"Anne?" Jimin yanındakine gözlerini kısarak baktı "Daha geçen ay eve aldığım bira- AH!"
"Ehehehe.." Jimin'e çaktırmadan bir çimdik atan kadın gülmeye devam ederken genci mutfağa doğru sürüklemekteydi.
Yoongi gözlerini kırpıştırarak mutfağa giren iki kişiye baktı.
Şanslı mıydı?
Yoksa.. şanssız mı?
---
"Ne yapıyorsun anne?"
"Şşşşt.." Orta yaşlardaki bayan kapıya doğru bir bakış attıktan sonra sinirli bir şekilde gence döndü "Neden çocuğa böyle davranıyorsun?!"
"B-ben mi?" Jimin şaşkın bir şekilde kendisini gösterdi "Nasıl davranıyormuşum?!"
"Biraz ilgilensene! Bak sonra kaçarsa çok pişman olursun!"
"P-piişma- Anne sen iyi misin? Burada çocuğunun arka tarafı tehlikede!"
"YAH!" Orta yaşlardaki kadın kızarmış suratı ile gencin kafasına vurdu "Ne biçim konuşuyorsun sen?!"
"Hyungu seviyoru- Yani.." Jimin birden bire ağzından çıkan şey ile kıpkırmızı olduğunu hissetti "Yanlış şeyler düşünme tamam mı!"
"Tabi oğluşum.." Jimin yanaklarını çeken kadına tuhaf bir şekilde baktı "Ben seni hiçbir şey için zorlamıyorum.. Ben sana git çocuğa sevimlilikler yap demiyorum.. Yemek yap besle evine al demiyorum.. Yunan heykeli gibi maşallah Allah oğluma bağışlasın.. demiyorum.. Beni biliyorsun oğlum.. Her şeyi senin için istiyorum.. Yoksa çocuğun kolundaki rolexten banane? Ben çocuğumun kolunda olsun istiyorum... Yoksa çocuk sana,evine alıp baş köşeye koyup izleyecekmiş gibi bakmış önemli mi?"
"P-peki.." Jimin elindeki biralar ile karşısındakinin söyledikleri şeyleri sindirmeye çalışmaktaydı "Ne oldu yani şimdi?"
"Yah!" Jimin yeniden kafasına bir tokat yemişti "Biraz cilve yap serseri!"
---
"Biran hyung.."
"Teşekkürler.."
Yoongi filme dalmış bakışlarını çekmeden gencin uzattığı birayı aldığında Jimin annesine bir bakış attı. Annesi ona kaş göz yapmaya başladığında Jimin sesini temizledi.
"Öhöm.. Hyung? Günün nasıl geçti?"
Yoongi bir saniyeliğine durup kıstığı bakışları ile gence döndü.
"Jimin.. Bütün gün birlikteydik?"
"Ehehehe.." Jimin ensesini kaşıdı "Dans akademisini nasıl buldun?"
"Yorucu ve pis kokulu.." Yoongi birasından bir yudum aldıktan sonra yamuk gülümsemesini sundu "Yine de manzara güzeldi.."
Jimin annesine döndüğünde karşısındakinin yine kaş göz yaptığını gördü ve kolları ile 'daha ne konuşayım?!' işareti yaptıktan sonra yeniden sesini temizledi.
"Öhöm.. Hyung?"
"Efendim Jimin?"
"Evlenmeyi düşünüyor musun?"
Yoongi yeniden bir saniye durup hızla Jimin'e döndüğünde genç far gören tavşan gibi kalmıştı.
Yoongi hala anlamsız bakışları ile karşısındakine bakmaktaydı.
"Yani.." Jimin açıklama yapması gerektiğini düşündü "Yaşın geçiyor ya hani.. Sahi.. Kaç yaşında oldun sen?" Jimin hızla konuyu değiştirmeye çalıştığında Yoongi konuyu ciddiye almıştı.
"26.. Sence.. Yaşlandım mı?"
Harika
Yine bir kriz başlangıcı.. diye fısıldadı içinden Jimin.
"H-hayır! Yani.. Kesinlikle yaşlı değilsin! Sadece merak ettim işte.."
"Yaşlandım mı ben?"
Yoongi kendi kendine dalgınca söylendiğinde orta yaşlardaki kadın yeniden söylenmeye başlamıştı.
(yine başlıyoruz ahddskjds)
"Yok oğlum.. Olur mu öyle şey? Şu yakışıklı yüzüne bak! Yanlış anlama.. Ben yanakların çökmeye başlamış demiyorum.. Şu damarlı kollarına bir bak.. Derin kemiklerine yapışmaya başlamış artık hücre yenilenmesi bile yaşamıyorsun.. demiyorum.. Bu saatten sonra evlenecek kişiyi biraz zor bulursun da demiyorum.. Her şey kader kısmet oğlum.. Üzülme.. İllaki ev işlerinden anlayan birini bulursun.. Bulamazsın demiyorum.. Ama bulmak da zor oğlum.. Ah ahh.."
Jimin ağlamalı bakışları ile gözlerini kapattığında Yoongi ağzı açık bir şekilde kadına bakmaktaydı.
Orta yaşlardaki kadın sehpadaki tabakları hızla aldı ve esnedi.
"Ben artık yatayım.. Gençleri yalnız bırakayım.. İyi geceler oğlum"
Jimin hala ağlamalı bakışları ile yere eğdiği başından hafif araladığı gözleri ile mutfağa girdikten sonra hızla odasına giden kadına baktı.
"Yaşlandım mı?"
Jimin hala sayıklayan gence döndü.
Harika
"Saçmalamayı bırak hyung.." Küçük genç suratını buruşturdu "Biz genciz.. Hele sen! Benden bile küçük görünüyorsun! Tanrı aşkına.. Hiç aynaya baktın mı? Tenin gayet sağlıklı ve yüzün canlı.. Bir de benimkine bak! Nemlensin diye-"
Jimin konuşmaya devam edecekken Yoongi hızla yanına ışınlanmış ve genci koltuğa yatırmıştı.
Jimin nefesi kesilmişken kocaman olmuş gözleri ile panik halinde gence baktı.
"H-hyung.. N-ne yapıyorsun?"
Yoongi hiçbir şey demeden ciddi surat ifadesi ile gencin yüzüne bakmaya devam ediyordu.
Jimin de aynı pozisyonda korku dolu bakışları ile gence bakmaya devam ediyordu.
İki genç de bir süre öylece durduktan sonra Yoongi kaşlarını çatıp başını yana yatırdı.
"Aslında.. Cildin gayet sağlıklı görünüyor?"
"Yah!" Jimin bakışlarını kaçırdı "Cildimi incelemen için bu pozisyonda mı durmamız gerekiyor?"
Yoongi yamuk gülümsemesini sunup güldü ve yaklaşıp gencin dudaklarına kendininkileri hafifçe bastırıp geri çekildi.
Jimin donmuş bir şekilde karşısındakine bakarken Yoongi hafifçe gülümsedi.
"Dudakların da gayet iyi."
Jimin kaşlarını havaya kaldırdıktan sonra söylendi.
"Umarım.. incelemen b-bitmiştir.. hyung.."
Yoongi altındakine yamuk gülümsemesini sunduğunda Jimin sesli bir şekilde yutkundu ve içinden söylendi.