün peşime düştün dimi?" Richard un sözlerini mazlum mazlum dinlemiş Kollum. Alt dudağını büzmüş, ağlar gibi yapıp yamacına oturmuş. "Ay ama ben sana kızamam ki? Ya Allah'ını seversen şu sıfata kızarsam vicdan azabı çekerim ki ben!" Diyerek başını okşamış Kollum'un.


"Efendimiss, bizi seviyor!" deyince de ses etmemiş Richard. Adresini karıştırdı galiba yanlış hikayeye geldi diyerek ateş yakmış. Annesinin verdiği sarma dolu tencereyi ateşe koyup bir süre pişmesini beklemiş. O arada aklına bir fikir düşmüş.


"Kollum?"

"Söyleyin Efendimiss."


"Sen ejderhanın mahzenine kestirme yol biliyor olabilir misin?" 

"Biz bu diyarı avuçumusun içisi gibi biliriz efendim!"


"Bak ne diyeceğim," sarmalardan birini pişip pişmedi diye kontrol etmek için ağzına atmış. Ağzını şapırdatarak konuşmaya devam etmiş, "eğer sen beni, ejderhaya görünmeden mahzene sokarsan şu yüzüğü sana veririm. Ne dersin beni oraya sağa salim sokup anamın yanına prensesim ile döndürebilir misin?"


"Sizi oraya hemencecik götürebilirim! Ejderha Sımog sizi görmeden prensesi bile kurtarırıs oradan! Sonra kıymetlimisi bana verirsiniz ben de düğünde nikah şahidinis olurum! Kollum sizi oraya götürüp getirir! Sös Efendimiss!" Anlaşılan Kollum çok heyecanlanmıştı, neşeyle yerinde duramıyor, sağa sola koşup kıymetlimisss benim olacak diye çığlıklar atıyordu. Richard'ın kolunu çekiştirip "Hadi Efendimis, yola koyulalım haydi!" diyor yerinde duramıyordu.


"Dur bir patlama bakalım acelesi mi varmış, beşinci günün şafağında Gandalf gelir onunla devam ederiz," diyerek kendi kendine gülmüş. Komik olmadığını anlayınca bir altmış boyu ile dim dik durup, "O halde yarın sabah yolculuk başlıyor Kollum, bekle bizi Sımog bekle bizi prenses biz geliyoruz!" Deyivermiş.



Sözde Şövalye ve Ejderha MasalıWhere stories live. Discover now