18. BÖLÜM

6.2K 519 59
                                    

Kırılacak  yeri kalmayan bir kalbe sahip olduğunuz gün,
İnsanlar size ya kalpsiz,
Ya da güçlü diyecek...

➡️ Katre-i Aşk Zamanı ⬅️🖤🖤🖤

'Ateş düştüğü yeri yakar.' derlerdi. Onların içinde de bir ateş vardı şimdi. Yüreklerini yakıp kül eden bu yangında ikisi de canlarını kaybetmişlerdi elbette.

Karşısında duran kadına bakıyordu kahverengiler. Öylesine alabora olmuştu ki yüreği nefes almaya bile çekinir olmuştu. Gözlerini kapattığında karşısında duran kadının yok olacağını düşündüğünden gözlerini bile kırpamıyor, karnındaki ağrıyı bile hissedemiyordu.

"Roşen?" adı çıktı dudakları arasından. Öylesine bir ses tonuyla konuşmuştu ki, bu tıpkı yıllar sonra tekrar görmeye başlayan bir körün ilk sevinci gibiydi.

Konuşmasıyla gözlerini ona diken Roşen ise kaygılı yüz ifadesini dondurmuştu. İfadesiz gözlerle bakıyordu arkadaşına.

"İyi misin?" diye sormuştu yeniden.

İrkildi Lerzan. Titreyen bacaklarına inat ayakta durmaya çalışması onu yorarken korkak bir ses tonuyla cevaplamıştı Roşen'i.

"İyiyim desem gidecek misin? Bırakacak mısın yine beni?"

Sustu Roşen. Dudaklarını birbirine bastırırken gözlerinin dolmaması için tırnaklarını avuçiçlerine saplamıştı.

"Konuş Roşen!" diye devam etti Lerzan. Artık tahammülü kalmamıştı. Ondan ayrı olmak karanlık bir dünyada yaşamakla eş değerdi.

"Ben çok özledim. Seni çok özledim!"
Bir anda boynuna dolanan kollarla sendeleyen Roşen, gözlerini kapattı. Aynı anda hıçkırarak ağlamaya başlamışlardı ikisi de.

Aylar sonra yine kokusunu duymuştu en yakın arkadaşının. Yüzünü Lerzan'ın omzuna gömerek ağlamaya devam ettiğinde kollarını da sarmıştı can yarasının bedenine.

"Ah Lerzan'ım!"

"Yokluğunu hissetmediğim tek bir günüm geçmedi Roşen."

"Yokluğunun acısını çekmediğim tek bir günüm geçmedi Lerzan'ım."

"Dur bakayım sana." diyen Lerzan geriye çekilerek arkadaşının yüzünü avuçları arasına almıştı. Yaşlı gözlerle çok özlediği yüzü incelerken nerede olduklarını dahi unutmuştu.

Elleri titriyorken gözyaşlarının art arda akmasını umursamadan gülümsemişti genç kadın.

"Rüyadayım sanki Roşen. Ne olur rüya olmasın bu. Sen gelmiş ol ve ben seni görmüş, sana sarılmış olayım ne olursun!"

Nefesi boğazında tıkılı kalmıştı Roşen'in. Nefes alamıyor, konuşamıyor, tebessüm bile edemiyordu. Nasıl olabilirdi bu? Bir insan nasıl böylesine sevilebilir, özlenebilirdi? Tarifi yoktu.

Şu dünyada her şeye bir cevabı olan Roşen, Lerzan'a olan bu sımsıkı bağı kelimelere döküpte anlatamazdı.
Hiç kardeşi olmamıştı. Çocukluğundan beri Lerzan'ı kardeşi gibi görmüş, canından saymıştı.

"Gebesin." diyebilmişti ağzını açtığında. Kehribarları ona sığınan kadının şiş karnına indiğinde derin bir nefes alma ihtiyacıyla tutuşmuş olsa da alamamıştı. Onların hayallerinden biri de aynı anda evlenip aynı zaman diliminde çocuk sahibi olmasıydı.

Lerzan'ın ışıl ışıl bakan gözleri mahcupça karardığında dudaklarını birbirine bastırarak başını öne eğmişti. Sanki suç işlemiş gibi...

KATRE-İ AŞK  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now