Rich On The Bich

87 14 45
                                    

 Asırlar ömürler evvel; goblinler, ifritler, periler ve cüceler insanlarla bir yaşar, ejderhalar prensesleri kalelere kilitler imiş. Çok eski zamanda pek de yakın bir mevkide kaf dağının da ötesinde kara duman soluyan akça ejderha; saçları altından, kirpikleri ok kaşları yaydan güzeller güzeli Abilik prensesini kaçırıp yerin yedi kat dibindeki bir mahzene kapatmış. Bütün Abilik halkı feryat figan prenseslerini geri isteseler de ejderha "Hö," demiş "huaaaaahh!" demiş prensesi geri vermemiş. Bunun üzerine kral dayanamamış seslenmiş halka:


"Ey gidi Abilik halkı ey! Kızım elden gideyeah, ejderha şerefsizlik yapiyeah! Her kim benim güzel kızımı ejderhanın mahzeninden kurtarır ise ona vereceğim altın, hemi de yedi bin kase!"


Kralın dedikleri ferman ferman yayılmış. Nice mert savaşçı bunu duyup mahzenin yolunu tutmuş. Ama kimseler geri dönememiş. Haftalar sonra bir ulak belirmiş Karamuratbenim köyünde. Bağıra çağıra seslenmiş halka,


"Ey gidi Karamuratbenim halkı! Duyduk duymadık demeyin, peperoni ile milkshake içmenin Abilik kralının güzeller güzeli kızı Prensesimizi ejderha kaçırmıştır. Onu mahzene atmıştır! Her kim olur da prensesi kurtarır ise ona altın, hemi de yedi bin kase!" 


Halkın en yamanı, en genci, saçları en dik, gözleri en ela tam bir bela Richard bu sözleri işitince "Oh oh, prenses. Oh oh,, para, oh oh şan şöhret!" demesin mi! Uzun tozlu peleriniyle kalabalığın arasından sıvışıp evine gelmiş. İçeri girip annesine seslenmiş.


"Ana ana, ejderha ile vuruşmaya giderim ana! Prenses var işin ucunda. Bir de para, hemi de yedi bin kase ana!" 


"Benim aslan yürekli Richard'ım! Ey oğulum, evimin direği, gönlümün kuzusu! Sen de gidersen ne eylerim ben bu evde, olmaz! Hem daha sikke gününde kim açacak bana poğaça?" Reddedince annesi Richard göğsünü kabartıp başlamış söze!


"Ey anam! Şu endamıma bak sen bir kere!" Bir altmış boy ile anca parmak ucunda, ağır bir balta alınca eline anca kırk beş kilo! " Gideceğim ve döneceğim! Sana gelin getireceğim. Kim bilir belki üstüne kral da olurum." 

Allem etmiş kullem etmiş annesini ikna etmiş Richard. Tam kapıdan çıkarken annesi oğluna seslenmiş.


"Aslan yürekli Richard'ım! Oğlum, madem gideceksin, gel al bu baltayı. Atandan yadigar sana. Şu keseyi de sok koynuna, şu cevşeni de as boynuna, giy sığır derisinden şu zırhı da, hatta terlersin sen sırtına da şu havluyu sokayım..." Annesi askere yollar gibi hazır etmiş oğlunu. " Babandan yadigâr şu yüzüğü de al ey oğlum. İçinde Ayetel Kür-si yazar. Onu ateşe tutunca okunur olur. Bunu yedi kere okursan bela musibetler uzak durur senden. Ama sakın takma parmağa! Çalmaya kalkarlar bak altından o da!"


Sonunda bitmiş annenin nasihatları. Saçları kirpi gibi dikmiş Richard, babasından yadigar emanetleri de almış yanına, atlamış siyah atına. Yaşlı Fiko dermiş beygirine, altın eğer takmış, kuşağını sıkı sıkıya bağlamış, "deh!" diye bağırmış. Karamuratbenim köyünden yolcu, ejderhanın mahzenine doğru uzun bir yolculuğa başlamış. Soran olursa da kendini baltalı şövalye olarak tanıtacakmış. 


 Boynunda cevşeni, buram buram tabakhane kokan  zırhının sol cebinde yüzük ile gitmiş de gitmiş. Dereler aşmış, bir kumsala varmış. Beygiri Yaşlı Fiko "yeter la! Bu da can iki dakika dinlenelim patlıcan," der gibi kişneyince Richard atını sağa çekip oturmuş bir kayaya. Çarığına dolan kumları silkelerken ne olsa beğenirsiniz? Çın diye bir ses işitmiş. Yüzüğü cebinden düşüp kayadan sekmiş. Yarısı kuma batınca anca durabilmiş. Yerden yüzüğü alan Richard, besmeleyle tekbir getirmiş. Tam yine cebine koyacakken arkadaki çalıdan sesler işitmiş, Yaşlı Fiko da korkuyla kişneyince "Amanın!" diyerek baltasına sarılmış. Yüzünü çalıya dönüp; 


"Kim var orada!" diye adeta kükremiş.


Tiz bir ses işitmiş ardından, şaşkınlıkla indirmiş baltasını. Bu boğuk tiz ses ne mi demiş?

"Kıyymettlimisss..."





Sözde Şövalye ve Ejderha MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin