Kötü Hevesler

408 50 6
                                    

Bu bölüm için yoğun tempodan düzeltme okuması yapamadığımı söylemeyliyim. Umarım beğenirsiniz ama gördüğünüz eksikleri benimle paylaşın lütfen. Ayrıca beş gün boyunca şehir dışında olacağım için yeni bölüm yükleyemeyeceğimi söylemek istiyorum. Watty Awards yarışmasında bana destek olan okuyucularıma çok teşekkür ederim :)

“Arslan!” diye bağırdım denizin derinliğine doğru. “Arslan!” etrafıma bakınıp sahildeki insanlara seslendim “Yardım edin! Lütfen yardım edin!” sesim telaşla, ağlamaklı bir şekilde ve daha birçok tanımlayamadığım duyguyla titriyordu.

Bir anda sahildeki insanların çoğu toplanmaya başlamıştı. Karşıdan hafif beyaz sakallı, yaşlıca bir adamın elinde can kurtaran simidiyle koşarak geldiğini fark ettim. Çizmeleri ve üstündeki kıyafetlerden anladığım kadarıyla bir balıkçıydı. Adam yanıma gedliğinde “Arkadaşım...” dedim yutkunarak. Arslan'ın düştüğü yeri işaret ettim. “denize düştü.” ve tam o anda Arslan kafasını suyun yüzeyine çıkardı. Dudaklarının mosmor oluşundan ne kadar üşüdüğü belli oluyordu. Ege Denizi normalde soğuktu ama eylül dışındaki sonbahar aylarında çok daha soğuk olurdu. Şu an ekimin denize kattığı eksi dereceleri Arslan'ın titreyen, mosmor ve kıvrımlı dudaklarından okuyabiliyordum. Yüzünde nefret dolu bir ifade vardı, bu ifadeden açık açık korkmuştum.

“Arslan..” dedim ilk heceden sonra fısıltıya dönüşen sesimle.

Adam elindeki can kurtaran simidini Arslan'a atarken “Tut bunu delikanlı.” dedi ve ipini sıkıca tuttu.

Arslan da kendisine atılan turuncu can kurtaran simidine sarıldı. Adam ve yanına gelen başka bir balıkçı arkadaşıyla beraber onu denizden çıkardılar. Yukarıya çıkarken Arslan'a elimi tutması için uzattım ama o gördüğü halde uzanmadı bile. Sonunda sahile çıktığında adamın arkadaşının getirdiğini düşündüğüm bir battaniyeyi Arslan'ın geniş omuzlarına bıraktı balıkçı adam. Arslan da titreyen dudaklarının arasından “Teşekkür ederim.” dedi. Korkmuş görünmüyordu ama anlamadığım bir şekilde çok sinirliydi.

“İyi misin genç adam?” dedi adamın balıkçı arkadaşı “Sana sıcak bir çay getirelim mi? İçin ısınır.”

“Hayır. İyiyim, teşekkür ederim.” dedi sinirli görüntüsüne rağmen kibar bir ifadeyle. “Tek istediğim buradan gitmek.” diye devam etti imalı imalı. Yüzüme bile bakmadan hızlı adımlarla kenara park ettiği arabasına doğru yol aldı.

Ben de hızlıca oradaki balıkçılara Arslan adına ve kendi adıma teşekkür edip koşarak Arslan'a yetişmeye çalıştım. Az bir mesafe kala “Arslan!” diye sesimi duyurmaya çalıştım. Ne durdu ne de arkasını dönüp baktı. “Arslan ben seni itmek istememiştim.” Sonunda yetiştiğimde ıslak kolundan çekip döndürmeye çalıştım ama benden güçlü olduğunu hesaba katmamıştım. Bileğim acımakla kalmadı bana doğru dönmesini de sağlayamamıştım. Sadece durdurabilmiştim onu. Yanında durup bana bakmasını sağlamaya çalışıyordum ama bakmayacağını anlayınca uzanıp çenesinden tutttum ve yüzünü benim olduğum tarafa çevirdim. Sonunda gözleri onun yüzünün aşağısında kalan gözlerimi bulduğunda “Özür dilerim.” dedim elimi çenesinden çekerken. Birkaç saniye cevap gelmeyince 'cevap versene' anlamında bir ifade yerleştirdim yüzüme.

“Ne için?” dedi kutupları aratmayan bir ses tonuyla.

Tenné MagentaWhere stories live. Discover now