19.Bölüm:

8.9K 152 1
                                    

"Harry Sen iyi misin?" Yuktunup gözlerimi ona diktim. "Az önce söylediğim şey yüzünden mi huzursuz oldun?"

"Olivia, ailem cömert değil. Çünkü cömert olabilecek bir ailem yok." Sesindeki yumuşaklık fazlasıyla hüzünlüydü.

Harry'nin itirafı karşısında şaşırdım bunu beklememiştim. Hem kim beklerdi ki? O her zaman kendine güveniyordu, marka giyiniyordu, dünyanın en pahalı arabalarına ve en lüks eve sahipti. Yani hiç bir zaman kendini kimsesiz gibi göstermemiştir .Zengin bir aileden gelen şımarık ve egosu bazen tavan yapan şımarık biri olmuştu her zaman. Ya da bize öyle kabul mu ettirmişti? Harry'nin itirafı karşısında oldukça merak uyandırmıştı içimde. Ona sormak istediğim bir kaç sorum vardı ama bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum. Bana itiraf ederken o kadar zorlanmıştı ki, onu hiç böyle görmemiştim.

"Bunu başkası biliyor mu? Yani arkadaşların." dedim ağzımda istemeden bir soru kaçırdım.

Harry gözünü yoldan ayırmadan yutkunup derin bir nefes aldı.

Bir saniyeliğine bile gözünü kırpmıyordu. Ona söylediğim soru yüzünden mı yoksa bana ettiği itiraf yüzünden bu kadar gerilmişti. Harry'den bir cevap almamıştım. Onu fazla sıkmış olabilirdim bu yüzden sesimi dahi çıkarmadan arabadan dışarıyı seyretmeye başladım.

"Hayır"

Harry'nin tek kelimelik cevabı dikkatimi dağıtmıştı. Dışarıyı seyretmeyi kesip Harry'e baktım.

Yüzünde çözemediğim anlamsız bir ifade vardı.

Hiç bişey bilmiyordum ya da Harry'i çözmek zor olduğu için bilmiyordum. O her zaman eşsiz bir varlıktı. Hem bana bu kadar yakınken hemde bir o kadar da uzaktı. Bana karşı tek bu şekilde değildi o her zaman mesafe koyardı herkesle arasına okulda konuştuğu hiç yakın arkadaşı yoktu. Sadece arada okulda kendini beğenmiş ukalalar Harry'i kullanarak kızlara tavlamak için onunla takılıyorlardı.

Yol boyunca Harry'le konuşmamıştık. Onu daha fazla incinmiş olarak görmek istemediğim için aklımda geçen tüm soruları bir kenara itmiştim. En azından şimdilik.

"Heyy! Geldik."

Harry'nin sesiyle uyandım. Farkında olmadan uyumuştum yolculuk sırasında. Ellerimi gözlerime götürüp ovuşturdum. Kendime gelmeye çalışırken Harry yolcu koltuğundan inip arabanın önünden geçip kapımı açtı. Arabadan inmeme yardımcı olmak için kolumu kavradı. Sağ ayağımı arabadan sarkıttım Harry beni kendine hafifçe çekti çekerken boşta kalan elini başımın üzerine koydu başımı bir yere çarpmayım diye. Arabadan inip Harry'e yaslandığım dengemi sağlamak için. Sağ eliyle beni sararken arabaya doğru eğilip çantamı aldı. Ardından hemen kapıyı kapattı.

"Yürüye bilecek misin?"

"Mmm!" diyerek ağızımdan birşeyler geveledim.

"Bana tutun."

Onu başımla onaylayıp başımı omzuna dayadım. Beni sıkıca kavrayıp kendine bastırdı. Bahçe kapısını açıp geçmemizi kolaylaştırmak için kapıyı ardına kadar araladı. Bahçe kapısından geçip kapıyı kapattı ardımızdan.

Giriş kapısının önünde Harry beni bir koluyla sararken bir yandan da çantamı karıştırıyordu.

"Anahtarların nereden?"

Başımı omuzundan çekip kısık gözlerle başımı kaldırarak Harry'e baktım.

"Anahtar."

Sağ gözümü kısıp Harry'e anlamsız bir ifadeyle baktım.

"Evet anahtar, Olivia." Sesi alaycı bir tonla çıkmıştı.

Harry'nin elinde ki çantamı alıp çantanın arka cebindeki gizli cepten anahtarı bulup Harry'e uzattım. Elimdeki anahtarları aldı.

"İşte siz bu yüzden acayip yaratıklarsınız."

Anahtarları kapının kilidine yerleştirip kapıyı açtı.

İçeriyi geçip kapının üzerindeki anahtarı alıp kapıyı ayağıyla kapattı. Sersem ve uykulu halimleydim hala başım Harry'nin omzundaydı.

Merdivenleri yavaş adımlarla çıkış odama girdik. Harry ışığı yaktıktan sonra beni yatağın ucuna oturtup önümde dikilip tepeden bana bakıyordu. Uykulu gözlerle başımı kaldırıp onun muhteşem yüzüne baktım yüzünde her zaman anlamadığım yüz ifadesi vardı.

Çantamı komodine bırakıp önümde diz çöktü uyku sersemliğiyle başımı eğip ona baktım bu sefer ona tepeden bakan bendim. Sağ ayağımdaki ayakkabının fermuarını açtı ayakkabıyı nazik hareketlerle ayağımdan çıkardı diğer ayakkabıyıda çıkardıktan sonra başını kaldırıp kirpiklerinin arasından bana baktı.

"Elbiseni çıkartmama izin verir misin?"

Başımla onu onayladım. Ayağa kalkıp elini bana uzatıp yavaşça beni kendisine çekti. Elini bir anda bacağıma götürdüğünde hissettiğim tek şey yanan tenimdi. Tenim alev almış gibi yanıyordu.

Elbisemin fermuarını açtı.

Etek uçlarımı elinde toplayıp belime kadar sıyırdı daha sonra göğüslerimden en son olarak başımdan çıkardı. Üzerimde sadece iç çamaşırlarımla karşısındaydım. Birçok kez beni çıplak görmüştü ama her seferinde ondan neden bu kadar utandığımı bende bilmiyordum. Elinde duran Elbisemi yatağın üzerine atıp bana baktı.

"Seni soyduğumda karşımda bu kadar çekinmene bayılıyorum."

Az önce ki ruh halinde eser yoktu bir anda nasıl bu kadar değişe biliyordu ruh hali.

Kirpiklerimi kışpırtırıp ona utangaç bir gülümseme verdim.

"Aklımda seninle yapmak istediğim çok şey var, Olivia." Yutkunup alt dudağını dişledi. "Ama bunu şimdilik ertelemen gerek senin uykuya ihtiyacın var."

'Hayır benim sana ihtiyacım var.' Demeyi ne kadar çok isterdim ama bunu söylecek kadar halim ve cesaretim yoktu.

Burnuma minik bir öpücük kondurup yatağa doğru eğildi. Çarşafı açıp yatağa girmem için işaret etti. Hemen dediğini yapıp yatağa girdim üzerimi örtü.

"Hadi uyu." dedi ince bir sesle.

"Sen gelmiyor musun yatağa?"

"Geleceğim ama önce bir kaç telefon görüşmesi yapıp ve e-postalarımı kontrol etmem gerek." Alnımı yumuşak bir öpücük kondurdu, yanağımı okşadıktan sonra odadan çıktı.

Gecenin yarısında Harry kimi arıyor olabilirdi ki?

LabirentWhere stories live. Discover now