5.Bölüm: Geçmişin Yarattığı İzler

En başından başla
                                    

"Ama Hazım Bey sizi hep oğlu gibi gördü ve eğer onun sizi büyütmesini bir borç bildiğinizi duyarsa çok üzülür Yağız Bey."

"Dediğim gibi siz bu işe karışmayın."

Oysa genç adam da onu babası olarak görüyordu. Hayatında hiçkimseden görmediği sevgiyi belli etmese de bu adamdan görmüştü. Onu kendi çocuklarından asla ayırmamıştı. Ama Yağız yine de ona borçluydu. Her ne kadar Hazım Bey'den ilgi görmüş olsa da evin diğer bireyleri onu asla aralarına almamışlardı. Daha on yedi yaşında o eve geldiğinde tek elini tutan Hazım Bey olmuştu. Bu yüzden Hazım Bey'e borçlu hissediyordu kendini. Bunu ona hissettirenler ise evdeki diğer kişilerdi elbette. Genç adam, o eve ilk geldiğinde de bunu hissettiği için asla hiçbir şeyin karşılıksız yapılmasını istememişti. Daha o zaman bile kararı aynıydı. Onu büyüten adama borcunu misliyle ödeyecekti.

***
2 Hafta Önce

Hazan

"Deniz iyi misin?"

"Aaaa! Karnıma bir ağrı saplandı. Çok fena!"

Hazan ambulansı ararken, Deniz'in annesi endişeli gözlerle oğluna bakıyordu.

"Allah, Allah! Ne oldu bu çocuğa birden bire. Kızım Hazan seni de çağırdık öyle alelacele. Ama işte görüyorsun."

"Ben dedim size kızı çağırmayın diye. Bir karın ağrısı. Aaaa! Ama bu kadar çok ağrıması garip. Ufff! Biz çağıramıyor muyduk ambulansı."

"Aman Deniz. Şu haline bak. Acıdan kıvranıyorsun. Geldiğim iyi oldu. Ambulans da yoldaymış."

***
Doğa

Acile gelen hastanın alarmıyla yattığı sedyeden hızlıca kalktı. Koşarak girişe yöneldiğinde ambulans da gelmişti. Çıkartılan hastanın yanında bulunan annesi aceleci sorular yöneltiyordu Doğa'ya.

"Kızım, bu birden yığıldı kaldı yere, karnım ağrıyor diye. Ne oldu anlamadık? Birden kıvranmaya başladı. İyileşecek değil mi? Acil bir şey yoktur değil mi kızım?"

"Tetkikler yapıldıktan sonra size net bir cevap vermeyi umuyorum. Ama şimdi izin verin işimi yapayım. Nedir durum?" diyerek bakışlarını ambulanstaki görevlilere kilitledi.

"Deniz Ersin. Cinsiyeti erkek. 24 yaşında. Saat dokuz civarında şiddetli karın ağrısı başlamış. Durumu stabil."

"Hemen ultrasona alalım."

"Bir ağrı kesici verseydiniz ya! Ağrıdan ölüyorum burada."

"Eğer ağrını kesersek sıkıntının nerede olduğunu anlayamayız Deniz. Şimdi birazcık daha sabret hemen halleşelim işimizi." Genç adam, evet anlamında başını sallarken hep beraber içeri girdiler.

Doğa yanlarından biraz uzaklaşarak hemşireye yöneldi. Bir kaç kan tahlili istedi ve yeniden saniyeler sonra hastasının yanına gitti. Belki de bu gelen hasta kardeşine ilaç olabilirdi. Bu yaptığının bencillikten başka açıklaması olmasa da dünyadaki değer verdiği tek kişiyi kaybedemezdi Doğa.

***

     Hazan, yattığı yataktan doğrulmaya çalıştı. Artık iyice bulanık görünen odaya bakarken tekrardan yatağa oturdu yavaşça. Bu eve geleli tam bir hafta olmuştu. Bir haftadır ne Yağız'ı dinlemiş ne de kaçma girişimlerine son vermişti. Her denemesinde yakalansa da son birkaç gündür hiçbir vukuat çıkarmamaya çalışıyordu. Çünkü artık Yağız'ın kaçta evden çıktığını, kaçta geldiğini ve her saat başında nerde ve ne yapıyor olabileceğini biliyordu. Her şeyini bildiği adamı belli saatlerle ve doğru hareketlerle alt edebilirdi. Son kaçışı başarı olacaktı. Bundan emindi. Ama bir hafta da değişmeyen şeylerin yanı sıra Yağız'a olan tavrı değişmişti. Genç adam onda asla kötü bir imaj çizmemişti. Aksine bazen duyduklarının bir yalandan ibaret olup olmayacağını düşünüyordu genç kadın. Ama sonra aklına Yağız'ın sözleri ve o adamı nasıl öldürdüğü geliyordu aklına. Tekrardan midesine kramplar girerken Yağız'ın ona karşı tavırlarını düşündü. Genç adamın tek istediği kendini Hazan'a dinletebilmekti. Fakat Hazan inatla onu dinlemiyordu. Onun bu işi neden yaptığını ya da neden yapmak zorunda kaldığını öğrenmek istemiyordu. Sonuçta bu işi yapıyordu ve bu katlanılamaz bir şeydi. Genç kadın, katilliğin hiçbir şekilde açıklanamayacağını düşünüyordu ve Yağız bunu para ile yapıyordu. Aklına mantıklı bir açıklama gelmiyordu Hazan'ın.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin